Larsen'i acilen çağırın!

Hiçbir dönemde hakemlere ve MHK'ya bu denli bir destek verilmemişti. Kulüpler Birliği ve Federasyon her fırsatta desteğini hissettiriyor. Hakemlerden kuralların uygulanmasını istiyor. Bu şans değerlendirilmezse yazık olur. Hakemler yorumcularının ağzına değil, MHK'nın ağzına bakmalı. Ama MHK da yorumcuların ağzına bakacak olursa, işte o çok tehlikeli. F.Bahçe-Bursa kupa maçında Ali Tandoğan, Roberto Carlos'a tekme atıyor. Kamil Abitoğlu kırmızıyı göstermiyor. Herkes her şeyi ekranda defalarce seyrediyor. Bu tekme tribündeki Fatih Terim'in bile mimiklerine yansıdı. Acaba Bursa-Trabzon maçından sonra F.Bahçe-Bursa maçına çıkmak hakem üzerinde ters bir baskı mı yaptı? Yine bu sezonun en başarılı hakemi Hüseyin Göçek G.Saray-Sivas maçında (Öcal Uluç ağabey bugünkü yazısında ifade ediyor) kartları ya geç kullandı ya da kullanmadı. Geçen hafta da Ömer Üründül, Antalya-G.Antep maçında Hüseyin Göçek'i çok kart kullandığı için eleştirmişti. Bu iki hakem; ilk yarının yükünü çekti, ikinci yarının da en zorlu maçlarına çıkacak nitelikteler... Kartları kullanma noktasında elbette yorumcuları ya da medyayı memnun edemezsiniz. Önemli olan FIFA, UEFA ve MHK'nın ne dediği... Her nedense Antalya'da hakem eğitimcisi Larsen'in verdiği ders medyaya kapatılmıştı. Ölçü Ahmet Çakar, Erman Toroğlu, Ömer Üründül olmayacağına göre Larsen acilen "çok bilen" yorumcular için Türkiye'ye davet edilmelidir. Yoksa bu kart standardı, bayağı bir baş ağrıtacak. Bizden söylemesi!.. *** Başta yayıncı kuruluş olmak üzere bir çok büyüğümüz, küçüğümüz hakemlerin maçlardan sonra konuşmasından çok mutlu oldu. Siz hangi Avrupa Şampiyonası ya da Dünya Kupasında hakemlerin maçlardan sonra konuştuğunu gördünüz? FIFA'nın, UEFA'nın, Şampiyonlar Ligi organizasyonunu yapanların sizin kadar kafası çalışmıyor mu? Hakem medya ile pozisyon veya teknik konuda soru-cevaba girerse, kesin zarar gören taraf olur. Selçuk Dereli'nin geçen hafta lig maçından sonra yaptığı açıklama tatmin edici ve yerindeydi. Hiç kimsenin kafasında soru işareti bırakmayacak nitelikte kısa ve öz bir açıklama getirdi. Ama bakın Yunus Yıldırım'ın yaptığı açıklama aynı şekilde algılanmadı. İhraçı gerektiren ihlalin dışarıda olduğunu söyledi. Buna rağmen oyunu endirekt vuruşla başlattı. Bu açıklamasıyla hata yaptığını itiraf ediyor. Raporunda ne yazdığını bilemiyoruz. >>> Özgüç'ün dönüşü > Özgüç Türkalp üst üste 3'üncü maçına çıkıyor. 1 Ekim 2005'te oynanan ve Anelka'nın elle gol attığı meşhur Konya-F.Bahçe maçından sonra ligde ilk defa 3 büyüklerin (hem de Fener'in) maçına çıkıyor. > Geçen haftanın en çok tartışılan yardımcı hakemi Erdinç Sezertam'a maç verilmiş. MHK net bir tavır koymuş. > 11 Kasım 2007'de oynanan Kayseri-F.Bahçe maçında Roberto Carlos, yardımcı hakem Hüseyin Fidan'ı "sulamıştı." Yaklaşık 15 ay sonra Carlos - Hüseyin Fidan buluşması bu hafta. > MHK "aşırı müsamaha" gösterdiği bir - iki hakem dışında herkese eşit mesafede. Maçın altından kalkana hiç beklemeden derhal görev veriliyor. >>> Çarşı'dan "hukuk" dersi Beşiktaş'ın Çarşı taraftar grubu Tahkim Kurulu'na yazdığı mektupta bakın ne diyor: "Tahkim Kurulu'nun sağduyusuna güvendiğimiz üyelerine: Futbol Disiplin Talimatnamesinin 41.maddesinin 1. ve 11.fıkrası der ki; 1) Stadyumlarda toplu olarak ve devamlılık arz eder şekilde, söz veya hareketlerle ya da pankart ve benzeri araçlar ile aşağılayıcı, tahrik veya taciz edici tezahüratta bulunulması yasaktır. 