Kasten yapıldıysa bu dünyada da ahirette de hesabını verir!..

A -
A +

Lütfü Hoca, öfkeli gençleri teskin etmeye çalışıyordu:

 

-Bu kırlık yerindekiler Sütlü Pınar yakınında yaptırdığımız umumi tuvaletlere de en uzakta olan evler. İhtiyaç duyduklarında gidemezler, hele kışın veya gece hepten akıllarına gelmez, düşünemezler bile! Belli ki sabah namazına uyanan bir kardeşimiz, alışkanlık icabı sigarasını yakarak bu tayaların dibine geldi. İhtiyacını giderdikten sonra da bitmeye yüz tutmuş sigarasını söndürmeyi ihmal ederek rastgele savurdu. Ne zamandan beri de kuru çıra gibi olmuş otlar, hafif bir rüzgârla tutuştu, kimsenin haberi olmadığından da büyüdü. “Kesin böyle oldu...” iddiasında değilim ama olma ihtimallerinden biri bu.

 

Başka şeyler de düşünebiliriz elbette. Hasetlik besleyen, çekemeyenlerden biri de yapabilir! Bana sorarsanız, bu son söylediğim ihtimal çok ırak. Şimdi bize düşen; kimseyi suçlamadan, sabırla beklemek! Acı büyük ama beteri de olabilirdi. Elhamdülillah can kaybı yok… Böyle düşünüp şükretmek varken ulu orta ana ağır küfürler yapmak, yangına körükle gitmek bizlere yakışır mı? Yeri değil aslında bir yaşanmış hadise aklıma geldi ama onu öğlen namazında camide anlatacağım inşallah.

 

- !!!

 

Gençler, açıktan küfretmeyi bıraksalar da fena öfkeliydiler. Oflaya puflaya yangın söndürüldü ama işe yarayacak ot da kalmadı. Kalanlar da zifir ve isten hayvanlara verilmezdi, verseler de zaten yemezlerdi…

 

            ***

 

O gün herkes çok yorulmuştu. Lütfü Hoca, İmâm-ı Şafiî hazretlerinin yoğurt fetvasını anlattı öğle namazında:

 

Muhterem Müslümanlar, bu sabah, elim bir hadiseyle karşılaştık. Hepimizin de pek canı yandı, çok üzüldük. Kim yaptı, niçin böyle oldu, kasten mi, kazayla mı?

 

Hakikati bilemediğimiz gibi bu suallere verebileceğimiz cevap da yok şimdilik. Yapabileceğimiz bir şey var; o da aklımızı kullanarak, kimseyi suçlamadan sabırla beklemek. Allah muhafaza, haklıyken kul hakkına girebilir, haksız duruma da düşebiliriz. Kasten yapıldıysa bu dünyada da ahirette de hesabını verir bir gün. Kazaen, dikkatsizlikle olmuşsa o da cezasını çeker. Kuru otların içinde sigara içmenin ne manaya geldiğini bilmiyorsa bu insana ne denir bilmem ki? Cenâb-ı Allah beterin beterinden muhafaza buyursun. Fazla vaktinizi almayayım zaten yorgunsunuz. Şu kısa hadiseyi ve onun üzerine verilen fetvayı anlatayım bugün kâfi:

 

İmâm-ı Şâfii hazretlerini duymayanınız yoktur. Dört Ehl-i sünnet mezhebinden birinin imamıdır. O mübareğin meşhur bir kitabı var, “KİTÂB-I ÜM”. Buradaki fetvalardan birini Seyyid Abdülhakîm Arvasi Efendi hazretleri şöyle anlatmışlar talebelerine:

 

“Adamın biri evine girerken, içeriden yüzüne yoğurt bulaşmış bir kelp yani köpek çıkmış. Bir de ne görsün? Bir köşede bir kap yoğurt var ve o yoğurttan da bir köpek başı sığacak kadar yenmiş. İmâm-ı Şâfii hazretleri bu hadiseyi anlattıktan sonra talebelerine dönüp sual etmiş: ‘Bu köpek o yoğurttan yemiş midir, yememiş midir?’ Talebelerin kimi ‘yemiştir’ kimi de ‘yememiştir’ diye cevap vermiş. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.