Sahalarda mağlup… Şampiyonluk yarışında mağlup… Transferde Zaha’dan Tete’ye “durmadan “nakavt olduğu” yumruklar yiyor… Büyük rakibinin “Kulüplerine Avrupa’nın en büyükleri arasına girme kapısını açacak ‘kurumsallaşma yolunda attığı dev projelerini’ seyretmekten ve söz etmekten başka bir şey yapamamanın çaresizliği” içinde… Çıkıyor diyor ki, büyük rakibinin başkanına; “Çık karşıma ekranlarda kapışalım!..”
Tıpkı, “açık farkla galip geldiği kongre savaşından sonra ‘bunca sezondur ‘karavana’ atmasını eleştiren” efsane başkanını “ekran düellosuna davet ettiği” gibi…
Sanırsınız ki, 15-16’ncı asırların “D’Artangan’lı, Atos’lu, Porthos’lu, Aramis’li, Pardayan’lı şövalyeleri” var, 21’inci asırda spor kulüplerimizin başında…
Sayın Başkan’ım, size sormak istediğim soru şu… Bu yollara sapmak, “başaranlara çelme atmaya çalışarak düelloya davet etmek” yerine, “Başaramadım” diyerek başkanlık mührünü başaracaklara teslim etmek gibi “kendinize, unvanınıza ve adınıza yakışacak” adımı atıp, “gelecek bütün başkanlara örnek olacak bir başkan olarak” Fenerbahçe tarihine yazılsa idiniz, çok daha iyi olmaz mıydı, sayın Başkan’ım?..
Camianıza bakın, tribünlere bakın, sosyal medyaya bakın; nerede size “seçildiğiniz genel kurulda oy veren” büyük çoğunluk?..
“Galatasaray Başkanı, ekranda düello çağrınıza ‘evet’ dese ve siz ekranlardaki düelloyu kazansanız” ne olacak; Fenerbahçe “Galatasaray’ın yerine şampiyonluk kupasını müzesine götürmüş” mü olacak?..
Fenerbahçeliler sizden “Ekranlarda Dursun Özbek’i yenmek yerine Süper Lig şampiyonluğu” bekliyor…
Daha da açıkçası “Başkanlığınızda beşinci sezonunuza başlarken, size güvenmek” istiyor… Ama “Alexandre Dumas’ın (Pere) “3 Silahşorlar”ının D’Artangan’ı olarak değil, Fenerbahçe’ye şampiyonluk getiren başkan olarak!..”