Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

"Bu onüç programı teslim ettikten sonra onüç bölümlük de 'Uyuşturucu' projemiz var."

Artistlerin hayal kurmayı çok sevdiğini biliyordum. Yine öyle idiyse eğer, onu hayalleriyle baş başa bırakmak en doğrusuydu. Hem hakikati bilmemiz ne işimize yarayacaktı? Tercihini yapan yapmıştı. Herkesin istediği gibi yol almaya hakkı yok muydu? Hele bir de böyle zor imtihanlardan geçildikten sonra…

- Bak Ragıp Bey!

- Kulağım sizde...

- Son kez söylüyorum. Alkolü bırakalı çok oldu! Allah muhafaza! Bir daha o sıkıntıları yaşamak istemiyorum!

- Ben öyle bir şey demedim ama...

- Sen demedin de ben anladım endişelerini. Kaçın kurasıyız! Bu kadar tecrübe, gün görmüş geçirmiş biri olarak müsaade et de bunları haykırmaya o kadar hakkım olsun. Kaçın kurası derken görüp geçirdiklerinden dolayı aldatılmam zor biri olduğumu da söylemek istiyorum. Açık görülüyor; endişen var bu hususta. Yapacağım programın ismi: “ŞİŞELER...” Ne demek şişeler? Her türlü alkollü müskirat demek. İsmi, ne olursa, ne kadar allanıp pullansa da o içkilerin nasıl bir tehlike olduğunu ve işin mahiyetini, içyüzünü anlatacağım bu onüç programda.

- Siz!

- Evet, benden başkası anlatamaz! Bilemezler çünkü. İlk kadehi elime tutuşturduklarından son kadehi yere çaldığıma kadar muhtelif safhaları bizzat yaşadım. Ne kepazelikler çektim, ne rezillikler, aşağılıklar gördüm, geçirdim. Tek tek ortaya koyup insanları ikaz edip uyandırmak istiyorum. Onların şekerle kaplanmış zehir olduklarını, görüldüğü gibi olmadığını, şişelerde durdukları gibi insanın içine girdikten sonra rahat durmadığını ve akla gelebilecek her yönünü, içyüzünü anlatacağım. Onların elinden ne çektiğimi bir ben bilirim!..

- !!!

- Öyle boş boş bakma Ragıp Bey! Bu onüç programı teslim ettikten sonra onüç bölümlük de “UYUŞTURUCU” projemiz var. Çantadan çıkarmadıklarımız da onlar.

- Bana bıraktıklarınızı proje ekibimizle bir okuyalım. En kısa zamanda cevap vereceğim. Yalnız son olarak bir şey anlatayım.

- Fıkra olmasın.

- Sizinle alâkalı ama hakikaten fıkra gibi!

- İnşaallah kötü bir şey değildir!

- Öyle bir şey anlatır mıyım hiç? Aşk olsun!

- Dinliyorum.

- Benden üç yaş büyük bir abim var. Malkoçoğlu hayranı.

- Benim öyle hayranlarım çoktur.

- İşte o fanatiklerden biri. Tam hastalık derecesinde tutkun. İstanbul’a ilk geldiği senelerde sizin bu MALKOÇOĞLU filmleriniz de revaçtaymış.

Bir gün, bir açık hava, yazlık sinemalarından birine gitmiş. MALKOÇOĞLU filminizin de galası varmış. "İğne atsan yere düşmez…" derler ya o çeşitten kalabalıkmış. DEVAMI YARIN

Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR