Yeniçeri Avrupa'yı yeniden fethetti!

A -
A +
Mehter-i Hâkânî veya hassa mehterleri denilen padişah mehterleri her ikindi namazını müteakip Bâbüsselâm, (sarayın orta kapısı) önünde nevbet vururdu, yani konser verirdi. Cuma gecesi hariç her gece yatsıdan sonra üç fasıl ve sabah vakti saraylıları namaza kaldırmak üzere üç fasıl nevbet vurmak, Sultan Fatih kanunu idi. Ayrıca bayram ve Cuma namazından sonra nevbet vurulurdu. Saray düğünleri ve doğumlarında, arefe divanlarında, elçi kabulünde, vezir ve vâli tayin merasimlerinde, kılıç alaylarında ve zafer haberi ulaştığında da nevbet vurulurdu. İstanbul'un muhtelif semtlerinde, ayrıca başka şehir kalelerinde mehter vururdu. Mehterin esas işi, seferdedir. Cenk meydanında, askeri yüreklendirmek için muazzam ordu mehteri çalınıp gülbank çekilirdi (dua edilirdi). Mehterin sedası, top ve tüfek velvelesiyle birleşince yer ve gök inlerdi.
"İşte musiki buna derler!"
Mehter takımının kendine mahsus yürüyüşü vardır. Şimdiki "Bir, ki, üç, sol!" temposu yerine, "Kerim Allah, Rahim Allah" diye ağır adımlarla yürür; üç adımda bir durup, yarım sağa ve sola döner. Osmanlı temkin ve vakarının bir ifadesidir. Hâkimiyet alâmeti olduğundan mehtere ve mehterbaşına ehemmiyet verilirdi. Sultan IV. Murad zamanındaki bir ordu geçit merasiminde, mimarbaşı ile mehterbaşı arasında protokol ihtilafı olmuş, padişah ehemmiyetine binaen mehterin mimarlardan önce geçmesine karar vermişti. Mehterhâne iki de sadrazam çıkarmıştır: Zurnazen Mustafa Paşa ve Daltaban Mustafa Paşa, mehterden yetişmiştir. Ekmeğin okkası 9, etinki 10 paraya satıldığı bir zamanda (XVIII. asır sonları), mehterbaşına 140, saz başlarına 60, sazcılara da 15 kuruş maaş verilirdi. (Bir kuruş, kırk paradır.)
Budapeşte ve Viyana vasıtasıyla mehtere âşinâ olan Avrupalı bestecilerdan Mozart, Haydn, Gluck ve Beethowen, bu ilhamla Türk Marşları bestelemişlerdir. Wagner, mehter konserini dinledikten sonra heyecandan kendisini tutamayarak "İşte musiki buna derler" demiştir. Cumhuriyet devrinde dünyanın pek çok şehrinde verilen konserler fevkalade alaka çekmiş; gazeteler "Osmanlı Avrupa'yı fethetti" diye başlık atmışlardır.
1826'da Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması üzerine, bu ocağa duyulan nefret sebebiyle mehter de kaldırılarak yerine Avrupaî usulde Mızıka-i Hümâyun (askerî bando) kuruldu. 1911'de Ahmed Muhtar Paşa ve Celal Esad (Arseven) himmetiyle mehter Askerî Müze bünyesinde ihya edildi. Hatta Muhtar Paşa, "Gafil ne bilir" diye başlayan marşı besteledi. Takımın elbiseleri, Ârif Paşa'nın Osmanlı resmî kıyafetlerini anlatan kitabındaki resimlere göre tertiplendi ki bu kıyafetler XVIII. asra aittir. Yunan Harbi sırasında Bozüyük ve Maraş'ta mahallî mehter takımları kuruldu ise de, ömrü kısa oldu.
Mehter, Cumhuriyetin ilanını müteakip, Milli Müdafaa Vekili Bakanı Zekai Bey tarafından Osmanlı'yı hatırlattığı için tekrar lağvedildi. 1952'de Reisicumhur Celal Bayar, kralın cenazesine iştirak için gittiği Londra'da İskoç tarihî bandosuna hayran kaldı. Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut'a "Bizde de böyle bir şey kurulamaz mı?" dedi. Bunun üzerine dönüşte Nuri Yamut'un vazifelendirdiği tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı mehterin ihyasını teklif etti. Bu teklif kabul gördü. İstanbul Harbiye'deki Askerî Müze'de orduya bağlı olarak yeniden kuruldu. Mehterbaşılığa getirilen Cemal Cümbüş, "Tarihi çevir nal sesi kısrak sesi bunlar" marşını bestelemekle işe başladı. Mehter, Pazartesi, Salı hariç haftanın her günü nevbet vurmakta; merasimlere iştirak etmektedir. Son zamanlarda başka resmî ve sivil mehter takımları kurulmuştur.

Aman Osmanlı geçmesin!
Mehter tekrar kurulduğu zaman, 1826'dan önceki parçaların çoğunun notası bulunamadı. Zamanın icabınca yeni marşlar bestelendi. Bugün çalınanların ekserisi bunlardır. Hücum Marşı, Amed Nesim-i Subh-Dem gibi parçalar eskidir. Sonradan eski bazı eserlere ulaşıldı. Ayrıca Mızıka-ı Hümayun için bestelenen marşlar da şimdi mehter repertuarındadır. Cumhuriyetten sonra eski marşlardaki bazı ifadeler değiştirildi. Askerlerin Hazır Silah diye başlayan Devlet Marşı'ndaki "Sultan Aziz" kelimesi, "Türk milleti"; Ordumuz Etti Yemin diye başlayan Ordu Marşı'ndaki "Osmanlı" kelimesi, "Şanlı Türk"; Sivastopol Önünde'deki "Arab Binbaşı" terkibi, "Yaman Binbaşı"; Artar Cihadla Şanımız marşındaki "Osmanlıyız" kelimesi, "Pek Şanlıyız"; İzzeddin Hümâî Bey'in meşhur "Kafkasya Dağlarında Çiçekler Açar" mısraı; "İzmir'in Dağlarında Çiçekler Açar"; "Yaşa Ey Şanlı Ordu Binler Yaşa" mısraı da "Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa" şeklinde değiştirildi. Umarız artık bütün bu mehter marşları, orijinal güftesine uygun olarak icra edilir.
 twitter.com/EkremBEkinci

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.