“İnşallah layık oluruz! Yükseklerde rüzgârın sert estiğini çok iyi biliyorum!”
Ne hikmetse İbrahim Hakkı; bu çeşit çocuklara hiç benzemiyordu. Evet, yaşı dokuzdu ama o büyümüş de küçülmüş gibiydi. Yaşıtlarıyla birlikte olmak kadar, büyüklerle de olmayı seviyordu. İlk girdiği mecliste bu farklılığı hissediliyor, herkes kıymet veriyordu. İşte İsmail Fakirullah hazretleri de burada işlenmeye hazır bir cevherin olduğunu çoktan görmüş, onun yanlış ustaların elinde ziyan olmasına gönlü rıza göstermiyor, işi şansa bırakmıyordu. O bu millete lazımdı. Onun terbiyesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınılmamalıydı…
“İnşallah layık oluruz! Yükseklerde rüzgârın sert estiğini çok iyi biliyorum!” dedi, yürüdü Derviş Osman.
Geh ‘abdin ider ârif!
Geh eymen u geh hâif!
Her kalbi odur sârif!
Mevlâ görelim neyler?
Neylerse güzel eyler…
***
“Rüyada yemyeşil tarlalar, uçsuz bucaksız deryalar, köpük köpük şelaleler, uçuşan ak kanatlı ak kuşlar, beyaz kavuklu, yeşil cübbeli dervişler görmek ne mânâya gelir baba?” sorusuna cevap gelmeyince eğilip yüzüne baktı. Baba Derviş Osman’ın gözlerinden yaşlar süzülüyordu. İbrahim; masum sualinin onu niçin ağlattığını düşünürken, Derviş Osman gülerek oğluna döndü:
- Yanlış anlama İbrahim… Buna sevinç gözyaşları denir!
- Ben de korkmuştum baba!
- Olur böyle İbrahim! Bazen insanın üzüntüden, bazen de; biraz önceki gibi sevinçten gözlerinden yaş gelir.
- Sevineceğiniz ne oldu ki baba?
- Daha ne olsun İbrahim! Bir kere rüyan çok güzel… Âlimlerimiz; rüyada yeşil, beyaz görmeyi; hayırlı işlere, sevindirici haberlere, su görmeyi de ilim diye tâbir etmişlerdir.
- Elhamdülillah!
En son hâli yine de ağlamaklıydı Derviş Osman’ın… O hislerle yürüdü ve aynı hislerle dergâhtan içeri giriyorlardı ki;
- Ben de gidip eşyalarımı toplayacağımızı sanıyordum baba.
- Önce emre uyup bekletmemek daha mühim İbrahim’im.
- Bu arada şunu söyleyeyim baba; talebeler beni çok sevdi.
- O da güzel ama hocamızın sevmesi daha mühim.
- Dedim ki; “ben gidiyorum, burada daha durmam.” Onlar da; “babası bekliyor ya, çocuk haklı” dediler.
- Çok iyi! Yaşın da küçük olduğundan daha çok sevdiler demek ki.
Ağır dersler başlamadan, fırtınalar kopmadan, şimşekler çakmadan, yer yarılmadan, gök kusmadan, yani büyük mücadeleler başlamadan bu güzel ve huzur dolu anı babasıyla paylaşmanın rahatlığıyla gidip elinden tuttu. DEVAMI YARIN