“Algoritma” deyip, işin içinden çıkamazsınız!

Sesli Dinle
A -
A +

Adil bir lig ve rekabet istiyorsak;
> Veriler, prensipler, ilkeler doğru noktalardan alınacak!
> 20 kulüp de eşit olacak!
> Hakemin gözlemcisi notunda adil olacak!

 

1) Özgür Yankaya 1. haftada Alanya-Başakşehir maçında VAR görevi almıştı.

 

O günden bu yana Süper Lig’de VAR koltuğuna bir daha oturamadı. Ancak ya AVAR ya da 1. Lig’de VAR görevi alabiliyor.

 

2) 5. haftada Trabzonspor-Beşiktaş maçı vardı. Rosier-Bakasetas arasındaki boğazlamaya herkes şahit. Hakem görmedi, VAR karışmadı.

 

MHK ya da eğitimciler bu pozisyondan uzak durdu.

 

VAR’daki Hakan Ceylan, ara vermeden 6. haftanın açılış maçı Gaziantep FK-İstanbulspor maçında VAR görevi aldı. Maçın hakemi Volkan Bayarslan’ın da bu hafta maçı var, sırası gelmişti.

 

3) Alper Ulusoy, 4. haftada F.Bahçe-A.Gücü maçında VAR’daydı. A.Gücü’nün 90+’larda verilmeye bir penaltısı var. Seminerde bu görüntü masaya gelmedi. VAR, bir hafta dinlendi. 6. haftadan itibaren kaldığı yerden devam ediyor.

 

4) Yiğit Arslan, beş haftadır maç alamıyor? Beş hafta mı dinlenmesi lazım? Her kötü maç yöneten beş hafta bekledi mi?

 

İşte en çok benim buralarda kafam karışıyor. Bazı kulüpler, bazı camialar, bazı duygular, bazı hakemler; aralarında hiç fark olmamalı!

 

Siz “biz dosdoğruyuz” deseniz ve buna inansanız da kafalar karışıyor.
Durumdan vazife çıkaran tiplerin önünü açıyorsunuz.
Terazi bozuluyor.

Sert ve keskin dönüş!

MHK, Süper Lig’de 6. haftaya kadar hiçbir hakeme üst üste iki hafta maç vermedi! Buna dayanabilmek kolay değildi.

 

Bu hafta çok sert ve keskin bir şekilde bu uygulamadan vazgeçtiler.

 

Bu hafta (7. hafta) düdük çalacak olan 10 hakemden beşi geçen hafta da maç yönetmişti. (Arda Kardeşler, Atilla Karaoğlan, Ali Şansalan, Burak Pakkan, Murat Erdoğan.) 

Sıfır tolerans lafta kaldı!

Ligimizde bazı maçlarda; teknik ekiplerin öyle öfke, öyle tepki, öyle isyanlarına şahit oluyoruz ki; küçük çocukları ekrandan uzak tutacak kadar. 
Sezon başında “sıfır tolerans” denmişti. Sevinmiştik.

 

Ne TFF, ne MHK, ne de hakemler bunun arkasında durmaya cesaret edebildi!

 

Canınız sağ olsun! Azar, mobbing, isyan, fırça, seyirciyi tahrik... Bunu siz tercih ettiniz!

 

Bakın, UEFA organizasyonları olsun, Avrupa olsun; “sıfır toleransı” tavizsiz uyguluyorlar ki, bu konuda bizdeki gibi problemleri yoktu. Ama adamların markası kıymetli.

Yerli seviciler ters köşe oldu

A Millî Takım’da yerli teknik direktörde ısrarcı olmak; popülizmden başka bir şey değil!

 

Süper Lig’de yakın tarihte şampiyonluk yaşayan teknik adamlarımıza neden Avrupa’dan bir tane teklif gelmez? (Fatih Terim, Abdullah Avcı, Okan Buruk, Sergen Yalçın, Aykut Kocaman…)

 

Bu soruyu neden kimse sormaz? 

 

Fransa Ligue 1’de Nice Teknik Direktörü Francesco Farioli.

 

Üst üste PSG ve Monaco’yu deplasmanda mağlup etti.

 

Fransa’da zirve mücadelesi vermeye başladı.

 

Farioli bizim ülkemizden kovuldu. Hatta aşağılayanlar vardı. Tıpkı Igor Tudor gibi!

 

Nice Kulübü, Farioli’ye takımı teslim ediyor. Demek ki; bu teknik adamı ne kadar takip etmişler ne kadar analiz etmişler ki, bu kararı alabilmişler.
Gelelim bizim millî takıma! Montella isabetli bir karar.

 

Oyuncu ve teknik adamlık kariyerine kim ne diyebilir?

 

Adana Demirspor bugün buralarda ise onun eseridir. Bu ligin seyir zevki en yüksek takımlarından biri hâline o getirdi. Kluivert da onun izinden gidiyor.
Montella, polemiklerden hep uzak durdu. Ülkede hep saygı duyuldu.Yaşı genç, kariyerinde bir millî takım başarısı ister.

 

Bu ligi ve ülkeyi tanıyor. Yabancılık çekmeyecektir.

 

Hele de hiçbir kulübe, camiaya angaje olmaması da en büyük avantajı olacaktır.

 

Futbol Federasyonu, zamanında ve isabetli bir karar almıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.