Çocuklarım yuvadan uçmuş, torunlar burnumda tütüyordu

A -
A +

Yanı başımda en sevdiğim insan olmasına rağmen yapayalnız hissediyordum kendimi. Oysa geniş bir ailem vardı ama her biri başka yerlerdeydi. 

 

 

 

Ağır ağır farzlarını, vaciplerini, sünnetlerini tam yerine getirerek namazımı kıldım... Sıra merhametliler merhametlisi bizi yoktan var eden Rabb’imizden istemeye, duâya gelmişti. Son nefes korkusuyla elimde olmadan ağlıyordum, boşa geçen gençlik senelerime, kavuştuklarıma ağladım. Rabb’imin bol bol ihsan ettiği nimetleri düşünerek ağladım ağladım…

 

Yanı başımda en sevdiğim insan olmasına rağmen yapayalnız hissediyordum kendimi. Oysa geniş bir ailem vardı ama her biri başka yerlerdeydi. Çocuklarım yuvadan uçmuş, torunlarım burnumda tütüyordu.

 

Seccademin üzerinde yıllar öncesine yolculuğa çıkmıştım. Neler aklıma gelmiyordu neler? Mazimin o unutulmaz görüntülerine dalıp dalıp gidiyordum. Mesut ve bahtiyar olduğum bir evlilik, söz dinleyen, okuyup kariyer sahibi olan, dinini, diyanetini bilen, vatanına milletine muhabbetli evlatlar istemiştim Rabb’imden. Bütün bunların hepsine de kavuşmuştum dünyada. Buranın ve kavuştuklarımın da fâni yani geçici olduğunu biliyordum. İstediklerimden bir gün ayrılacağımı ve ölümün muhakkak olduğunu da…

 

Yine de hiç olduğunu ve hiç olacağımı bile bile sahip olmak istediğim hiçler için çırpınıyordum. Oysa ebedî kalacağım bir mekânın var olduğundan da şüphem yoktu, adım gibi biliyordum. Bu nasıl bir gafletti ki bir türlü uyanamıyordum? Hâlâ geçici dünyayı ebedî hayata tercih edebiliyordum. Gözyaşlarıyla dolup taştığım düşüncelerimden sıyrılmak istiyordum, kuvvetim kâfi gelmiyordu.

 

Utanarak Rabb'imden istemeye başladım yeniden:

 

“Ey merhametlilerin en merhametlisi, kusur ve kabahatlerimi, onlardan kurtulmak istememdeki acizliğimi bağışla! Bundan sonraki ömrümde sevginden başka sevgiler istemiyorum. Yalvarırım RABBİM, senin sevgini sevdiklerinin sevgisini bana ve bütün yakınlarıma, arkadaş ve dostlarıma da nasip eyle! Îmânımızı muhafaza eyle, son nefeste şehiden huzuruna gelmeyi nasip eyle.

 

Biliyorum Rabbim! İstediğim nimetlere layık değilim. Tek ümidim sonsuz merhametindir. Bize merhametinle muamele eyle! Duâsını kabul buyurduğun kulların yüzü suyu hürmetine, duâlarımızı kabul ve makbul eyle!

 

Yalnız senden diler, sadece sana sığınırım! Varlığına, birliğine, merhametine hamd ve senalar olsun.

 

Sana ve bildirdiklerine ve Sevgili Peygamber Efendimizin, (sallallahü aleyhi ve sellem) bildirdiği gibi inandım îmân ettim! Beni ve bütün inananları îmânımızda sabit ve kavi eyle!

 

Âmiin...

 

     ***

 

Bizim gibi “Hayatın tadını çıkaranlara bir şey olmaz! Neşeli ol ki genç kalasın…” deyip gülüp oynayan ‘BİTİRİMLER’e de dünya kalmamıştı, onlar da ihtiyarlamıştı. Hiçbir değer, nizam, intizam tanımayan bizimkiler grubu öyle anlaştı, kaynaştılar ki sanki akraba oldular. Onlar görünüşte hasta değillerdi ama adı konmamış ve de hastalıklarını bilmeyen kronik dertlilerdi. Bazen “hastalar, dertliler mi yoksa yakınları mı daha fena durumda?” diyecek oluyordum. Cevabını bulamadan başka suâllere takılıyordum. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.