Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
"İrlandalılar" zırvalaması için, "Uluçmarket''te yazmış" ve Mustafa Denizli''nin "nasıl bir tuzağın içine düştüğünü, düşürüldüğünü" ve bunun da "sebeplerini anlatmıştım!. Bir daha da bu konuya dönmek istemiyordum!. Ama, Denizli "aradan 3-4 gün geçtikten sonra", bu yanlışında ısrar ederek, adeta "yanlışı taammüden yaptığını" ortaya koydu! Tam "yeniden yazmaya niyet ediyordum" ki, "yazacaklarımın büyük bir bölümünün" dün, Türkiye''nin spor sayfalarında sevgili Ali Sami Alkış tarafından kaleme alındığını görünce, vazgeçtim!. Amma... Bu defa karşıma, Cüneyt Tanman''ın "İrlandalılar" yazısı çıktı; dengeli, aklı başında bir futbolcu, bir kaptan, bir teknik adam olarak" daima sevdiğim ve takdir ettiğim Tanman''ın "bu yazısı üzerine" konuya dönmek şart oldu!. Anlaşılıyor ve görülüyor ki, "İrlandalılar" sözünü söyleyen de, "destekleyen" de, "haklı" diyen de, "öncelikle" ve "etik" anlamda son derece "korkak!." Ortaya ne bir isim, ne de bir cisim koyabiliyorlar!. "Reyting yapmasınlar" bahanesi, insanı kahkahalarla güldürecek cinsten!. "Dilin altındaki isimler" ya da "kulaklara fısıldanan isimler" zaten "spor medyamızda reytingi en yüksek isimler!." Denizli söylemese ne olur, Tanman yazmasa ne olur? Ama, söyleyemediklerine, yazamadıklarına göre, anlaşılıyor ki, daha da önemlisi görülüyor ki, etik anlamıyla "ödlekler!." Bu bir!. İkincisi ve daha önemlisi, mesela "bir futbolsever, bir sporsever kadar" da iz''an ve insafa sahip değiller!. Bakınız ne diyor, Turgutlu''dan İsmail Dinçer isimli okuyucum: "... Önce Mustafa Hoca''yı tebrik ederim, Milli Takımımız''ı başarıya ulaştırdığı için. Sonra da ''yazıklar olsun'' derim, yapıcı eleştirilere tahammülü olmadığı için. Maç bitiyor, başarı ile ilgili sözler söyleyeceğine, birilerini bütün Türkiye''ye vatan haini gibi gösteriyor! Bu ülkede bir tek spor yazarı göstersin ''Bu insan, Milli Takımımız''ın finallere gitmesini istemiyor'' desin. Yemin ederim gösteremez. Öyle biri çıksın ki, yok, ben kendimi asarım." "... Demek ki aklından maç bitsin bu ülkeyi sevince boğarım geçmiyor, şu maçı kazanıp birilerine haddini bildireyim geçiyor. Sayın Mustafa Hocam kusura bakma ama bu kadar kindar olduğunu bilmezdim." "... Gelelim kim eleştiri yaptı, kimi kastetti, evet herkes biliyor! Hıncal Uluç''u. Hıncal bey kadar bu vatanını seven, spora aşık, başarıda zirveyi yakalamayı hedefleyen birini vatan haini gösterenin aklına şaşarım." "... NTV''deki Pazartesi akşamı yayınlanan programı Mustafa Hoca lütfen yeniden seyretsin; eleştirileri yapıcı mı, yıkıcı mı? Bir tanesini ben söyleyeyim, Okan tesbitini Hıncal Uluç yaptı ve Okan son maçta 90 dakika mükemmel oynadı. Ve Hıncal bey ikide bir ''Mustafa Hoca elbette doğrusunu bilir'' diyerek ona saygısını dile getirdi. O programda üç yürek, takımın başarısı için çırpınıyordu." "... Mustafa Hoca, ilk İrlanda maçının kasetini de izlesin. Yorumcu Hıncal Uluç''un heyecanına şahit olsun ve diyorum ki, Mustafa Hoca bütün Türk halkından özür dilesin." Türk Milleti''ne "kompleksleri sebebiyle" büyük bir zaferi "zehir eden" zihniyete karşı söylenecek çok şey var!. "En yalnız olduğu", en çok saldırıyla karşı karşıya kaldığı, "özel hayatıyla, teknik adamlığıyla" alay edildiği günlerde, "kendisini yalnız bırakmayanlara, onu savunanlara gösterdiği" bu vefasızlık ve insafsızlık, doğrusu ya "tanıdığımı zannettiğim" Denizli''nin hiç tanımadığım ve "tanımak istemediğim" bir yanını ortaya koydu! Bilmelidir ki, "bu çirkin saldırısını" ganimet