1- Sezon ortasında Divan Kurulu'nda "Futbol şubesi için özür dileyen" Özhan Canaydın "başkan kalsa idi", Galatasaray şampiyon olamazdı!.. 2- "Kör bir disiplin kompleksi içinde" takımın ağabeylerini ve yıldızlarını yok etmeye gayret eden ve gençleri de "piyon gibi" kullanan Feldkamp "teknik direktör kalsa idi"; Galatasaray şampiyon olamazdı!.. 3- Özhan Canaydın'sız ve Feldkamp'sız Galatasaray, ligin finişi olan son 6 maçta, aralarında şampiyonluk yarışı yaptıkları Fenerbahçe ve Sivasspor galibiyetleri de olmak üzere "hiç kayıpsız 18 puan aldı" ve Feldkamp gittiği zaman "2 puan önde olan" Fenerbahçe'yi, puan puana olduğu Sivasspor'u "6 puan geçerek" birinci oldu!.. 4- Sarı-kırmızılılar "6 maçta 8 puan fark attılar", sarı-lacivertlilere; bilmem ki, "son yıllarda" iki takım arasında "böyle" bir tablo daha var mı?.. 5- Avrupa liglerine bir bakalım, "son 6 maçını, üstelik kendisi gibi şampiyonluk adayı olan iki takımı da bu süreç içinde yenerek kazanan" bir başka şampiyon var mı?.. 6- Ben, "hocasızlığı, parasızlığı, cezaları, sakatlıkları, uzun süre seyircisizliği, takımın ve kulübün bu sezon yaşadığı olumsuzlukları sıra sıra yazarak", bu şampiyonluğun "ne kadar önemli ve inanılmaz olduğunu" anlatmayacağım, onu birçok arkadaşım yazdı; ben "çoğunluğun yazmadığı" şeyleri yazacağım ki, "gerçekler" daha iyi anlaşılsın!.. 7- Ne demişti, sezonun ortasında Fenerbahçeli Gökhan Gönül; "Türkiye'de bence 3 büyük yok, 2 büyük var. Fenerbahçe, bunların da üzerinde bir yerde duruyor!.." Ne dedi, sezonun sonunda Galatasaraylı Aykut Erçetin; "Bugün bir tek G.Saray şampiyon olmadı, Türkiye de şampiyon oldu. Türkiye'de Türk futbolcuların da olduğunu gösterdi!.." 8- "Sınırsız yabancı" savunucularının başında gelen sevgili kuzenim Gürcan Bilgiç, bakın "Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki farkı" nasıl yazmış: "Deyim; 'tekmeye kafa uzatmak' tır. Kalbinde bu duyguyla sahaya çıkan oyuncu, kazanmak için her şeyi yapar. Sinmez, aksine başkaldırır. Eğer takım içinde sinen bir arkadaşı varsa, ne yapar eder onun da başını kaldırır. Fenerbahçe'nin, Galatasaray'a hediye ettiği şampiyonluğun bir başka analizi de budur.Yabancı yıldızlar, kendi vizyonları için oynarken, Galatasaray'ın gençleri başkaldırmayı tercih ettiler. Onlar kötü oynadıkları maçlarda bile mücadele ettiler, Fenerbahçe'de ise savaşmayı tercih etmeyip, Alex'in bir şeyler yapmasını bekleyenler vardı. Alex vazgeçtiğinde, Fenerbahçe bitti. Başka bir deyişle 'Türk yıldızların göç etmesi'(Rüştü, Ümit Özat ve Tuncay'dan söz ediyor), metabolizmanın hazım sorunlarını ortadan kaldırdı. Geriye; öncelikle banka hesaplarını düşünen, sorunsuz sorumsuzlar kaldı." İşte "yarıştığı 3 kulvarda da elleri boş kalan" Fenerbahçe'nin "en iyi yorucularından biri olan" Gürcan Bilgiç'in "çok anlamlı" satırları; ona ilâve edecek ne var ki?.. Daha yazabilirim ama "bugün için" gereği yok!.. Hakan Şükür gibi bir kaptanın, Hasan Şaş gibi bir ağabeyin, Cevat Güler gibi bir hocan varsa, Galatasaray gibi olursun!.. Şampiyonluğun gelmesi, "hakkın teslimidir!.." Elbette, "olağanüstü gayret ve futbol" ile herkese parmak ısırtan Servet'in, Arda'nın, Mehmet Topal'ın ve de "görevlerini yapan" diğer futbolcuların da bu şampiyonlukta büyük ama çok büyük payları vardır!.. Elbette, Adnan Polat başta yönetimin de "şampiyonlukta payı ortadadır!.." "Sezar'ların hakkı, Sezar'lara!.." Mevsimin büyük bölümünde takımı yalnız bırakan ve şampiyonluğun geldiği maçta hâlâ "Fenerbahçe'ye küfreden" seyirciyi "Sezar'ların içine" maalesef alamayacağım!.. Galatasaray'ın şampiyonluğunu ve bu şampiyonlukta büyük payı olan Hakan Şükür'ü hazmedemeyerek, daha "şampiyonluk kutlamaları sürerken" ve Başkan Adnan Polat, "Şimdi bu soruların sırası değil, futbolcularımızın hepsi ile tek tek görüşecek ve karar vereceğiz" derken, art arda "Hakan Şükür Galatasaray'da istenmiyor, kalamayacak" haberleri yapmaya başlayanlara da, elbette, "üslubuma uygun" bir şekilde ve "her zamanki gibi, terbiye sınırları içinde kalarak" bir çift sözüm var: Bayram mı yapacaksınız?..