İngiltere'nin Demir Leydi'si artık yok!

A -
A +
 

Margaret Hilda Thatcher, 13 Ekim 1925'te Lincolnshire'ın Grantham şehrinde bakkal Alfred Roberts'ın kızı olarak dünyaya geldi. Belediye meclisi azası ve Metodist vaizi olan babası için "Sahip olduğum her şeyi ona borçluyum. Beni inandığım şeylere inanmamı sağlayacak şekilde büyüten kendisidir" derdi. Oxford'da tabiat ilimleri, sonra hukuk okudu. 1953'te dul iş adamı Denis Thatcher ile evlendi. İkizleri oldu. Başarısız birkaç teşebbüsten sonra, 1959'da Muhafazakâr Parti'den parlamentoya girdi. Maarif Bakanı iken mekteplerde ücretsiz süt dağıtımına son verdiği için "süt hırsızı" diye anıldı. 1975'te parti reisi seçilmesi herkesi şaşırttı. 1976'da Sovyetler'in baskıcılığını tenkit eden konuşması sebebiyle bir Sovyet gazetesi tarafından "Demir Leydi" olarak adlandırıldı. Thatcher bundan büyük keyif aldı. 1979 seçimlerini kazanarak, tarihe İngiltere'nin ilk ve son kadın başbakanı olarak geçti. Halbuki yıllar evvel katıldığı bir televizyon programında, hayatı müddetince İngiltere'de bir kadın başbakandan ümitli olmadığını söylemişti. Gandi, Butto gibi ailesinde siyaset geleneği bulunan kadın meslektaşlarıyla kıyaslanamayacak bir zaferdi bu.

 
THATCHERİST Mİ, ÖZALCI MI?
Thatcher, büyük bir sosyal ve ekonomik değişikliğin mimarıdır. Malî politikayı tümüyle değiştirdi. Serbest piyasayı müdafaa etti. Devleti küçültmeye; sosyal meskenlerden demiryollarına kadar her şeyi özelleştirmeye girişti. Orta sınıfı güçlendirmeye çalıştı. Bu sayede Londra dünyanın en canlı ekonomik merkezlerinden biri oldu. İşsizlik arttı. Fakat Thatcher geri adım atmadı. "Benden U dönüşü yapmamı isteyenlere derim ki, leydi dönmeyecektir" sözü çok meşhur oldu. O zaman güçlü olan sendikaları hasım edindi. Madenci grevine karşı tedbir alıp kömür depoladı. Grev çöktü. Muhaliflerince, gelir dağılımı ve sosyal adaleti bozup fakirliği arttırdığı gerekçesiyle tenkit edildi. Ama Thatcherism denilen bu politika başta Turgut Özal olmak üzere dünyaya tesir etti. Politikasının Özalcı olduğunu söyleyenlere, "Bu bir iltifattır. İster Thatcherist, ister Özalcı desinler, maksat halklarımızın iyi bir hayat yaşamasıdır" dedi.  [Özal ile doğum günleri aynıdır. Ölümü de Türkiye'yi ziyaret ettiği günün 25. yıl dönümüdür.]
Birkaç yüz insan ve koyunun yaşadığı Atlas Okyanusu'nun en güneyindeki İngiliz kolonisi Falkland Adaları'nı 1982'de Arjantin işgal etti. Thatcher aksine tavsiyelere rağmen direndi. Zafer kazandı. 1984'de bir parti kongresi sırasında, otelinde IRA bomba patlattı. Thatcher kurtuldu. Reagan ve Papa ile iş birliği yaparak, Demir Perde'yi devirdi. Her şey bir yana, bu hizmetiyle 20. asrın en büyük siyasetçilerinden biri sayıldı. "Kelle vergisi" denen ve gelirine bakılmaksızın alınan belediye vergisi, partili isyanına sebep oldu. AB aleyhtarı tavırları da eklenince, Thatcher koltuğunu kaybetti; ama lord unvanı aldı.
Herkesi dinler; ama doğru bulduğunu yapardı. Kararlılık, hele bir siyasetçi için, en büyük meziyet olsa gerek. Lâ teşbih, Yavuz Sultan Selim'i büyük yapan, bu vasfıdır. Çin lideri Deng Şiaoping, "Thatcher gerçekten kadın mı?" demişti. Ama o, kadınlığını politikada bir avantaj olarak öne çıkardı. Fransız gazetelerinde kendisinden ev kadını diye bahsedildiği söylenince, gurur duyduğunu ifade etti. Bir konuşmasında sözünü "Her kadın bilir ki sufle iki kere kabarmaz" diye vurguladı. Ancak kadın meselelerine alaka duymazdı. Uzun iktidar devresinde kabinesine sadece bir kadın aldı. Buna rağmen kadın seçmenleri çektiği biliniyor.
Komedyenlere en fazla malzeme veren siyasetçilerdendi. Başrolü Meryl Streep'in oynadığı ve Oscar alan bir filme mevzu oldu. Thatcher'ın liderliğine karşı olan, ama hükümetlerinde bakanlık yapan Kenneth Clarke, "Dayatmacı tavrı Thatcher'in sonunu getirdi. 'Niye bu hükümette her işi ben yapmak zorunda kalıyorum' diye çıkışırdı. Diyemezdik ki, öyle yapmasan, hepimiz işimizi daha iyi yapacaktık." 


 
Çantası bakanların korkulu rüyası oldu
Thatcher, evraklarını dosya yerine, meşhur çantasında taşırdı. Bir şey söyleyeceği zaman, mutlaka çantadan çıkardığı bir evrakı vardı. Evrak çıktı mı, muhatap sus-pus olurdu. Çanta, bakanların korkulu rüyasıydı. Hatta bir ara salondan çıktığında, "Nasıl olsa çanta burada, toplantıya başlayabiliriz" bile dediler. Çanta koymak, Oxford lügatine posta koymak manasına tabir olarak girdi (handbagging). Reagan'ın Dışişleri Bakanı Schultz, Thatcher'a bir çanta hediye ederek, "Gereksiz tartışmalara uygun bir şekilde son vermeniz için tarihin ilk Büyük Çanta Nişanı'nı takdimimdir" demişti.


SÖZÜNÜ SAKINMAZDI
Thatcher'dan inciler
> Şanslı değildim, hak ettim. (9 yaşında okulda mükâfat aldığında)
> Halkın önünde uyumayacağım hususunda kocama güvenirim. Alkışlaması gereken yerde alkışlar. (1978)
> Oylar, olgun erik gibi ağaçtan düşmez; mücadele gerekir. (1979)
> Eva Peron gibi hiçbir ideali olmayan bir kadın o kadar yol almışsa, sahip olduğum ideallerle benim ne kadar yol alacağımı düşünün." (1980)
> Bakanlarımın ne kadar konuştuğu mühim değil, yeter ki dediğimi yapsınlar. (1980)
> İnsana has çok zayıf yanlarım var. Kimin yok ki? (1983)
> Hâdiselerin merkezinde olmayı seviyorum. (1984)
> Eviniz, yapacak daha iyi bir şeyiniz olmadığında gittiğiniz yerdir. (1991)

 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.