Biri, gizli bir şey diyecekmiş gibi yanıma sokuldu!..

A -
A +
"Kusuruma bakma ama lafı eğip bükmeden açık konuşacağım; bunlar size hoş görünmek için her türlü dalkavukluğu yaparlar!" 
 
 
Gizliyorsam da elden,
Dertlerim dağlar gibi,
Vurulmuşum gönülden,
Gülerim ağlar gibi!
 
Her cemiyette olur ya, bu sette de olup-bitenleri yakinen takip edenler vardı. Biri gizli bir şey diyecekmiş gibi yanıma sokuldu. Kulağıma fısıldayarak. "Ragıp Bey bunların hiçbirine inanma! Kusuruma bakma ama lafı eğip bükmeden açık konuşacağım; bunlar size hoş görünmek için her türlü dalkavukluğu yaparlar. Buradan ayrılınca da; meyhaneye gider şampanya patlatırlar. Oradakilere de: Bu parayı 'Allah' diyerek kazandım arkadaşlar!.." diye kadeh kaldırır, alay ederler, izahatını yapınca;
“Ya kardeşim ben sana ne diyeyim? Ne yaparlarsa yapsınlar bize ne! Burada karşılıklı bir ticaret, alışveriş var. Ben onların oyunculuğunu alıyorum. Yaşantılarını, hislerini değil ki..." mânâsına gelen sözler söyledim. Daha başka açıklamalar da yapmak mecburiyetinde kaldım. Adam haksız da değildi. Hakikaten o şekilde kadeh kaldıranları başkaları da söylemişti. Ne yapabilirdim ki?
Film bitip herkes yerine çekilmiş yeni projelerle meşgulken bir gün Nevin Aypar çıkageldi. Tam bir "hacı anne" gibiydi. Gülerek gösterdiğim koltuğa oturdu.
- Bak Ragıp Bey, ben sana üç dört ay önce ne demiştim?
- Evet hatırlıyorum sözlerini…
- Tövbe ettim, hacca gittim ve birkaç gün oldu geleli. Beyime dedim ki; “Her ne kadar da ananelerimizde hacdan gelene hayırlı, mübarek olsuna gelinirse de Ragıp Bey nereden bilecek? Hadi kalk biz ona gidelim. O, bu samimiyetimizi bir görsün..." dedim ve çıkıp geldik. İşte bu hurmalar, şu zemzem sana, şu kıblenümalı seccade hanımına, bu bebek de kızına...
- Rabbim kabul ve makbul eylesin Nevin abla.
Derken bir masamın üzerine konanlara, bir de misafirlere baktım.
Yâ Rabbî! Sen nelere kadirsin? Bizler film yaptığımızı zannediyoruz lakin ne gönüller fethediliyormuş da haberimiz yokmuş. Elhamdülillah! Elhamdülillah!
 
Görüşünce çatılmasın kaşımız,
Günahlardan ağrımasın başımız,
Küçük olsun, büyük olsun yaşımız,
Uyanalım bozulmasın özümüz,
Allah için artık gülsün yüzümüz.
 
Bu canı Hak yolda kurban etmeli,
Nice eser yapıp hem seyretmeli
Sen ben ayırımı kökten bitmeli,
Bizde eğri olmaz doğru sözümüz.
Allah için artık gülsün yüzümüz.
 
Küskünlük içinde geçmesin hayat,
Öfkeni yen, kibrini kır, çöpe at,
Bak barışmak için, ne güzel fırsat,
HOCALAR uyumaz, görsün gözümüz!
Allah için artık gülsün yüzümüz.
               ***
     PETROL İSTASYONU
Her film sahnemiz çekilirken seyredenler, oyuncular, teknik ekip, yapımcı ve reji hep beraber aynı heyecanı yaşardık. Elimizde olmadan kendi kendimizi alkışlar, muvaffak olmuş bir komutan edasıyla sahneyi kapatırdık... Filmle uğraşmak öyle sanıldığı gibi hiç de basit bir iş değildi, oldukça karmaşık, bir o kadar da çetrefil...
 
DEVAMI YARIN
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.