Kosova Meydân Muhârebesi -2-

A -
A +

Türk ordusunun kahramânlığı ve harp plânının mükemmelliği ve muvaffakiyetle tatbîki neticesinde, Haçlı ordusu, sekiz sâat içerisinde bozuldu.

 

 

 

 

 

Mübârek Berât gecesi olduğu için, Sultân Murâd-ı Hüdâvendigâr, Kur’ân-ı kerîm okuduktan sonra, harb meydânındaki çadırında, fırtına devâm ederken, târihe geçen bir duâ yaptı ve Allahü teâlâya şöyle niyâzda bulundu:

 

“Ey Rabbim! Bu fırtına, şu âciz Murâd kulunun günâhları yüzünden çıktıysa, mâsûm askerlerimi cezâlandırma; onları bağışla. Allah’ım! Onlar ki, buraya kadar, sâdece Senin adını yüceltmek, İslâm dînini kâfirlere duyurmak için geldiler. Bu fırtına âfetini, onların üzerinden def’ u ref’ eyle. Senin şânına lâyık bir zafer kazanmalarını nasib eyle. Onlara öyle bir zafer ver ki, bütün Müslümânlar bayram ede. Müslümânları mansûr ve muzaffer eyle ve dilersen o bayram gününde, şu Murâd kulun sana kurbân olsun. Önce beni gâzî kıldın, sonra da şehid eyle...”

 

     ***

 

Muhârebe, 9 Ağustos 1389 günü, Haçlıların top atışlarıyla başladı. Düşmân kuvvetleri Sırp, Bosna, Macar, Ulah, Arnavud, Leh ve Çeklerden meydâna gelip, mevcûdu, Osmânlı kuvvetlerinden fazlaydı.

 

Türk ordusunun kahramânlığı ve harp plânının mükemmelliği ve muvaffakiyetle tatbîki neticesinde, üstün Haçlı ordusu, sekiz sâat içerisinde bozuldu. Sağ kalan Haçlı kuvvetleri geri çekilip, çâreyi kaçmakta buldular. Muhârebenin kazanılmasında, düşmânların imhâ ve tâkib edilmesinde, Şehzâde Bâyezîd’in büyük rolü oldu. Haçlı kumandânı Lazar ile oğlu, yüksek rütbeli kumandânlar ve maiyetleri esîr edildiler.

 

Harp nizâmı şöyleydi: 1389 yazında, Kosova’da düşmâna karşı harp nizâmı alan Osmânlı ordusuna, Sultân Murâd Hân bizzât kendisi kumanda edip, merkez kuvvetlerinin başındaydı. Vezîr-i âzam Ali Paşa, Sultânın yanındaydı. Ordunun sağ kolunda Şehzâde Bâyezîd, Rumeli Beylerbeyi Kara Timurtaş Paşa, Akıncı Beyi Evrenos Bey; sol kolda Karesi Sancakbeyi Yâkûb Bey, Anadolu Beylerbeyi Saruca Paşa bulunuyor ve kumanda ediyorlardı. Merkez kuvvetlerinin önünde, Yeniçeriler ve onların önünde de toplar vardı. Her kolun önüne, 1.000’er okçu yerleştirilmişti.

 

Haçlı ordusunun merkezinde bulunan Sırp Despotu Lazar, birliklere komuta ediyordu. Sağ kola Lazar’ın yeğeni ve dâmâdı Brankoviç, sol kola Bosna Kralı Tvartko kumanda ediyorlardı...

 

İslâm hükümdârları da, fertler gibi, bizzât savaşa katılır ve gâzî ünvânı alırlardı. Osmânlılarda, pâdişâhlar da bizzât savaşlara katılmışlardır. İlk pâdişâhlar adlarına gâzî ünvânını eklemişlerdir. Osmân Gâzî, Orhân Gâzî diye söylenmektedir. Bunlardan Sultân Murâd Hân, muhârebe meydânında cân verdi ve şehîdlik rütbesine de kavuştu. Şerefli olan bu gâzî ünvânı, rastgele verilmeyip, Şeyhulislâmın fetvâsı ile resmen verilirdi.

 

Murâd Hân, zaferden sonra, Allahü teâlâya bahşettiği zafer sebebiyle şükrederek, muhârebe meydânında dolaşırken, Lazar’ın dâmâdı, yaralı sırp asîlzâdelerinden Miloş Obiliç tarafından şehîd edildi.

 

Sultân Murâd-ı Hüdâvendigâr’ın şehâdetinden önceki vasiyeti gereğince, Bâyezîd Hân, Osmânlı Sultânı oldu.

 

Kosova Zaferi netîcesinde, Osmânlı Devleti, Balkanlara kesin olarak yerleşmiş ve Sırp Krallığı yıkılarak, Sırbistân, Türk hâkimiyetine geçmiştir. Bölgeye, Türk ve İslâm nüfûsu iskân edilerek, hâkimiyet pekiştirilmiştir...

 

 

 

Prof. Dr. Ramazan Ayvallı'nın önceki yazıları...