Bir spor yazarı olarak "ne yazacağımı", bir Galatasaraylı olarak "ne söyleyeceğimi" şaşırdım!. "Aile terbiyem" ve "meslek ilkelerim" müsade etse, edebilse, ne söyleyeceğimi, ne yazacağımı çok iyi biliyorum ama... "İşte" o aile terbiyesi, "işte" o meslek ilkeleri ne söyletiyor, ne de yazdırıyor!. Bu kaçıncı rezalet? Bu kaçıncı skandal? Ey sevgili okurlarım, ey sevgili sporseverler, ey sevgili Galatasaraylılar!.. Söyleyin bana... Bu Faruk Süren''leri, bu Mehmet Cansun''ları, bu Ali Dürüst''leri ve diğer "benzerlerini" Galatasaray''a yönetici olmadan, Galatasaray''a başkan, asbaşkan, basın sözcüsü olmadan kim tanırdı, kim sayardı, kim severdi? Bugün "yurt içinde de, yurt dışında da" eğer "Faruk Süren olarak, Mehmet Cansun olarak, Ali Dürüst olarak, şu olarak, bu olarak tanınıyorlarsa, saygı görüyorlarsa" ve de "çok daha önemlisi" kendi "iş hayatlarında Galatasaray''ın onların eline verdiği sihirli anahtarı kullanabiliyor" ve "bu büyük ağırlıktan yararlanıyor, faydalanıyorlarsa", şimdi "Allah rızası için" söyleyin bana; "Koca Galatasaray''a bu yaptıkları hak mıdır? Bu yaptıkları reva mıdır?" Ben "spor yazarlığına başladığımdan önceki zamanları" büyüklerimden dinledim, öğrendim!. 45 yıldır da "yakın uzak" demeden bir spor yazarı olarak, bir Galatasaraylı olarak "bu büyük ve yüce kulübü" izliyorum!. "Böylesine" bir yönetim görmedim, böylesine "Galatasaray''a duyarsız bir başkanla ve "yöneticiler grubu ile" karşılaşmadım!. Basketçilere ödenecek "50 bin dolarla ilgili" rezalet, koca, koskoca Galatasaray''ı "bir defa daha" hem de çok acı bir şekilde "alay konusu yaptı!." Okuduklarım, duyduklarım "inanılır gibi değil!." Futbol Takımının Teknik Direktörü, kulübün "maaşlı hocası" olmasa, basketbol takımı "sahaya çıkmayacak!." "Bu", Faruk Süren yönetiminin iş başına geldiği günden bu yana, "benzer" kaçıncı rezalet? Fatih Terim "Aman kimse duymasın" diyerek "cebinden 50 bin dolar vermese" Türkiye''ye "basketbolu getirmiş olan" Galatasaray''ın basketbolcuları "paramız ödenmiyor" diyerek maçı boykot edecek!. Ortada yönetim yok!. "Basketbol aşığı" denen başkan yok!. Basketboldan sorumlu yönetici yok!. "Menecer" diye geçinen, "başka kulüplerde görevli iken" Galatasaray için "söylenmedik lâf bırakmayan" Doğan Hakyemez adlı kişi ise "herhalde eski günleri hatırlayarak" büyük bir keyif içinde, Terim''in "kimse duymasın" dediği olayı, her önüne gelene anlatıp "Galatasaray''dan intikam alıyor!." Şu hale bakın ve Faruk Süren yönetiminin Galatasaray''ı ne hale düşürdüğünü anlayın!. "Galatasaray Şirketi''nin yüzde bilmem kaç hissesinin satışı" üzerine kıyamet koparanlar, "bilmiyorlar ve anlamıyorlar" ki; "Galatasaray asıl öyle değil, işte böyle satılıyor!." "O satış nihayet bir mali ve ekonomik olaydır", genel kurul kabul eder "gerçekleşir", kabul etmez "gerçekleşmez!." Ama bu rezalet?.. Bu skandal?.. Yıllardır sürüp gelen "bu küçültücü, aşağılayıcı" vurdumduymazlığı "meyhane duvarı" duyarsızlığı? "Eğer iyi olacaksa", elbette "şirketleşme olacak, hisseler satılacak" çağdaş ekonominin ve kulüp olmanın "gerekleri yerine getirilecektir!" Tabii "inanılacak bir statü" ve "güvenilecek" bir yönetimle!. "Bu durum" Galatasaray''ın satışı değildir!. Asıl üzerinde durulması ve "hesap sorulması" gereken konu "Galatasaray''ın manevi değerlerinin satılmasıdır!." Hassas olunması ve "kıyamet koparılması gereken" işte asıl budur!. 50 bin dolar için, "sarı-kırmızı renklerin, Galatasaray adının düşürüldüğü" bu acı durumdur!. Yüzleri kızarmıyor!. Kılları kıpırdamıyor!. Şimdi kalkıp diyebilirler ki: "Eeee!. İşte hisseleri hemen satmazsak, olacağı budur!." Makyavel''e külâhı ters giydirecek bir politika!. Yıllardır yazıp geliyorum, artık onun için de bu başkana ve yönetime "yazıklar olsun size" demeyeceğim!. "Yazıklar olsun size" diyeceklerim başkaları; Galatasaray''ın anlı-şanlı Divan Kurulu üyeleri ve genel kurul üyeleri!. Galatasaray''ı bu duruma düşürenlere hâlâ hesap sormuyorlar, hâlâ onları "bir daha gelmemek üzere" Galatasaray''ın başından atmıyorlar!. "Başkan" TV ekranlarında "gülerek" diyor ki: "Fenerbahçeliler satıştan hisselerimizi alırken, Galatasaray''ın başarılarına katkıda bulunur, alkışlamak zorunda kalırlar, biz de memnun oluruz!." Hadi bir adım daha: "Basketbolcuların ödenmeyen paralarını bundan böyle Fatih Terim değil, Aziz Yıldırım cebinden versin!." İnanıyorum ki, "büyük bir keyifle verecektir!." Galatasaray''ın başında Faruk Süren ve arkadaşları oldukça kimbilir daha neler görecek, neler yaşayacağız?

