Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

Masum hayvanların doymasını gördükçe bir hoş oluyordu. Ruhen hafifliyor, huzurla doluyordu.

Tabiatın eşsiz güzellikteki bu köşesine tenezzül edip gelmeyen ve bu masum hayvanlara şefkatle bakmayanlara inat, tarifsiz bir huzur içindeydi o. Masum hayvanların doymasını gördükçe bir hoş oluyordu. Ruhen hafifliyor, huzurla doluyordu. Buralarda ona karışan, lâf atan, itekleyen, hor ve hakir görenler de yoktu. Hürriyet hissiyle kıpır kıpırdı.

Yükseklerden şehre, yaşanılan hayata bakmak bambaşkaydı şüphesiz. Alabildiğine uzayıp giden araziyi düz, bazen engebeli ve oldukça flu bir hatla kesen ufku gözlerini kısarak taradı. Bir şeyler arıyordu o derinliklerde. “Ta ilerideki evleri, bağ ve bahçeleri aşarak geldim!” derken sık otların, çalılıkların örttüğü toprağa basmadan yürümek mecburiyetinde kaldığına hayret etti. Kuru dallara, dikenlere takıla takıla gelmişti. Abdestinin kaçmaması için nasıl da cambazlık yapmıştı. Zavallı hayvanlar da onu taklit etmek için kıyasıya yarış hâlindeydi sanki. Yemek faslından sonra gözleri yüzünde olan hayvanlara şefkatle baktı:

- Her nebat, ağaç, renk renk çiçekler, meyveler size de bir eser gibi görünür mü?

- !!!

- Onlara dokunduğunuzda teninizin titrediğini hisseder misiniz?

- !!!

- Aynı topraktan aldıkları suyla; ayrı tat ve lezzette meyveler büyüttüklerindeki sırrı anlamaz mısınız?

- !!!

- Sakın ha; otların, ağaçların bir yere kazık gibi çakılı olduklarına aldanmayın!

- !!!

- Yorgun kuşlar; onlarda istirahat eder, dinlenirler, meyvelerinden yer karınlarını doyururlar, yuvalarını yapar yavrularını büyütürler!

- !!!

- Sizin, bizim anlayamayacağı bir lisanla konuşurlar, ötelerden, uzak ufuklarından haber verirler!

- !!!

- Anlayacağınız; birisi dalını kırdığında, insanoğlunun kolu kırılmasına benzer! Farkı; insan, canı acıyınca dünyayı velveleye verir… Siz bu ağaçların hiç acı bir feryad koyverdiğini işittiniz mi?

- !!!

- Biliyor musun ben hem ağaçları severim, hem de sizleri, bütün canlı, cansız ne varsa…

- !!!

- Bütün mahlûkatı; her türlü melaneti işleseler de herhangi bir insanı da severim! “Sever gibi” değil “ADAM GİBİ” severim!

- !!!

- Çünkü: “YARATILANI SEVERİM, YARATANDAN ÖTÜRÜ…”

- !!!

- Siz de sadece dinliyorsunuz be!

- Hav! Hav!

- Eh! En sonunda bir cevap veren çıktı! Buna da şükür!

Bana izin verince,

Huzuruna girince,

Aklım başımdan gitti,

Onu yakın görünce!

Yeşilin envaiçeşidi çalılıkları, sıra sıra ağaçları; binbir güçlükle geçtikten sonra şimdi üzerinde olduğu tepeye ulaşmak için epey ter dökmüşlerdi hep birlikte. Bir o kadar çabayı da peşinden ayrılmayan hayvanlara bir şey anlatmak için harcadı Hasan. Yüksek emelleri olmanın insana verdiği hazla bir müddet daha söylendi:

- “Her zorluğu aşar, onlarla baş edebilirim” hissini hiç tattınız mı?

- !!!

- Bakın, ellerim yara içinde kaldı. Her yanım ağrıyor ama değer. İki ayaklılara doğrusunu söylesem inanan çıkmaz. Garip dünyanın zavallı insanları Ah! Ah!

DEVAMI YARIN


Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR