Yakışmadı Adnan Polat, yakışmadı!.. Ne sana, ne de Galatasaray Başkanı'na yakışmadı!.. "Yakışanlara özeniyor" ve "böyle yapıyorsan", bilesin ki, "Sen, başka bir kulübün değil, Galatasaray'ın başkanısın!.." "Aynı" röportajda hem "Eleştiriler, sözler umurumuzda değil", hem de "Bir kere burada kasıtlı saldırı var. Skibbe'ye ve bize haksızlık, vicdansızlık ve terbiyesizlik yapılıyor. Bu tek kelime ile adaletsizce saldırıdır" diyeceksin; bu çelişki, bu "düşük seviyeli sözler" Galatasaray Başkanı'nın ağzından çıkıyor; olacak şey mi?.. Öfken, mantığının ve aklının o kadar üzerine çıkmış ki, "ne söylediğini bilemeyecek kadar" şaşkınsın!.. "Skibbe'nin, ne futbol bilgisi, ne kariyeri Galatasaray gibi büyük hedefleri olan bir kulübün şampiyon takımıyla uyuşuyor, geldiğinden beri yaptıkları ve yapamadıkları da onun futbol hocalığındaki yerini ve seviyesini gösteriyor; Skibbe gitmeli" tezini öne süren bunca insan, bunca yorumcu ve "yalanlıyorsun ama" hatta senin yönetiminde bile bu görüşte olan yöneticiler varken, çıkıp da "Bu çirkin ve bir Galatasaray Başkanı'na yakışmayan sözleri" söylemenin ne anlamı var?.. Üstelik bir de "konuyu saptırıyor" ve "İki maçla bir hoca gider mi" diyorsun!.. Mesele "iki maçın sonucu değil" ki; mesele Skibbe'nin "futbol" çapı!.. Sen "bu çapı büyük ve Galatasaray'a lâyık görebilirsin", ben "bu çapı küçük görürüm ve Galatasaray'a lâyık görmem", bunlar görüştür ve tartışılır; ama "hakaret" edilmez, "terbiyesiz, vicdansız, saldırı" gibi sözlerin "bu tartışmada yeri" yoktur; Galatasaray Başkanı'nın "bunu bilmesi" gerekmez mi?.. Çok iyi bilmelisin ki; "Hamama giren terler"; daha dün bir bugün iki, "eleştiriler karşısında" böylesine öfkelenir ve "ağzından çıkanı, kulağının duymayacağı hâle gelirsen"; yarınlarda "başına çok şeyler gelebilir" ve dahası "Galatasaray başkanlık koltuğunu çok yakışıksız durumlarla karşı karşıya bırakabilirsin!.." Yoksa, "mektepliler" seçim genel kurulu öncesi "Adnan bu ağırlığı kaldıramaz" dediklerinde haklı mıydılar?.. Haftalarca, aylarca ve hatta yıllarca Özhan Canaydın için "yazmadık şey bırakmadık", hem de "ne ağır yazılar ve ne ağır yorumlardı" onlar; bir defasında ağzından "böyle çirkin, böyle Galatasaray Başkanı'na yakışmayan sözler çıkmadı!.." Sevgili kardeşim Hıncal Uluç; haftalarca "Özhan Canaydın gitmeli, Adnan Polat seçilmeli" diye yazdığımda bana demişti ki; "Merak etme, Özhan Canaydın aday olmayacak ve Adnan Polat seçilecek; ama inşallah Özhan Canaydın'ı aramazsın!.." Gazetelerde "bu çirkin sözlerini okuyunca", sevgili kardeşimin "o günkü" sözleri beynimde "kilise çanı gibi" çalmaya başladı; "Acaba söyledikleri doğru mu çıkacaktı?.." Ve ben, "Canaydın'dan özür dileyecek" duruma düşecek miydim?.. Diyorsun ki; "Bunlar Galatasaray düşmanı, Galatasaray'ın nereye gittiğini gördüler, ürktüler, böyle