Eski defterleri silerek geldim. Olup bitenleri bilerek geldim.

A -
A +
Çok şey diyecektim demedim, yutkundum. Sadece “GÜL KOKAN; HUZUR ve SAADETİN anahtarı, şehir ve tabiat iç içe…” diye fısıldadım.
 
Sabah güneşinin kızıl huzmeleri, yeniden doğuşun, dirilip ayağa kalkışın, belki de sevgilerin arttığı bir hayatın habercisiydi. Uçsuz bucaksız maviliği, yangın yerine çeviren ve ateş rengine boyayan sabah güneşi, pamuk yığını bulutların arkasından yükselirken ardında yemyeşil yaşanılabilir bir âlemin olduğunu da müjdeliyordu. Kısa zaman içinde ne zıt hislerle doldum boşaldım anlatamam.
- Ne düşünüyorsun Tanju Bey!
- Aaa! Aylar sonra ilk defa “bey” dedin!
- Nasıl demem? HUZUR ve SAADET yuvasını gezip bu kadar güzellikleri seyrederken ne düşündüğümü sanıyorsun? Hep o tılsımlı kelimeyi diyeceğim anı kolladım.
- Çok fenaymışsın!
- Asıl sen, diyeceğim ama şu bir hakikat; GÜL KOKAN şehir ve tabiatla iç içe yaşamak isteyenlerin yerindeyiz elhamdülillah…
- GÜL KOKULU evimiz de, çevremiz de hayırlı olsun. Seni gideceğim yere götüremedim ama. Bütün sevdiğin şeyleri ayağına getirdim ya… Ne kadar sevildiğini bil.
- HER TARAF GÜL KOKUYOR!
- Sen de…
- !!!
İlk defa kekeler gibi oldum. Çok şey diyecektim demedim, yutkundum. Sadece “GÜL KOKAN; HUZUR ve SAADETİN anahtarı, şehir ve tabiat iç içe…” diye fısıldadım. Tanju’ya bir şeyi hatırlatmış olmalı ki “Burası senin...” dedi, birtakım anahtar uzatıverdi aceleyle. Ben de boş bulundum, sımsıcak havayı birden buz kesen şu ifadeyi kullandım. O kadar şuuraltıma girmişti ki elimde değildi bu suâli sormamak:
- Bu doktorla olan yakınlığı hâlâ anlayamadım!
- Şey…
- Ney Tanju? Yoksa...
- !!!
 
Yeşilden deryalar çeşitli güller,
Nefsimi içinde boğarak geldim,
Rahmet bulutuna el açtı çöller,
Şimşek gibi çaktım, yağarak geldim.
 
Tarih kitabında bin altın yaprak,
Yepyeni sayfalar açarak geldim.
Düşündün mü niçin zümrüttür toprak?
Hep gözyaşlarımı dökerek geldim.
 
Gaipten bir nida bize seslendi,
Tövbe etmiş biri olarak geldim.
Hürmet, muhabbetle her yan süslendi,
Bitmeyen ümitle dolarak geldim.
 
Şimdi sıra kimde, biz de bilelim?
Mazimizden kuvvet alarak geldim.
Mazlumun yaşını hepten silelim,
Duâ alıp duâ ederek geldim.
 
Hoca der niçin işler hiç bitmiyor?
Eski defterleri silerek geldim.
Yazdım hep yazdım sayfalar yetmiyor,
Olup bitenleri bilerek geldim.
               ***
     DR. NEFİSE KİM?
Meğer ne çile çekmiş, ne fırsatlar kaçırmışım,
Orda burda dolaşmış, hem yolumu şaşırmışım.
 
Lise çağlarındayken çok hızlıydım. Tanju’yu gördükten sonra “Gençlik başımda duman, ilk aşkım ilk heyecan…” diyerek başlayan şarkıları delicesine söyleyerek dolaşıyordum çarşı pazarda. Kalbimin her bir köşesini hoplatan, keyiflendirip neşelendirenler vardı etrafımda. DEVAMI YARIN
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.