Galatasaray'da parayı veren mi düdüğü çalacak?..

A -
A +
Dün sabahın körü, Galatasaraylı bir arkadaşımdan telefon; "Hürriyet'te Cüneyt Tanman'ın açıklamalarını okudun mu?.."
Benden cevap; "Hayır daha sıra Hürriyet'e gelmedi, şimdi bakarım. İstifa..."
Lafımı daha bitirmemiştim  ki, araya girdi; "Yooo, istifa etmiyor ama istifadan da beter şeyler söylemiş. Söylediklerine bakılırsa, benim kanaatim odur ki, Galatasaray'ın da nur topu gibi bir Aziz Yıldırım'ı oldu. Kardeşi ve konumu bile tıpa tıp benziyor. Hemen oku, oku... Sonra gene konuşuruz!.."
"Pat", telefon kapandı, ben de önümdeki bilgisayarın masaüstünde olan sembollerden "Hürriyet'e ait olanını" tıkladım ve birkaç tık daha; işte karşımda Cüneyt Tanman'ın, Hürriyet'in spor müdürü sevgili Mehmet Aslan'a, hem de "Aslan'ın daveti ile değil, kendi talebiyle geldiği" randevu da söyledikleri; vay canına, sevgili okurlarım, vay canına!..
Bugüne kadar "az ve öz konuşması", konuşurken "ağzından çıkacakları hatta milimetrelerle ölçüp biçmesi ile tanınan" Kaptan, neler söylemiş neler!..
Sözlerinin her satırbaşı "bir bomba" ve de "her bombadan bir manşet çıkar!.."
Bakın açık söyleyeyim; eğer, "Futbol Şubesi Sorumluluğunu bırakan ve yönetim kurulunda göreve devam edeceğini açıklayan" Tanman'ın söylediklerinin tamamı değil, "yüzde 50'si gerçekse",(Ki, tümünün gerçek olduklarından hiç şüphem yok, bu ifadeyi, biraz sonraki benzetmemin ağırlığı bakımından kullandım) bütün Galatasaraylılar bilmeliler ki, ""Ben egosu zirve yapan" bir eski başkanı, "Benim kulüp yönetimi tecrübem yoktur, futbolu da bilmem, benim görevim bilenleri bulmak ve bu görevleri onlara yaptırmaktır. Benim görevim koordinasyon ve denetlemedir, kurumsallaşma da budur" diyerek işe başlayan ve de "kulüp yönetimini hemen, futbolu da bir senede öğrenen (!)", dahası, "Ben her şeyi bilirim" noktasına geliverip, bütün ipleri eline alan  Ünal Aysal'ı arayacaklar!..
Kendisi dahil, "yönetimi içinde" futbolu bilenin olmadığı ortada iken, "tek bilen ve göreve başlanır başlanmaz  futbolun emanet edildiği Cüneyt Tanman'ı, daha iki ay dolmadan tam bir rahmetli Lefter çalımıyla saf dışı bırakıp, yerine yönetici bile olmayan kardeşini getiren" Dursun Özbek ve "adını bile henüz öğrenemediğim" kardeşinin elinde, bu takım ve bu kulübün "nereye gideceğini" kestirmek mümkün değil!..
Mesela, yarın ve kim bilir belki de bugün Hamza Hamzaoğlu da istifa edebilir!..
Mesela, Tanman yönetimden de istifaya zorlanabilir!..
Mesela, mesela, yönetimden istifalar başlayabilir!..
Yazımı buraya kadar okuyanlar, "İyi de, sana bu satırları yazdıran Tanman açıklamalarında ne vardı, onu da yazsaydın ya" diyebilirler!..
Yooo, onları "özetleyemem"; bilinmelidir ki, o çok "hassas" ve "nazik" üslup paketinin içindeki "acı gerçekleri" tam da "onun söylediği şekilde aynen okumak" gerek.
Galatasaray Kulübü üyeleri, biliniz ki, son yıllarda Galatasaray'ın ortasına  "böyle müthiş bir bomba düşmemişti"; onun için Tanman haberini Hürriyet'in WEB sitesinde bulmalı, tamamını dikkatle okumalı, sonra da ne yapacağınızı düşünmelisiniz!.. 
"Otel yapmakla kulüp yapılandırmak ve de hele hele işin sportif tarafına da el koymak"; bu nasıl bir "acûl gelişimdir???"
Kısacası, Galatasaray gibi asırlık bir kulüp, "Parayı veren düdüğü çalar" zihniyetinin eline esir mi düşecektir?..
Beni sabahın köründe arayan Galatasaraylı dostum, "benzetmesinde" haklı galiba!..
Bir "galiba" daha; "haklıysa", Galatasaraylılar  bilmeliler ki, "Dursun Özbek döneminde bol bol Fenerbahçe Şampiyonluğu görecekler!.."
Stadı yok oynamaya!..
"Siyaset - Ankara -  Genel Müdürlük - Federasyon - Atanmış ve seçilmiş yerel yönetimler - İhmal - Popülizm - Zayıf kulüpler ve zayıf yönetimler - Birleşememek - Basın - Kamuoyu baskısının olmaması - Adamsendecilik"; işte koskoca İzmir'in "statsız kalmasının sorumlusu olan" satırbaşları!..
Tek tek anlatmama, yazmama gerek yok; her şeyi bütün detayları ile bilen ve de "statsızlığın sebebi olan bu satırbaşları ile ilgisi bulunan" herkes,  acı tablodan hissesini almalı ve utanmalı!..
