"Garp cephesinde yeni bir şey yok..."

A -
A +

Alman yazar Erich Maria Remarque'ın bu güzel eserini yaşım çok küçükken okumuştum. Kitabın ismi bize gösteriyor ki, çarpışmalar, acılar ve ölümler kanıksanmaya başladığı zaman her biri günlük ayrıntı hâline geliyor. 

 

Şu an yaşadığımız gerginlikler çerçevesinde ABD Başkanı'nın kendi başına çatışma başlatıp yine kendi kendine ateşkes ilan etmesi "bir de bu eksikti" dedirtecek bir ayrıntı oldu. Âdeta bir sokak kabadayısının birine yumruk atıp hemen ardından "barışalım" demesi gibi. Diğer taraftan büyük bir savaşa gerek kalmadan, büyük savaş varmış gibi insan kaybı yaşıyoruz. Hissettiğimiz çaresizliği tarif etmek mümkün değil. 

 

     ***

 

ABD tarafının siyasi danışmanlarının çok ayrıntılı düşünmediğini, "İran ABD ile kapışmayı göze alamaz" şeklinde değerlendirdiğini tahmin ediyorum. Açıkçası daha önce Kamala Harris için "seçilirse 6 ay içinde savaş başlatır" diyen Trump'ın Beyaz Saray'daki koltuğuna oturduğundan beri dünya bir "oh" diyemedi. Dünyayı huzursuzluğun içine sokarken, tamamıyla İsrail'i kollayan tutumuyla kamuoyu nezdinde itibarı baş aşağı gidiyor...

 

İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapayıp kapayamacağı bilinmez. Ancak petrol fiyatlarının ve enerji fiyatlarının enflasyonla mücadeleyi tehdit edeceğini söylemek "falcılık" olmaz... Bazı uzmanların "çatışma öncesi ile çatışma sonrası yatırımcıların pozisyonlarında fazla bir değişiklik yok" demeleri de ciddi bir hata niteliğinde. Son bir yıldır birçok yönetici firmalardaki hisselerini satıyor. Warren Buffet Trump koltuğa oturmadan tamamen nakde geçti. Merkez Bankaları ise altın miktarını artırarak avroyu rezervlerde ikinci sıraya düşürdü. Tüm bunlar 1-1,5 yıl içinde gerçekleşti. Hiçbir akıllı yatırımcı olaylar gerçekleşirken pozisyon değiştirmez. Çünkü çok geç olmuştur. Dolayısıyla bazı analistlerin bu tarz yorumlarını en hafif ifadeyle "hayat tecrübesi eksikliği" olarak tanımlayabilirim. 

 

ABD'nin sıcak çatışma denklemine girmesi küresel resesyon ihtimalini elle tutulur hâle getirecek. Her zaman da böyle oldu. Dolayısıyla herhangi bir varlık alımı için acele etmemek gerekiyor. Durgunluk içinde yüksek enflasyon yaşanırken, mecburiyetler sebebiyle varlıklar değerlerinin altında el değiştirecek. Özellikle sabun köpüğü şeklinde şişen mecralarda bu durum daha dramatik şekilde yaşanacak. Devlet kâğıtları giderek daha "riskli" olarak değerlendirilecek. 

 

Dünyaya ve kendi ülkesine yaşattıkları bir yana, Trump Avrupa faiz indirimine giderken ABD'nin hiç faiz indirmediğini belirterek, Powell'ı "siyasi" olmakla ve ülkeye büyük bir maddi kayıp yaşatmakla suçluyor. Bununla da kalmıyor, Powell'ın "kötü bir iş çıkardığını" söylüyor, faiz oranlarının düşmesini istediğini tekrarlayarak "kendimi Fed'e atamama izin var mı? Bu insanlardan çok daha iyi iş yaparım" diye renkli bir bitiriş yapıyor. 