yapıyorlar!.." Hımmm, burada duralım; kim bilir belki de "Galatasaray düşmanı olabilirim"; ama "bunu başaracak olan" sensin; "böyle gidersen", kesin karar vereceğim; "Ben, Galatasaray düşmanıyım!.." Neden mi?.. "Bu çizgide yürüyen ve uyarıları dikkate almayan bir kişinin Galatasaray başkanlık koltuğuna oturmasına yazılarımla destek olduğum için!. Bu destekle Galatasaray'a yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmış bir kişi olarak, Galatasaray düşmanı olmaz da, ne olurum?.." Çok açık söylüyorum; herkes "işini ve haddini bilecek!.." Biz, "doğru" bildiğimizi yazacağız; hataları ve yanlışları "kendi üslûplarımız içinde" ortaya koyacağız, eleştireceğiz, siz de "söylediğinin aksine" ve altını çiziyorum "umurunuzda olarak" eleştirileri dikkate alacak ve kızsanız da, öfkelenseniz de "Galatasaray Başkanına yakışır" bir biçimde cevaplandıracaksınız!.. "Bunu bile beceremiyorsanız", o koltukta oturmayacaksınız!.. Burada duruyor ve "bu konuyla ilgili" bir başka tarafa dönüyorum; meslek kuruluşum olan Türkiye Spor Yazarları Derneği'ne!.. Adnan Polat, "Skibbe'yi eleştiren" ve "Galatasaray'ı yönetemiyor, gitmeli" diyen herkese (Elbette bu "herkes içinde" bizler yani futbol yazanlar, yorumlayanlar da var), "yukarıdaki gibi" ipe sapa gelmez, seviyesi ortada, ayıplı ve de çok çirkin sözler söyledi; peki "Sizler ne yaptınız" ey benim anlı ve de şanlı meslek kuruluşumun yöneticileri?!.. Yönetimde birçok gazete ve TV'de sorumluluk almış spor yazarı arkadaşımız var; o TV'lerde ve gazetelerde de "Skibbe ile olmuyor, gitmeli" diyen bir yığın futbol yorumcusu ve spor yazarı çalışıyor!.. Sadece "Başkan" Esat Yılmaer'den örnek vereyim: Spor Müdürü olduğun gazetede, sorumlu olduğun spor sayfalarında "Skibbe ile olmuyor, gitmeli" diyen onca spor yazarı ve futbol yorumcusu var!.. Polat çıkıyor, "onlar için" demediğini bırakmıyor; "Galatasaray düşmanları, Galatasaray'a karşı komplo kuruyorlar, terbiyesizlik, vicdansızlık yapıyorlar" diyor ve Sen, "TSYD Başkanı olarak" susuyorsun; "o gazetenin spor müdürü olarak" susuyorsun!.. Bunun "iki" anlamı var; "Ya Adnan Polat'ın dedikleri doğru" ya da "Adnan Polat'tan korkuyorsun!.." "Adnan Polat'ın dedikleri doğru ise", onun "terbiyesizlik vicdansızlık yapıyorlar" dediği yorumcuların ve spor yazarlarının "sorumlu olduğun" sayfalarda işi ne?.. Yok "öyle" değil de (Elbette değil), "korkuyorsan", o gazetenin spor müdürlüğünde ve hele hele "TSYD'nin başkanlık koltuğunda" işin ne?.. Elbette, "TSYD Başkanı olarak, unvanlar, etiketler, seyahatler, ziyafetler, dünya gezgini olmak güzel şeyler"; hiç olmazsa bu arada "Tüzüğümüzde yazılı sorumluluk ve görevlerini hatırlayıp", yerine getirsene!.. Adnan Polat'ı cevapsız bırakmak ne anlama geliyor ve "bu vurdumduymazlığın sonu" nereye varır, hiç düşünmüyor musun?..