POSTA PULUNUN BİR AŞK MACERASINDAN DOĞAN HİKÂYESİ

Sesli Dinle
A -
A +

Kim derdi ki XIX. asrın en mühim buluşlarından posta pulu hayatımızdan çekilecek?

 

 

 

Zamane gençleri ne telgrafı bilir, ne mektubu, ne de zarfa yapıştırılan rengârenk albenili posta pullarını. Hâlbuki vaktiyle muhtelif hadiseler vesilesiyle çıkarılan bu posta pullarını biriktirmek, bazıları için en heyecanlı bir meşgale teşkil ederdi.

 

Bu hobi, hem umumi kültürün inkişafına yardımcı olur, hem de çok genci çalkantılı büluğ çağında meşgul ederek, kötü alışkanlıklardan alıkoyardı.

 

 

 

POSTA PULUNUN BİR AŞK MACERASINDAN DOĞAN HİKÂYESİ

 

 

 

İşaret dili

 

 

 

Eskiden posta ücretini, gönderen değil, alıcı öderdi. Posta, alıcıya postanede teslim olunur; ücreti tahsil edilirdi. Uzak köylere postayı müvezziler götürüp alıcıdan ayrıca ücret alırdı.

 

Posta Müfettişi ve Faydalı İlimleri Yayma Cemiyeti Reisi Rowland Hill’in, İskoçya’daki bir kasabada kaldığı handa şahit olduğu rivayet edilen hadise, dünya çapında bir buluşa ilham kaynağı oldu.

 

Postacı, handa çalışan hizmetkâra bir mektup getirdi. Kız, mektubu aldı, evirip çevirdi, ücreti ödeyemeyeceğini söyleyerek geri verdi. Hill, kıza acıyarak ücreti ödemeyi teklif ettiyse de kız şiddetle karşı çıktı.

 

Postacı gittikten sonra, iş anlaşıldı. Mektup kızın Londra’daki nişanlısından geliyordu. Ama zarfın içi boştu. Posta ücretini ödeyecek güçleri olmadığı için, evvelden anlaştıkları şekilde zarfın üzerine her şeyin yolunda olduğuna dair işaret koyarak haberleşiyorlardı. Bu, öteden beri halkın âdet edindiği bir şeydi.

 

Posta ücretinin yüksekliği hem insanların haberleşmesini zorlaştırıyor, hem de hükûmeti zarara uğratıyordu. Sir Rowland, ücretin alıcı tarafından ödenmesinin mahzurunu fark edince, bunu çözmeyi kendisine iş edindi.

 

 

 

Black Penny

 

 

 

1837 yılında posta ıslahatı üzerine bir rapor yazarak Kraliçe Victoria’ya takdim etti. Posta ücretinin, muayyen bir tarifeye bağlanarak gönderici tarafından ödenmesini ve 15 gram altındaki bütün mektupların İngiltere içinde nereye giderse gitsin, 1 peni olarak sabitlenmesini tavsiye etti.

 

Bunun için hükûmetin bastığı bir etiket, mektubun üzerine yapıştırılarak, ücretin ödenmiş olduğunu gösterecekti. Hükûmet, amansız muhalefete rağmen, Penny Postage isimli bu “çılgın proje”yi kabul etti. 1 Mayıs 1849’da 1 penilik ilk pul basıldı. Üzerinde Kraliçe’nin resmi bulunan bu pul, 6 Mayıs’ta tedavüle girdi ve ölümüne kadar tedavülde kalarak 68 milyon küsur adet basıldı.

 

Yıl sonunda İngiliz posta dairesinin geliri 70 binden, 850 bin pounda çıktı. Kraliçe, bu büyük hizmetinden dolayı Rowland Hill’e lordluk verdi. Sir Rowland, 1854-1864 seneleri arasında Kraliyet Posta Dairesi Müdürlüğüne getirildi.

 

 

 

Zarftan yelpazeye

 

 

 

Pullar o kadar sükse yaptı ki, İngiliz leydileri bunları zarftan sökerek yelpazelerine iliştirmeye, albümlerde toplamaya başladılar. Şu hâlde bunlar ilk pul koleksiyoncuları sayılabilir.

 

1843’te Brezilya ve İsviçre, 1847’de ABD, 1849’da Fransa, Belçika ve Bavyera, 1850’de İspanya ve Prusya, 1851’de Kanada ilk posta pulunu çıkardı.

