“Bu çocuktan zarar gelmez!”

A -
A +
"Bana bir adres verdiler, çocuklarınızla beraber sizi orada bekliyorlar. İsterseniz tabii..."
 
Dadaş şoför, Jale'nin yüzüne bakamıyordu. Başını kaldırmadan cevap verdi:
- Sorduğun şeyleri derinlemesine bilemem! O hemşehri abim ne dediyse onu yaptım.
- Ya kardeşim normal bir şeymiş gibi anlatıyorsun utanmadan, sıkılmadan! Ben de seni adam sanmıştım kibar, beyefendi, namuslu. Meğer koyun postu altında ne canavarlar saklıymış da haberimiz yokmuş! Helâl olsun beni nasıl da işlettiniz hep birlikte! Yazıklar olsun, yazıklar…
- Ne desen haklısın abla!
- Hâlâ konuşabiliyorsun utanmadan! Tanımadığın, bilmediğin insanın evini gözetlemek delikanlılığa sığar mı? Hem sana veya o emri verene ne benden? Ne bu aymazlık?
- Abla son vazifemi de yapayım da ne dersen de.
- Hele bak şuna! Bir de son vazifesi varmış!
- Aslında onu haber vermek için gelmiştim. Kötü yakaladın. Fırsat vermedin ki konuşayım.
- Neymiş haberin?
- Bana bir adres verdiler, çocuklarınızla beraber sizi orada bekliyorlar. İsterseniz tabii...
- Kim bekliyor?
- Anneniz, babanız, kardeşiniz!
- !!!
Dadaşa ne kadar kızsam da yine bir sevimlilik vardı yüzünde. İçimden “Bu çocuktan zarar gelmez!” diyordum. Öyle saf, temiz, itimat edilir bir havası vardı ki gözümün önünde birini yatırıp kesseydi inanamazdım. Buna rağmen neye karar vereceğime tam emin olamıyordum. Ölçtüm biçtim, gönlümün gitmekten yana olduğunu gördüm. Görmesine gördüm de yine de tedbirimi almalıydım. Burası koca şehir İstanbul’du; iti vardı, kopuğu vardı.
“Bekle, çocukları alıp geleyim…” dedim, eve döndüm. Çantama, daha önce tedarik ettiğim kendimi müdafaada kullanabileceğim biber gazı kutularını, bıçakları kolay alabileceğim şekilde yerleştirdim. Çocukları giyindirdim. Kendim de hep spor kıyafetler tercih ettim. Olur ya kaçmam icap ederse hepsi de kolay hareket edebileceğim tarzda şeylerdi. Eskiden çok okuduğum polisiye romanların tesiri her tarafımdan rahat görülüyordu.
     ***
Hayatıma kastetmiş, aydın geçinen cani,
Eğriye eğri diyen, yiğitler nerde hani?
Kimler, niçin olmuyor, bu adamlara mâni?
Buna can mı dayanır, sabır kalmadı artık!
İlim irfan yerini, tesadüfe bıraktık!
 
Hepsi birer şeytanmış, kovulmuş lâin olmuş,
Çoğu ithal malıymış, vatansız hain olmuş.
Hokus pokus yapıp da, aldatan kâhin olmuş.
Hiç mi merhametin yok, hepten vicdansız mısın?
Yoksa sütün bozuk da, temelden kansız mısın?
 
Nedir bu kadar inat, doğruya doğru demez,
Yalan dolan çok onda, borçlarını ödemez.
Gece gündüz süslesen, hilelerin örtülmez.
Şu masum insanları, canından bezdirensin!
Kargaşalar çıkarıp çok korku estirensin!
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.