Hiçbir işimizde itimat etmediğimiz birini çalıştırmıyorduk artık. Ehil, sadık elemanlarla iş yapmak ayrı bir keyif veriyordu insana.
Film âleminde; sessiz, sakin, idealist, oldukça çalışkan, üretken ve bir o kadar da farklı düşünen bir prodüktör, senarist olarak sayılır, öyle de tanınırdım. İlerlemeyi, hamle üzerine hamle yapmayı, işi ehline vermeyi, paylaşmayı, kolektif çalışmayı; metazori değil, fiilen, bizzat işin içinde olmayı çok sever, muhataplarımın huzurlu ve verimli olması için elimden geleni yapardım. Bunun için birlikte çalıştığım arkadaşlarımın her birini film sektörünün bir branşında uzmanlaştırmış, film, dizi çekimlerinde istihdam edilmek üzere kendi teknik kadromuzu da yetiştirmiştik. Hiçbir işimizde itimat etmediğimiz birini çalıştırmıyorduk artık. Ehil, sadık elemanlarla iş yapmak ayrı bir keyif veriyordu insana. Şimdi eski bir rüyaymış gibi anlattığımız mazide kalan o seneler, herkes için bir mektep olmuştu. Çekilen sıkıntılar, tatlı birer hatıraya dönüşmüştü.
Kanayan Yara Bosna filmimizin galasından sonra başrol oyuncular ve teknik ekiple birlikte TGRT'deki odamda kritiğini yapıyorduk. Prof. Tevfik İsmailoğlu, Azerbaycan Türklerinin lisaniyle Tövfik İsmailev söz isteyerek:
"Filmi pürdikkat seyrettim. Hamisi, hamisi sanki menim, yani Azerbaycan'ın kadim zamanda yaşadıklarının özünü anlatir. Size derim ve teklif ederim ki; gelin bu filmi Azerbaycan'ın şeherlerinde de gösterin."
"Nasıl olacak bu iş?" deyince hemen;
"Çok kolay, siz 'peki' diyin diğerini mene bırakın..." cevabıyla dikkatler bu mevzuya çekildi. O toplantıda; bu teklif enine-boyuna tartışıldı ve oy birliğiyle; "Azerbaycan'da TGRT filmleri haftası" yapmaya karar verdik. Neticeyi Yönetim Kurulu Başkanımız muhterem Enver Abimize de arz ettik. Pek memnuniyetle karşıladılar. Kısa zamanda hazırlıklarımızı yapıp işe koyulduk. İşte şimdi dört kişi TGRT'den, iki kişi de Azerbaycan'dan toplam altı kişiyle bu milletlerarası organizasyonu gerçekleştirmek için yollara düşüyorduk.
Gülü dermeye geldim,
Gönlü vermeye geldim,
Bunlar birer bahane,
Sizi görmeye geldim.
Yolculuğumuzun ilk enteresan hadisesini bizim havaalanında yaşadık. Malum kontrollerden geçip uçuş kartlarımızı aldık. Son bekleme salonuna geçerken çantamın boş olduğunu düşündüm. Sigara içmediğim hâlde yanımdakilere, gittiğimiz yerde birlikte çalışacağımız arkadaşlara ikram edebilmek için birkaç kutu marka sigara satın almaya karar verdim. Alışveriş yerlerinden birine uğradım. Gözüme kestirdiklerimden birer ikişer paket derken epeyce aldım. Ödeme yaparken kasiyer, yakamdaki rozeti gördü;
- TGRT’de mi çalışıyorsun?
- Evet.
- O yeni kanal, bizim diyeceğimiz yerli televizyon maşallah! Akşamları iple çekiyorum biliyor musun? Ailecek keyifle ve dikkatle seyrediyoruz. Hiçbir yerde görmediğimiz çok orijinal yayınları, filmleri var. Susamışız gibi sıkı takipçinizim. Haberiniz olsun!
DEVAMI YARIN
Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...