 

Posta pulunun kullanılması sahtekârlıkların da başlamasına yol açtı. Pulun üzerindeki iptal kaşesini silerek tekrar kullanmak cihetine gidenler vardı. İngiltere fiyatı arttırmadığı için, zamanla bu sahtekârlık azaldı.

 

 

 

POSTA PULUNUN BİR AŞK MACERASINDAN DOĞAN HİKÂYESİ

 

 

 

1 günlük yola 1 para

 

 

 

Osmanlıların pul ile tanışması fazla gecikmedi. İlk posta pulu Sultan Abdülaziz zamanında 13 Ocak 1863 tarihinde tedavüle girdi. İlk pul, ilk hususi gazetenin da neşriyle tanınan meşhur edebiyatçı Agah Efendi’nin Posta Nazırlığında basıldı.

 

Bu pul Darphane-i Âmire’de, yani devlet matbaasında sikkezenbaşı olan Abdülfettah Efendi ile Agop Enserciyan tarafından dizayn edildi. Üzerinde Sultan Aziz’in tuğrası ve desenler vardı. Taş baskı (litografi) tekniğiyle ince beyaz kâğıt üzerine arkası yapışkanlı olarak basıldı. Sonra tülbend ve sünger kullanılarak anilin boyayla renklendirildi.

 

Üzerinde para yazmaz, mektubun ağırlığı ve mesafesine göre para alınırdı. 3 gramlık mektup için pul ücreti, bir günlük mesafeye 1 para idi (40 para=1 kuruş, 100 kuruş=1 lira). Halkın postaneye gitmeden zarfın üzerine pul yapıştırıp mektup gönderebilmesi için muhtelif yerlere posta kutuları konuldu.

 

 

 

POSTA PULUNUN BİR AŞK MACERASINDAN DOĞAN HİKÂYESİ

 

 

 

Par Avion

 

 

 

Mektup göndermek isteyen, mesafeye ve postanın ağırlığına, ayrıca tayyare ile gidip gitmemesine göre farklılaşan bir pulu zarfın üzerine yapıştırıyordu. Tebrik kartlarına veya tebrik kartı bulunan açık zarflara daha ucuz pul yapıştırılırdı.

 

Eğer tayyare ile gitmesi isteniyorsa, buna umumiyetle normal ücretin onda biri kadar fazla kıymette bir pul, ayrıca zarfın üzerine Par Avion ya da By Air Mail yazan bir etiket yapıştırılırdı. Tayyare postasının zarfı kenarında kırmızı mavi çizgiler olurdu.

 

Mektup taahhütlü veya iadeli taahhütlü ise buna yapıştırılacak pul daha pahalıydı. Taahhütlü mektubun akıbetini postaneye sorabilirdiniz. İadeli taahhütlüde küçük bir form doldurulur, mektubu alan bunu imzalar ve bu form gönderene teslim edilirdi. Paketler de posta marifetiyle gönderilir, bunların da üzerine ağırlığına göre değişen pul yapıştırılırdı.

 

Postanede pul üzerine gelecek şekilde damga basılır, burada hem postanın kabul tarihi, hem de postanenin adı yazardı. Böylece mektubun postaya ne zaman ve nerede verildiğini alıcı görebilirdi. Çoğu zaman bu damgalar kullanılmaktan eskir ve yazısı okunamazdı.

 

Zamanla postanelerin işlerini hafifletmek için pul makineleri yapıldı. Bunlar yığınla zarfa seri bir şekilde, posta ücretinin ödendiğine dair bir damga basıyordu. Pul koleksiyoncuları, pulun yerini alan bu çirkin klişelerden hoşlanmazdı.

 

Bir de damga pulları vardı. Vekaletnameden evlenme cüzdanına, hükûmete yazılan istidalardan senetlere kadar her çeşit resmî vesikaya yerine göre damga pulu yapıştırılırdı. Damga pulu yapıştırılmadıkça kabul edilmezdi. Bunlar postanede değil, büfelerde satılırdı.

 

 

 

POSTA PULUNUN BİR AŞK MACERASINDAN DOĞAN HİKÂYESİ

 

 

 

Pul Aşkı

 

 

 

Pul koleksiyonculuğuna filateli, koleksiyoncuya ise filatelist denir. Yunanca seven manasına philos ile posta ücreti manasına atelia kelimelerinden türemiştir.

