İşimiz okumak ve yazmak…

A -
A +

Bazen “Bu kadar da fazla! Kabul edilemez! Olamaz! Hakikaten böyle mi acaba?” diye düşünüyorum.

 

 

     YEŞİLÇAM’IN ÇUKURLARI...

 

 

İçinde hayat bulduğumuz devrin kendine has hususiyeti mi ne yaptığımız işlerden dolayı yüzlerce belki binlerce tenkide maruz kalıyoruz. “Acaba bir şey yazmamak, çizmemek, herhangi bir iş yapmamak mı lazım?” diyesim geliyor zaman zaman. Bunu çok iyi müşahede edebiliyorum. Bazen bu tenkit ve tavsiyeler benim için müsbet olabiliyor bazen de “Bu kadar da fazla! Kabul edilemez! Olamaz! Hakikaten böyle mi acaba?” diye düşünüyorum. İşin artılarını ve eksilerini toplayıp çıkarıyorum, niyetimi düzeltip yoluma devam ediyorum. Çünkü bu hayat benim hayatım. Tek bir yolculuğa çıkmışım o da ahiret yolculuğu, yani benim şahsi yolum. Yaptıklarım ve yapacaklarımla güzel veya berbat olacak neticesi. Niyetimi düzeltip güzel olduğuna inandıktan ve sebeplere yapıştıktan sonra mesele yok!

 

Hiç durulur mu?

 

Evet doğru, itimat edilir, şahsiyetli biri olmayı seviyorum, insanlarla münasebetlerimde seçiciyim çünkü ruhuma iyi gelenlerle beraber olmak istiyorum. Her insan gibi kendime acıyorum, yeri geldiğinde seviyorum, ahiretimi düşünüyorum ve var olduğum müddetçe kendimi geliştirmekten ve insanlara faydalı olmaktan vazgeçmeyeceğim. Bütün tenkit ve tavsiyeler kabülüm, onlara buradan ve de can-ı gönülden bir selâm çakıp yoluma devam edeceğim inşaallah. Yapacak daha çok işimiz var.

 

 

 

Sabrın sonu selamet,

 

Etmezsen, olur felaket.

 

Kederlenip olma naçar,

 

Güller dikenlerle açar.

 

En iyi değilim, en kötü de...

 

En cömert değilim, en cimri de…

 

En kibirli değilim, en mütevâzı da…

 

Hiç kimseyi kandırmamış değilim, herkesi aldatmış da…

 

Kimseyi yarı yolda bırakmamış değilim, herkesi satmış da…

 

Hep iyiliğimden kaybetmiş değilim, kötülük yapa yapa kazanmış da…

 

Pek muvaffak olduğum günler de oldu, dibe vurduğum da…

 

Sevgi dolu değilim, nefret dolu da…

 

Barışçıyım, biraz da mücadeleci…

 

Biraz kuvvetliyim, biraz zayıf ve aceleci…

 

Biraz iyiyim, biraz kötü…

 

İyi, kötü… İşte ben buyum…

 

Anlayacağınız böyle bir insanım…

 

 

 

William Shakespeare’i okuyorum çekildiğim yalnız köşemde.

 

İşimiz okumak ve yazmak…

 

Bir yazar, yazmak iddiasında olmasa da, madem yazmak için yola çıkıyor, o kadar meşguliyetin içinde bu tarafını seçiyor, o zaman ne yaptığını, ne ettiğini etraflıca iyi düşünmesi de lazımdır.

 

Hakkını veremese de, vermek için harikulâde gayret ve fedakârlık içinde olmalıdır. Yoksa “ben yaptım, ben yazdım oldu” dememeli, o hatâya asla düşmemelidir… Kendisine hürmeti yoksa da başkalarına, muhataplarına acımalı, onlara kıymet vermelidir. Bunun için çok çalışmalı, çok gayret etmeli, kendini yetiştirecek, besleyecek kaynaklardan azami istifade etmesini de bilmelidir.

 

DEVAMI YARIN

 

 

 

 

 

Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.