Yeter artık!.. Maskelerimizi atalım ve aynaya bakalım!. Yıllar yılı, bu milleti kandırdık!. Zira, bizi de kandırdılar!. Bizler de "kandırılmaya gönüllü idik!." Efendim, "Çok iyi oynadık ama..." Efendim, "Ah.. Ah.. Ah.. Şu hakem olmasaydı!.." Efendim, "Hakan o golü atsaydı..." Ya da, "Taffarel o hatayı yapmasaydı!." Ya da "Alpay''ın centilmenliği tutmasaydı!." Kısacası... "Saydı.. Sıydı.. Suydu.. Ah.. Ah.. Ah.. Vah.. Vah.. Vah..." Yıllar yılı hep "bu arabesk şarkılarla", pardon "yazılarla, manşetlerle ve yorumlarla" döndük dolaştık; "Kapıkule''den öteye gidemedik!." İşte 1999 bilânçosu ortada... Avrupa kupalarında "sahada" bir Galatasaray kaldı, o da "Beşinci yılında 3 maçta tek puanla grubunda açık ara sonuncu!.." Milli Takımımız "Moldova ile berabere kalmanın ve kendi evinde Finlandiya''ya yenilmenin sancıları içinde", şimdi Almanya''da "Almanya''yı yenmeye gitti!." Olur mu? "Futbol" bu!. "Türk Milli Takımı" bu!. "Mustafa Denizli" bu!. Elbette olabilir!. Ama "zor!." Olmayabilir de! İşte "burada duralım!." Artık yeter! "Bir zamanlar", alkış tuttuğumuz "şerefli mağlubiyetler" vardı!. "Onlarla kendimizi aldatırdık!." Şimdi ise "Şerefli kapıdan dönmeler var!." "Gene" kendimizi aldatmaya devam ediyoruz!. "Şerefli kapıdan dönmeler!." Avrupa kupalarında "ilk turda elenmeler!." Şampiyonlar Ligi''nde "gruptan çıkamamalar!." Milli Takımlar seviyesinde "resmi şampiyonalarda finale kalamamalar!.." "Kırk yılda bir kalınca" da, "finalde tek puan bile alamamalar, hatta tek gol bile atamamalar!." Ama... Alkışlar bitmiyor... Alkışlar dinmiyor... "Şerefli kapıdan dönmelere sebep olan" futbolcular "trilyonları, yüzlerce milyarı transferde ceplerine koyuyorlar" ve "cakalarından yanlarına yaklaşılmıyor!." "Şerefli kapıdan dönmelerin asıl sorumluları olan" teknik direktörleri ise, hep beraber "koyacak yer bulamıyor", yere göğe sığdıramıyoruz!. Efendim, "bugüne dek gruplarda en çok puanı toplayan takım.. En çok gol atan takım.." İyi de, "finale kaldık mı" arkadaş? İyi de, "finale zar zor kalmışsak", finalde ne yaptık arkadaş? Yeter artık!. Kim aldanmak istiyorsa, aldanmaya, kim kandırılmak istiyorsa, kandırılmaya devam edebilir!.. Ben, aldanmak da, kandırılmak da istemiyorum! Ben, Şampiyonlar Ligi''nde ilk gruptan çıkmak istiyorum! Ben, Milli Takım''ın Avrupa ve Dünya Şampiyonaları''nda finale kalmasını ve finallerde de puanlar almasını, goller atmasını istiyorum!. Ben, mesela basketbolda da, Kupa 1''de "Dörtlü Finalin kapısından dönen şerefli mücadeleler" istemiyorum!. Ben, "dörtlü finale kalan", dörtlü finalde de "Yunanlılar gibi" başarılı olan takımlar ve mücadeleler istiyorum!. Beni, Mustafa Denizli''lerin, Fatih Terim''lerin, Aydın Örs''lerin ya da benzerlerinin ya da "Avrupa''dan ithal edilenlerin" Kapıkule''nin bu yanındaki başarıları, şampiyonlukları "fazla ilgilendirmiyor!." Zira, "zaten başarısız olurlarsa" yönetimler - tribünler - kamuoyu - medya "el birliği ile" onlar için "gerekeni yapıyor!." Ben, artık "Kapıkule''den öteye de başarılı olamayanların" aynı şekilde "muamele görmelerini istiyorum!." "Bu muameleyi görmeliler" ki, "Benim için önemli olan Kapıkule''den bu taraftaki sonuçlardır, öte yanda olsa da olur, olmasa da.." zihniyeti "temelinden değişebilsin!." Bilmiyorum, "bugün için" kimler benimle beraber olacak? Bugün "yalnız kalabilirim!." Ya da "çok azınlıkta olabiliriz!." Ama "yarınlar" bizim haklı olduğumuzu ortaya koyacak!. Ve "Kapıkule''den öteye olanların değeri de, en az Kapıkule''den bu yandakiler kadar olacak!." "Gruplarından çıkamazlarsa", kim nasıl düşünürse düşünsün, ben Milli Takım''ı da, Galatasaray''ı da, Denizli''yi de, Terim''i de "bu terazide tartıp" öyle değerlendireceğim!. Çünkü, artık aldanmak da, kandırılmak da istemiyorum!. Kimseyi de aldatmayacağım ve kandırmayacağım!. "Ya olacak", ya olacak!.

