"Eşimin bu seçkin ve başarılı kurumda çalışıyor olması en büyük şansımız."
Hakan Bey:
- Biz kaçıyoruz o kovalıyor! Bunaldım artık, kendimi dışarı atar atmaz doğru TGRT dedim. Zar zor olsa da geldim. Canım sıkkın, biraz ferahlamak istiyorum. Senin samimi olduğunu, iyi biri olduğunu Sibel söylemişti. Daha doğrusu burada çalışanların hepsinin de çok muhterem insanlar olduğunu duymayan yok. Derdime derman olursunuz diye düşündüm... Eşimin bu seçkin ve başarılı kurumda çalışıyor olması en büyük şansımız. Çocuklar bütün sıkıntılarıyla üzerimde... Herkes bizi güçlü, kuvvetli, mesut ve bahtiyar sanıyor, tabiri caizse; 'içi beni, dışı da âlemi yakıyor...' Çocuklarımızı hiçe sayarak mamur ve müreffeh yuvamızı yıktık! Daha fazlasını ne sen sor, ne de ben söyleyeyim. İçimize kurt girdi bir kere. Pis ayakları, kanlı elleriyle bu huzur dolu yuvamızı kirletti. Başınızı ağrıttım kusuruma bakmayın. 'Sırası mıydı aile meseleleriyle rahatsız etmemiz?' diyebilirsiniz. Ne bileyim, biriyle dertleşmek insanı ferahlandırıyor. Ben de öyle yaptım, ne sen duymuş ol, ne de ben söylemiş olayım! Dünyanın çivisi çıkmış bir kere neylersin ki!
- Sevgiler, muhabbetler, güzellikler paylaştıkça artar dertler, sıkıntılar paylaşıldıkça azalırmış.
- Mutlaka öyledir.
Hastalandı ciğerim,
Görünmüyor karadan,
Durmadan ah çekerim,
Şifa versin Yaradan.
Sanatçı arkadaşın, bu anlattıklarına ne diyeceğimi tam bilemiyordum. Ne kadar çok 'ah, of' çeksem, vahlansam da doğru-dürüst bir çözüm üretemiyordum. Hakan Bey, ailesinin ve memleketin her işine vâkıf görünüyordu. Konuşulanlara hayret ettiğimi anlayınca acıyla gülümsedi:
- Görünürde bir harp, kıtlık, isyan, zelzele, yangın, sel felâketi yok, değil mi?
- !!!
Boş bakışlarımı sezince kara gözlerini, gözlerime dikti.
- Çok mu dertliyim?
- Hayır! Sadece şaşırdım! Ekranlarda seyrettiğimiz ışıltılı hayatın temsilcilerinin hususi yaşantıları da öyle sanıyorduk sadece!
- Bir sen değil, herkes öyle sanıyor, biliyor musun Ragıp Bey?
- Daha da büyütenler var!
- Siz yine de öyle bilin. Ateş düştüğü yeri yakıyor!
- Aynen öyle! İşin içyüzünü bilmeyenler sadece hayal ediyor. O da sadece gördüklerini tabii.
- Hakan ve Sibel çiftine harp açan bir densiz mi var? Öyle mi demek istersiniz?
- Hayır, Ragıp Bey!
- İsyan mı?
- Hayır!
- Ya nedir seni böyle inleten Hakan Bey?
- Bir felâket ki sorma! Anlatmam için kelimeler bulamıyorum!
İnsan ne kadar hissî olsa, duygusal davransa da bu yorgun ve pek dertli misafirimi mühimsiyordum.
DEVAMI YARIN
Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...