 

Anlaşılan şu ki ABD liberal demokrasinin beşiği olmaktan giderek uzaklaşıyor ve  Eisenhower zamanındaki "tedirginlik dönemini" yaşamaya başlıyor. Köklü Kurumların yıpratıldığı ve devlet düzeninin değiştiği bir döneme girmekteyiz. Merak eden olursa Haynes Johnson'un "Age of Anxiety" isimli kitabı meşhur "McCarthy Periyodu" süreci oldukça net şekilde anlatmakta. Amerika'nın ikinci dünya savaşından sonra "sürekli düşman üretme" alışkanlığının nasıl başlatıldığını ve ABD'de demokrasinin nasıl tahrip edildiği ayrıntılarıyla anlatılıyor. Tavsiye ederim... 

 

Geçen hafta da yazdım. Savaş, bozulan ekonomiler için hiçbir çağda can simidi olmamıştır. Ancak borç-alacak ilişkisinde yeni dengeler sağladığını bilmekteyiz. Yaratan ülkemizi korusun demekten başka çaremiz yok. Bu gelişmelerden etkilenmeyecek ülkelerin arasında değiliz maalesef. 

 

İran, şu anda son yılların en dramatik günlerini yaşıyor. ABD ve İsrail’in ana nükleer tesislere düzenlediği hava saldırıları, sonucu öngörülemeyen bir dizi olaya yol açtı.

 

Geçen haftayı tekrar hatırlayalım: İran ordusu sözcüsü İbrahim Zülfikari’nin aktardığı tehdit mesajı şöyleydi: “Bu savaşı siz başlatabilirsiniz, ancak sona erdirecek olan biz olacağız.” Bu mesajla anlatılmak istenen, artık diplomasiyle bir çıkış yolu aranmayacağı. İranlılar, artık vesayet güçleri, milisler ve paralı askerler tarafından yapılan asimetrik operasyonlarla müdahale etmeyeceğini ima etti diyebilirim.

 

Şu ana kadar İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Hürmüz Boğazı'nı kapatma kararı vermedi, ancak petrol bir yukarı bir aşağı dalgalanıyor. Söz konusu dalgalanmanın etkilerine göz atarsak:

 

Goldman Sachs, Hürmüz Boğazı’nın kısmi şekilde kapanması hâlinde Brent’in 110 dolar seviyesine ulaşabileceğini tahmin ediyor. Bu durum, enflasyon ve enerji politikaları açısından küresel çapta sıkıntılar oluşturabilir...

 

 

Varlık alımı için acele etmeyin...

 

 

Tüm bunlar olup biterken, Finansal piyasalarda “güvenli yatırım” artışı göze çarpıyor. Dolar yükselirken, avro ve yuan geriledi. Yatırımcılar Altına ve İsviçre Frangına yönelmeye başladı. Dün akşam İran'ın verdiği cevaplar cılız gibi görünse de, bunların devamı geleceği anlaşılıyor. Böyle bir ortamda, Suriye ve Irak sınırlarında İran Şii milislerinin hareketlenmesi mümkün.

 

Ayrıca, çokça konuşulan Londra’yı ve finans merkezlerini hedef alan siber tehditler, İran’ın cevabının bölgesel çerçeveyi aştığını bizlere gösterebilir. Bu çatışmayı hâlâ yerel düzeyde görenler var ancak, meselenin büyüyeceği ihtimalini azımsamamak gerekiyor.

 

Eğer Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bir uzlaşıya varamaz ve İran, Hürmüz Boğazı’nın resmen ablukaya alınmasını şekillendirirse, enerji akışlarında kalıcı bozulmalar ve artan küresel gerilimler ortaya çıkabilir. Her geciken gün, küresel ekonomik bir fırtınanın riskini artırıyor desem yanlış olmaz. "Hürmüz Boğazı'nı kapatamazlar" gibi kestirmeci analizlerden uzak duruyorum açıkçası. Kimin ne yapacağını anlamak pek kolay değil. 

 

Tekrar ediyorum: Varlık alımı için acele etmeyelim. Zaten tüm dünyada alabildiğine bir hukuksuzluk var. Varlıkların mülkiyeti tehdit altında. Şu an nakit kral. Şişmiş fiyatların normale dönmesi zaman alacak. Konjonktürel hareketlerin etkisiyle sakın karar değiştirmeyin. Gözlerinizi piyasadan ayırmayın.

 

 

 

Prof. Dr. Emre Alkin'in önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.