Fenerbahçe Kulübü’nün yaptığı bir açıklama, bir anda spor gündemimizin başına oturuvermişti.
Açıklamada “2024-25 dönemi Yönetim Kurulu Üyemiz, Asbaşkanımız Sayın Acun Ilıcalı Yönetim Kurulu Üyeliğinden ayrılmıştır” deniyordu.
Arkası da şuydu; “Sayın Acun Ilıcalı, görev süresi boyunca Yönetim Kurulumuzda çok kıymetli katkılar sunmuş olup, her daim kulübümüzün menfaatlerini önceleyen yaklaşımı camiamızda takdirle karşılanmıştır. Kendisine bugüne kadar göstermiş olduğu özverili hizmetler için teşekkür ediyor, başarı ve mutluluklar diliyoruz.”
Fenerbahçe Kulübünden yapılan ‘Sayın’lı bu açıklama, “soruları bitireceğine”, beraberinde birçok soruyu da spor gündemimize taşıdı.
Ardından, Acun Ilıcalı’dan da bir açıklama geldi; “Şu anda her şeyi gizli tutmak istiyorum, çünkü olanlar kulüp içinde yaşandı ve yapabileceğim herhangi bir yorum insanları incitebilir, bunu istemiyorum. Şu anda ayrılışımla ilgili herhangi bir yorum yapmak istemiyorum. Ayrılmaya karar verdim ve çok iyi bir arkadaşım olan başkan Ali Koç’tan izin istedim. O da bana izin verdi.”
Bu açıklama, gündemdeki soruları azaltacağına, aksine birçok yeni soruyu daha getirdi.
“Şu anda her şeyi gizli tutmak istiyorum, çünkü olanlar kulüp içinde yaşandı ve yapabileceğim herhangi bir yorum insanları incitebilir, bunu istemiyorum” ne demekti?..
“Kulüp içinde ‘yorumları insanları incitecek’ yaşananlar” nelerdi; “Fenerbahçe’yi takip eden” meslektaşlarım, spor yazarlarım, nasıl olur da, “bu yaşananları duymamış, öğrenmemiş” olabilirlerdi?
Ilıcalı’nın “resmen istifa açıklaması yapana kadar duymamış olmaları” meslek adına acıydı, “duymuş da, yazmamışlar” ise çok daha acıydı…
Bu arada ben bir yorum yapmak isterim:
Uzun yıllardır “şampiyonluğa ulaşamamış” Fenerbahçe’de başkan Ali Koç, Acun Ilıcalı’yı “asbaşkanlık” görevine getirmiş ve futbolu ona bağlamıştı…
Acaba, “bağlamış mıydı, yoksa ‘bağlamış’ görünmesini” mi, istemişti?..
Ilıcalı, “bunu anlamış ve de ‘paratoner görevine getirildiğini’ sezmiş” olabilir miydi?..
Ya da, “yaşananlar” Ali Koç - Acun Ilıcalı - Jose Mourinho üçgenini ‘ikiye inme zorunluluğuna kadar” getirmiş miydi?..
Spor yazan, okuyan, izleyen, seyreden bir spor insanı olarak sormam gereken bir soru var:
“Ben Fenerbahçeli doğdum. Sarı lacivert forma, çocukluğumdan bu yana hayatımın en saf ve en coşkulu parçası oldu. Yönetim kurulu çatısı altında geçirdiğim bu süreçte zaman zaman zorluklar yaşasam da, her anı benim için büyük bir onurdu. Eleştiriler aldım, destek gördüm, mücadele ettim. Ama hiçbir zaman şunu unutmadım: Burada her şey Fenerbahçe içindi” diyen Ilıcalı’nın istifasına kadar giden “yaşananların” neler olduğunu hiç mi merak etmedi, benim Fenerbahçeli meslektaşlarım?..
Öcal Uluç'un önceki yazıları...