"Bizler mesaimiz bittikten sonra böyle mevsime, şartlara göre bir nevi halkımızı ziyarete çıkıyoruz. Gazetemizi, ürünlerimizi tanıtıyoruz."
Her gün eve telefon ediyor; “şofben bağlandı mı hanım?" diye soruyordum. Beklentime inat, hep “yok" cevabını alıyordum. Geçenlerde yine telefon ettim. Hanım ne soracağımı bildiği için ben bir şey demeden o; “bağlandı" dedi... Dedi ama sesi bir tuhaftı. İşkillendim doğrusu. Akşam geç saatlerde eve gittiğimde ilk işim banyoya uğramak, şofbene bakmak oldu. Kapıyı açar açmaz ne göreyim? O özene bezene aldığım güzelim fayansların birkaçını usta diye gönderdiğiniz o acemi adam çatlatılmış. O çirkin manzarayı görünce tüylerim diken diken oldu. Beynimden vurulmuşa döndüm âdeta... Allahü teâlâ razı olsun hayat arkadaşım beni teselli etti:
- Bey kendine gel! Canın sağ olsun gelen mala gelsin! Üzerimizde bir nazar vardı, bununla çıktı. Ya sana bir şey olsaydı, ya bana, ne bileyim, Allahü teâlâ muhafaza çocuklarımıza…
- !!!
- Evimin sultanının önümü görmeme, sıhhatli düşünmeme yardım etmesi biraz ferahlandırsa da kendi kendime ahd ettim ve o gün bugündür de o ustaya kızgınlığımdan firmanızdan gelenleri buradan içeri sokmuyorum...
Yerden göğe, gökten yere kadar haklı olduğunu söyledim, dilim döndüğünce. Matbaacı kardeşimin anlattıklarından fevkalâde müteessir olmuş, kolum-kanadım kırılmıştı. Bu halet-i ruhiye içinde yine de havayı değiştirmek istiyordum:
- Ben hariç… deyip dizine şefkatle dokundum.
Yüzüme dostça baktı;
- Sen damardan girdin!
Onun gözü kararmış,
Beti benzi sararmış,
Belki bulurum diye,
Köşe bucak ararmış.
Zoraki de olsa hava biraz olsun yumuşadı, gülüştük. Ona dönerek, Allahü teâlâya hamd ettim ve;
- İyi ki buraya gelmişim, İyi ki sizi dinledim, iyi ki siz de mertçe anlattınız sıkıntılarınızı. Bak kardeşim; iş isteyenler "Abi, elimden her iş gelir, her şeyden anlarım ve verdiğiniz her işi de seve seve yaparım" diyor, “zordayım, dardayım, ne olur” yalvara yakara işe girmeye çalışıyorlar. Girdikten sonrada sanki o insanlar gidip başka birileri geliyor. Az çok siz de eleman çalıştırıyorsunuz ne demek istediğimi anlamışsınızdır.
- !!!
- Müessesemizin ne suçu olabilir ki bir acemi çalışanı yüzünden herkesi cezalandırıyorsunuz! "Tanıdığım, samimi olduğum çok kişi var" demiştiniz. Bu karşılaştığınız durumu onlara niçin anlatmadınız? Problemi niçin vaktinde çözmediniz?
- Öfke böyle bir illet, insanın aklını örtüyor!
DEVAMI YARIN
Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...