11) Anılan ihlalin önlenmesi için azami gayreti gösterdiğini ya da olayların üçüncü kişilerce kötü niyetli olarak gerçekleştirildiğini yeterli ve inandırıcı kanıtlarla ispat eden kulübe ceza verilmeyebilir. Öyleyse Beşiktaş-Denizli maçındaki protesto ve küfürleri hatırlayalım. Yine i...neleşti Selçuk Dereli (3 tekrar yapıldı, yaklaşık 40 saniye.) Seni hakem yapanın... (söylenmesi ve kesilmesi bir oldu, 5 saniye sürmedi.) Hemen akabinde stat anonsçusu tarafından yükselen, "Arkadaşlar küfürlü tezahürat yapmayalım" uyarısı. Devamında bu kısa süreli küfürler sonlanarak, "Selçuk Dereli Allah belanı versin, Selçuk evine gitmek nasip olmasın" şeklini aldı. Türkiye'deki taraftar profilini göz önüne alırsak, bu söylenenler "makul" bir küfür ve protesto düzeyi olarak kabul edilebilir hatta edilmeli! Bir Allah'ın kulu çıkıp da tek bir stadyumda bile küfür olmadığını iddia edemeyeceğine göre ve sözü edilen küfürlerin, cezayı gerektirecek devamlılığa ulaşmadığı bir ortamda, bizim de edilen küfürleri "makul" ve "aşırı" olarak kategorize etmemiz ve buna göre değerlendirmeye alınmasını beklememiz kadar doğal bir şey olamaz Yeni yönetmeliklerde hakemlerin çirkin ve kötü tezahürat sonrası anons yaptırma yetkileri bulunmadığına göre; Beşiktaş-Denizli maçında yapılan "küfür karşıtı" anons ve akabinde küfürsüz protestoya dönülmesi, küfürü önlemek adına gerekli azami gayretin gösterildiği anlamına gelmektedir. Yok eğer anonscusu, yöneticisi ve takım oyuncusunun (Rüştü) hiçbir mecburiyeti olmamasına rağmen taraftarını sükunete davet etmesi bu anlama gelmiyorsa, hangi hareketin "azami gayret" anlamı taşıdıgını bilmek isteriz." Bu mektuptan benim çıkardığım 5 önemli ders var: 1 - Çarşı, talimatları ve hukuku bir Disiplin Kurulu veya TFF yönetim kurulu üyesi kadar özümsemiş. 2 - Küfürü ve kötü sözü makul görüyor ve küfrün süresi konusunda çok titiz. Talimatlardaki süre aşılmıyor. 3 - Çoğu kulüp avukatı bile şu mektuptaki savunmayı yapamaz. 4 - Talimatları değiştirirken ve yenilerken Çarşı'dan mutlaka görüş alınmalı. 5- Bu küfürler rastgele edilmiyormuş, talimatlar ve cezalar dikkate alınarak limitler zorlanıyormuş. >>> HAKEM - METRE Maç Hakem Maç KK SK Penaltı Kayseri-Sivas Cüneyt Çakır 11.maçı 10 47 5 Kocaeli-G.Birliği Abdullah Yılmaz 5.maçı - 22 1 Ankara-Trabzon Bülent Yıldırım 7.maçı 4 36 - Denizli-G.Saray Koray Gençerler 7.maçı 2 32 1 Eskişehir-Belediye Hakan Özkan 7.maçı - 18 1 A.Gücü-Konya Fırat Aydınus 11.maçı 6 48 2 Bursa-Hacettepe Serkan Çınar 3.maçı - 8 1 F.Bahçe-G.Antep Özgüç Türkalp 8.maçı 3 31 - Beşiktaş-Antalya Tolga Özkalfa 7.maçı 1 21 2