Maliyeciler eskiden de kimsenin gözünün yaşına bakmazdı

A -
A +
Osmanlılarda devlet hazinesine Hazine-i Âmire veya Bîrûn Hazinesi denir. Topkapı Sarayı'nın orta avlusundadır. Başında defterdar bulunur. Padişahın hususî hazinesi, Hazine-i Hâssa başkadır.

Paranın ateşle imtihanı

Zekâtlar, ganimetler, arazi ve hayvan vergileri, arazi ve maden kiraları, sahipsiz mallar ve miraslar, para cezaları hazinenin başlıca geliridir. Buraya girecek meblâğ, bir heyet huzurunda makbuz karşılığı teslim alınır. Akşam günlük muhasebe yapılır. Câri harcamalar için birkaç kese tutulur. Geri kalanı hazineye konup mühürlenir. Hazineden ödeme yapılabilmesi için mutlaka sadrazamın yazılı emri ile defterdarın imzası lâzımdır. Defterdar huzurunda yere serili bir kırmızı halı üzerinde giren çıkanı kaydeden kâtipler bir sırada oturur. Yanlarına da hazineye giren paranın kalp olup olmadığını tedkik eden memurlar vardır. Bunun için divanda parayı sınamak için daima kızgın bir mangal bulunur.
Hazine defterleri Selçuklulardan gelen âdete geleneğe uygun olarak Farsçadır. Herkesin okuyamayacağı siyakat yazısıyla tutulur. Padişah veya sadrazam sefere giderken, hazine ve maliye defterleri de beraber gider. Defterdar da. Ordunun paraları, sandıklar içinde bir deve kolu tarafından naklolunur. Konak yerlerinde hazine çadırı kurulur. Yeniçeriler muhafızlığını yapar. Ordu bozulursa, vay hazinenin hâline! Ben Ürdün'deyken herkeste bir hazine merakı vardı. Elde harita, 1918'de Osmanlı ordusunun ricat ederken buralarda gömdüğü sandıklar dolusu altını arıyorlardı.

Defterdar

Mâliye bakanıdır. Divan-ı Hümâyun âzâlarındandır. Divan toplantısından sonra en son sadrazam ile beraber padişah huzuruna çıkar. Malî mevzularda padişahın itirazı veya suali olursa, defterdar cevaplandırır. Akçeli işlerde sadrazamın defterdara danışması mecburîdir. Defterdar, devletin bütçesini hazırlar; padişaha okur; gelirleri toplar; masrafları kontrol eder; mâlî hususlardaki şikâyetlere bakar; gerekirse tahsildar ve mültezimlere ceza verir. Kalpazanlıkla mücadele eder. En ehemmiyet verdiği iş, üç ayda bir yeniçerilere verilecek maaşı tedarik etmektir. Edemez veya paranın ayarı düşük olursa, makamına, hatta hayatına mâl olabilir. Sultan Fatih zamanında Rumeli ve Anadolu defterdarı olmak üzere iki taneydi. Rumeli defterdarına başdefterdar denirdi. İşler artınca, Sultan II. Bayezid zamanından itibaren bazı eyâletlerde de defterdarlıklar kuruldu. Bunlara kenar defterdarlığı, merkezdekilere kapı defterdarlığı dendi. Defter eminine bağlı tımar defterdarları başkadır.

Osmanlı Vergi Mahkemesi

Defterdar, konağında ayrıca divan toplar. Malî işleri görüşür. Malî dâvâlara bakar. Defterdarın kalabalık bir maiyeti, güçlü sekreteryası ve bugünkü maliye müfettişlerinin işini gören bâkıkulları vardır. Defterdar divanındaki dâvâlara kazaskerlikten gönderilen mirî kâtibi bakar; başbâkıkulu dâvâlı sıfatıyla hazır bulunur. Bu çok ileri bir sistemdir. Bakı, bakmaktan gelir. Kulu da, karakolda olduğu gibi kolu demektir. Vergi borçlarını takip eder.
Önceleri yoklama kâtibi, Sultan II. Mahmud'dan itibaren curnal kâtibi denilen ve fermânla tayin edilen bir memur, vergilerin âdilâne ve yolunda dağıtılıp dağıtılmadığını kontrol eder; vaziyeti raporla padişaha bildirir.
1838 senesinde Mâliye Nezâreti kuruldu. Başdefterdar, mâliye nâzırı adını aldı. Sancak ve kazâlarda sandık emini ve mal müdürü vazife yapmaya başladı.


Maliyeciler, sultanın yakasına yapıştı

1481'de Sultan II. Bayezid tahta geçince, küçük kardeşi Cem Sultan ayaklandı. Kütahya'yı ele geçirmek üzere şehre yürüdü. Anadolu Beylerbeyi Damat Sinan Paşa İstanbul'a kaçtı. Zevcesi Sultan Bayezid'in kızı Ayşe Sultan şehri müdafaaya karar verdi. Kale kumandanını çağırdı. Kalenin hazinesinde bulunan 25 bin akçeyi cesaretlendirmek üzere askere dağıttırdı. Cem Sultan'ın gözü korktu. Bursa'ya döndü. İşler yatıştı. Bâkıkulunun raporu üzerine maliye Ayşe Sultan'ın yakasına yapıştı. Kanunsuz harcadığı 25 bin akçeyi istedi. Kocası kaptan-ı deryalığa tayin olunduğu için, Ayşe Sultan Gelibolu'daydı. Nakit parası olmadığından, dedesi Sultan Fatih'in kendisine evlenirken hediye ettiği mücevherli tacı satışa çıkardı. Bu kadar kıymetli tacı alacak kimse çıkmadı. Bunun üzerine padişah babasına mektup yazıp, tacın satışına aracılık etmesini istedi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.