bilip, "komplekslerinin esiri olarak" bugün kendisini alkışlayanlar, tahrik edenler ve de "dolduruşa getirenler", yarınlarda "ayağı ilk sürçtüğünde" yerden yere vurmak için yarışa gireceklerdir! O zaman yanında, "gene" bugün "İrlandalılar" diyerek, "bühtan ettikleri" olacaktır! Denizli, oldum olasıya "futbolcuya dayalı bir düzenin teknik adamıdır!" Futbolcular "Bak dostun ne yazıyor" diye yanına geldiklerinde "Elbette yazacaktır. Dostluk başka görev ve sorumluluk başkadır. O gazeteci ve yorumcudur, görüşlerini yazacak, bizler doğrularını alacak, yanlışları varsa, onları da yaptıklarımızla ortaya koyacağız" diyeceğine, "karakterlerini herkesin bildiği" birkaç futbolcunun dolduruşuna gelerek, adeta onların tetikçiliğine soyunmuştur!. Sonra da "kendini haklı göstermek için", onları otobüslerde bağırtarak ya da "en azından" bağırmalarını önlemeyerek, TV ekranlarından kin kusmalarını engellemeyerek, onları kendisinin tetikçiliğine soyundurmuştur; çok yazık! Cüneyt Tanman''a gelince!. Denizli''ye "maddi ve manevi borçlarını böyle ödemek istemesine gerek yoktu!." Ama, "neredeyse yaşı kadar bu mesleğe bir ömür vermiş" spor yazarlarını kastederek, böylesine "insafsız ve iz''ansız" bir yazıyı kaleme almasında "sadece bu sebebin olduğunu" sanmıyorum! Acaba, "yazdığının aksine", kendisi "yeni girdiği bu meslekte" çabuk şöhret mi olmak istiyor? Yoksa... Yoksa... Spor yazarlarına karşı, futbolculuğundan, teknik adamlığından kalma kompleksleri mi var? "Denizli''nin yardımcısıyken" basına sızan haberlerin ve bu haberler üzerine yazılan yorumların "intikamı mı alınıyor?" Benden sana bir "meslek ağabeyi" nasihatı; "Sen sen ol, ortaya yazı yazma!. Kimi kastediyorsan, bak işte benim yaptığım gibi, açıkça ortaya koy!." Aksi halde, "hiç bilmediğini çok iyi bildiğim" meslek ilkelerini çiğnemiş olursun!. Artık, futbolcu ya da teknik adam değil, sayfalarda ve ekranlarda futbol yazarısın, yorumcususun! Tabii "kendini öyle sayıyor" ve de "öyle hissediyorsan!." Bu konuda son sözlerim, TSYD Başkanı Attila Gökçe''ye!. Eğer, "hedef göstererek", sizin tabirinizle "bir bölüm spor basını mensubuna" hakaret eden bir teknik adama, "TSYD Başkanı olarak" arka çıkarsanız ve "etik olarak bunu haklı görürseniz", bilesiniz ki, sorumluluğunu taşıdığınız o makama da, o derneğin tüzüğüne de ters düşmüş olursunuz! Bir spor yazarı olarak "o görüşte olabilir" ve bunu yazabilirsiniz, saygı duyarım!.. Ama TSYD Başkanı olarak siz o teknik adamın avukatı mısınız? "Müvekkiliniz" size "kimleri kastettiğini söyledi mi ki, bir savcı gibi iddia makamına oturdunuz ve o kişilerin yazılarını, sözlerini incelediniz? O kanaate vardınız?" Ve de, "bir hakim olarak" kararı verip, infaz ettiniz? TSYD Başkanı olarak "böyle bir göreviniz ve yetkiniz var mı?" "Üstelik" bir de "takdir ettiniz!." Vah ki, ne vah!. TV''lerde "Spor yazarlarına ağız dolusu küfreden" ve de "vatan haini ilân eden" kişilere "ödül vermek" TSYD tarihinde "ilk defa" sizin döneminize rastlamıştır, iftihar edebilirsiniz! Ben "İrlandalılar" gibi "haince" bir saldırı üzerine "ödülü derhal geri almanızı" beklerken, bir de "o kişiyi" TSYD Başkanı olarak yaptığınız açıklamada, adeta taçlandırdınız; kutlarım! NOT: Sevgili Osman Tanburacı, sana yapılan saldırıyı, bir spor yazarı ve bir insan olarak şiddetle kınıyorum. Ama tablo ortada! Bilmeliyiz ki "doğru bildiğimiz yolda ilerlerken" yapayalnızız! İki satırlık yazılar ve iki cümlelik sözler, işte o kadar! Yalnız yürüyeceğiz ama yürüyeceğiz!. Kimseden korkmadan ve dimdik!.
ÖNE ÇIKANLAR