 

1860’ta Fransız mekteplerindeki talebeler, Paris’in iki meşhur parkı Tuileries ve Luxembourg’da pazar günleri bir araya gelip ellerindeki pulları trampa ederdi. Sonra büyükler de katıldı. Pul koleksiyonu, maddi bir kıymet de taşırdı. Krallar, iş adamları zengin koleksiyonlarıyla tanındılar. 

 

Koleksiyoncular, bir mektup zarfı gördüğü zaman, üzerindeki pulu almak için can atardı. Çocuklara verilen en cazip hediyelerden biriydi. Evvela o kısım makasla kesip alınır, sonra da suyun içine konurdu. Bir müddet sonra pul zarfından ayrılırdı. Sonra kurutulur ve bunun için yapılmış albümlere dizilirdi. Pulların zamkını bozmamak için her koleksiyonerin bir cımbızı, ayrıca bir de büyüteci olurdu.

 

Hemen herkes koleksiyona meraklıydı. Bazıları daha meraklıydı. Bunlar, muayyen ülke veya temalara göre damgalı yahut damgasız koleksiyonlar yapardı. Mesela felan tarihten itibaren Lüksemburg pulları ya da kuşlar, kuleler temalı pullar biriktirirdi. Pul cemiyetlerine gider gelir, sergilere katılır; neşriyatı takip ederdi.

 

POSTA PULUNUN BİR AŞK MACERASINDAN DOĞAN HİKÂYESİ

 

Pulların bir kısmı, üzerinde sadece ücret yazan normal posta pullarıdır. Ayrıca muayyen hadiseler vesilesiyle basılan renkli ve albenili hatıra pulları vardır. Bunlar da postada kullanılabilir.

 

Pul koleksiyonerleri bu hatıra pullarının ne zaman tedavüle çıkacağını öğrenir, o gün merkez postanesine gidip istediği kadar seri, blok ve ilk gün zarfı alırdı. Blok, bu pulun bitişik dörtlü hâliydi. Ayrıca bu iş için hususi basılmış bir zarfın üzerine o pul serisini yapıştırıp o güne mahsus hususi damga ile damgalatırdı. Bu, koleksiyoncular için ayrı bir kıymet ifade ederdi.

 

Pul eğer yanlış basılmışsa ve postane farkına varıp toplamadan koleksiyonerin eline geçmişse, bu erörlü pul, koleksiyonerler için kıymetliydi. Bazen puldaki fiyat yenilenir, bu sefer eski pulların üzerine sürşarj yapılarak (üzerine ikinci bir baskıyla) yeni fiyat girilirdi. Bazen yeni kurulan devletler eski pulları böyle sürşarj ederek kullanırdı.

 

***

 

POSTA PULUNUN BİR AŞK MACERASINDAN DOĞAN HİKÂYESİ

 

İlk pul siyah üzerine dantelsiz olarak basılmıştı. Tabaka hâlindeydi. Makasla kesilerek ayrılıyordu. Alt köşesindeki harfler, tabakadaki yerini ifade ediyordu. Ortada tek tip pul vardı. Ama meraklıları harflere göre toplayarak, tabakayı tamamlamaya çalıştılar. Böylece pul koleksiyonculuğu doğdu. Penny Black olarak bilinen ilk pul, koleksiyonerlerin gözdesidir. 

 

 

 

POSTA PULUNUN BİR AŞK MACERASINDAN DOĞAN HİKÂYESİ

 

En kıymetli pul, bir İngiliz müstemlekesi Mauritus’ta 1848’de basılan 2 penilik bir pul, 1968’de New York’ta 380 bin dolara satılmıştır. 1 penilik olanı ise Kral V. George 1904’te 7.250.000 franka satın almıştı.

 

 

 

POSTA PULUNUN BİR AŞK MACERASINDAN DOĞAN HİKÂYESİ

 

1856’da İngiliz Guyanası’nda basılan 1 sentlik bir pul, 1873’te bir orta mektep talebesinden 6 şiline alınmış; 1940’ta 12.774 sterline meşhur koleksiyoner Arthur Hind’in eline geçmiş; 1970’te 280 bin dolara satılmıştır. Hind, bu pulun kıymetini arttırmak için, dünyadaki tek eşini bulup 1928’de herkesin huzurunda yakmıştır.

 

 

 

POSTA PULUNUN BİR AŞK MACERASINDAN DOĞAN HİKÂYESİ

 

1925’te İngiliz müstemlekesi Kenya’da basılan 100 sterlinlik pul, en yüksek nominal değerdeki puldur. Kullanmak için değil, koleksiyonerler için basılmıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.