"Benim takip edilecek, test edilecek neyim var ki?.."

A -
A +

"Sana bir şey diyeyim mi Ragıp; dört beş aydır hep seni takip ediyorum. Birkaç bakımdan test ettim. Bugün de konuşmak için geldim."

 


Evimizi, eşyalarımızı, kılık-kıyafetlerimizi değiştirirken ruhlarımızı da değiştirmiştik. Her şey yalan, her şey sahte, her şey taklitti. Töre, gelenek ve göreneklerimizle beraber maneviyatımız da, hissiyatımız da, sevinçlerimiz de bir bir sönüp kararıyor, sökülüp atılıyor, tek tek kayboluyordu. Karşımızda neyi seveceğini, neyi sevmeyeceğini bilmeyen şaşkın ve kandırılmış bir nesil vardı!.. Akla gelebilecek her şeyden nefret eden, geçmişimizden tiksinen, istikbâlini karanlık gören hasta, tedavisi zor bir nesil…

 

Bizler de ya bunların oyununa alet olacaktık ya da ebedî saadetimiz için silkinip kendimize gelecektik. Mühim bir yol ayrımında ve de karar safhasındaydık.

 

Epey sessizlikten sonra:

 

- Daldın! Ne düşünüyorsun? demesiyle kendime geldim.

 

- Hiç!

 

- Biraz önce ben de aynı kelimeyi kullandığım için azarlamıştın!

 

- İyi ya ödeştik…

 

- Sana bir şey diyeyim mi Ragıp; dört beş aydır hep seni takip ediyorum. Birkaç bakımdan test ettim. Bugün de konuşmak için geldim.

 

- Benim takip edilecek, test edilecek neyim var ki?

 

- Yok, yok yanlış anlama!.. Yani şunu demek istiyorum; sizi yeterince tanıdım. Derslerinde başarılısın, sanatçısın, yalan-dolan yok; kızdıracak laflar ettiğim hâlde kibarlığını ve ağzını bozmadın, kızlara karşı bir zaafın da yok. Şu anda senin yerinde bir başkası olsaydı benimle mahrem şeyleri konuşmak için her yolu dener, elinden gelen her şeyi yapardı. Sen bu fırsatı değerlendirmeyi aklına bile getirmiyorsun. Onun için gözümde daha bir yüceldin. Hayallerimdeki ideal insansın…

 

- !!!

 

Kelimelerin nereye varacağını sezince tüylerim diken diken oldu. Kulaklarımın kızardığını, boncuk boncuk terlediğimi gizleyemiyordum. İçimden “Aman Allah’ım ne yapmalıyım şimdi?” diyor, başka bir şey düşünemiyordum.

 

- Lütfen zorlanmayın! Sizi kırmak, incitmek istemezdim. Samimi duygularımı, sesli düşündüm o kadar!

 

- !!!

 

Kekeledim, bocaladım, gözlerimi yerden kaldıramıyordum. Hiç hesapta olmayan konuşmaları duymanın ve yaşamanın ızdırabıyla köyümü, ailemi düşündüm ve bana ümitlerini bağlamış sözlümün bilmediğim hayali önüme dikiliverdi. Beyaz başörtüsünün altında masum, günahsız, saf, temiz ve çaresiz iki siyah gözün billurdan yaşlarla dolduğunu görür gibi oldum. Şoke olduğum bu hadisenin; seri ve ani mukayesesi, zihnimde aşırı bir yorgunluk meydana getiriyor, fevkalade müteessir ediyordu.

 

Beni beğendiğini yüzüme karşı söyleyen bu açık kalpli, modern sarışın güzele dalgın dalgın bakarak onu kırmadan, incitmeden nasıl söyleyeceğimi hesap ediyor, vereceğim cevabın onu nasıl etkileyeceğini tahayyül edemiyordum. Fakat bunu başarmalıydım:

 

- Sustunuz! dedi.

 

Söyleyeceklerimi zihnimde topladım, açık olmalıydım:

 

- Aklıma bir Kızılderili hikâyesi geldi, müsaade ederseniz onu anlatayım… dedim.

 

- Olur! Memnuniyetle...

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Nusret Sarıkaya 10 Kasım 2022 20:04

Sayın Ragıp BeyBizim sayfa köşesine şiir gönderirsem yayınlar mısınız? Selamlar saygılar