Ve başta da, işi "Ankara'daki AKP İktidarı ile İzmir'deki CHP İktidarı arasında bu konudaki görüş ayrılıklarını, kavgaya dönüştürmek için elinden geleni ardına koymayan" basınım "aynaya bakıp" hissesini almalı!..
Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken, "Galatasaray'ın yeniden yapacağı Mecidiyeköy'deki Ali Sami Yen projesine "Hayır, kesinlikle olmaz" dediği projenin "ret sebeplerinin benzerleri Karşıyaka ve Göztepe Statlarında varken", tam bir "popülist kulüpçülük yaklaşımı" ile meseleye bakarak,  yarınlarda getireceği zararları ve problemleri göz ardı etmek, İzmir'e ve sporuna yapılacak en büyük kötülüklerden biri değilse nedir?..
"Değil tribünlerine seyirci almak", hatta idari binalardaki odalara girmenin bile riski olduğu" bilimsel raporlarla ortada olan ve "Fi Tarihi'nden kalan" Alsancak Stadı'nın (1929'da yapıldı, 1971'de tribünleri, kapıları, yeniden yapılandırıldı) "Yıkılması ve yerine projesi onaylanmış modern bir stat yapılması kararı" verilmiş ve uygulamaya geçilmişken, hâlâ "Yıkılmasın, yıkılırsa oraya AVM yapacaklar, adamlarına rant sağlayacaklar" denilerek, masallar okumak ve bu masalları yerel gazetelerde, TV'lerde tekrarlamak, bilmem ki "neye hizmettir?.."
O stat güçlendirilerek tribünlerine binlerce seyirci alınacak hâlde değildir ve işte "nihayet" hatalı - yanlış tepkiler kırılmış ve "doğru olan" yapılmaya başlanmıştır!..
"İçler acısı durumu itibariyle", artık adının "Atatürk Stadı olmaması gereken" 45 yıllık bir "ölü beton yığını" ile ilgili çok önce alınması gereken "kökten çözüm" kararının hâlâ alınamamış olması da, İzmir'in "nasıl ihmal edildiğinin" bir başka örneğidir!..
Süper Lig'de takımı olan Akhisar'da stat yok, Manisa'daki stat içler acısı, İzmir'de durum facia; değil Van Persie'leri, Podolski'leri, Nani'leri, Eto'o'ları, Mbia'ları getirmek, gençleştirip Pele'leri, Maradona'ları transfer edip oynatsak, ne yazar?..
İşte böyle, Eurosportçular!..
Bisikletseverlerden mailler alıyorum; "Allah sizden razı olsun, bir-iki yazı yazdığınız, Eurosport'ta  Fransa Bisiklet Turu'nu, bazen gene 'hha ha, hi hi hi, keh keh keh' diye cıvıklaştırsalar da, doğru dürüst anlatmaya başladılar!.." 
Biliyorum, mesela 12'inci etaptaki üsluplarına bakın, bir de son etaplardaki üsluplarına. Anlaşılıyor ki Eurosport'un yetkilileri uyarılarını yapmışlar, asıl onlara teşekkür etmek gerek.
Hâlâ, "Biz neden Froome'u sevmeyelim, ona haksızlık yapalım? O önde ve en büyük favori, 'Onu engellemek için ne yapmak gerek' tartışması normal değil mi? Bunu Turu izleyen yabancı otoriteler de tartışıyor" diyorlar.
Elbette, "bunu herkes tartışıyor ve tartışmalı"; benim itirazım ona değil; "Aynı durumda mesel İtalya Turu'nda Contador'du. Koca turda bir defa bile 'Bu Contador nasıl geçilir, nasıl izole edilir, kimler ne yapmalı' tartışmasını yapmayanlar, bu soruları sormayanların, iş Froome'a gelince, "kazalar ve dopingler dahil, her şeyi ima ederek" İngiliz bisikletçiyi "durdurma formülleri aramalarıdır" garibime giden?..
"Kendi atağı ile en öne geçen ve de diğer rakiplerinin yetiştiği anda "İşte izole ettiler" diye çığlıklar atılmasınadır, benim itirazım; "kendi atağıyla mı en öne gitti, yoksa izole edildiği için mi tek başına kaldı" arasındaki farkı bile göremeyecek kadar "taraf olan" anlatımadır, itirazım.
Tüm etaplar bende kayıtlı, "tek tek onlarca değil, yünden fazla örnek yazarım, böyle, utanırlar!..
Eğer, "Contadorperver olmadan, Froomefobisiz" anlatırlarsa,  yani "olmaları gerektiği gibi tarafsız Eurosportçu olurlarsa"  elbette yapacağımız tek şey, onlara teşekkür etmektir.
Taaa Bobet'ler, Walkowiak'lar, Anquetil'ler, Charly Gaul'ler zamanından başlayarak Fransa Turu'nu  o yıllarda  L'Equipe gazetesinden izleyip, yazan, çizen, Ankara Rüzgarlı Sokak'ta yayınlanan gazetemizin spor sayfasının yarısını, manşet dahil her gün ona ayıran bir ekibin içinde olan, dahası Aytekin İpekli, Nezir Sonakınlı Türkiye Turları'nı da etap etap izleyip yazan, daha sonra da dünyadaki önemli bisiklet yarışmalarını TV ekranlarından takip eden bir bisiklet sporu hayranı olarak" ben de "son günlerdeki anlatımları" için onlara teşekkür ediyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.