"Acıma hislerinden mahrumlar. Menfaatleri için her şey yapabilirler. Ben tek insanım, onlara, o sinsi düşmanlara ne yapabilirim ki?.."
Hakan Bey'le kahvelerimizi yudumlarken biraz daha konuşturdum.
- Niçin felaket olsun?
- Çünkü peşimizde olanlar var!
- Eee!
- Acıma hislerinden mahrumlar. Menfaatleri için her şey yapabilirler. Ben tek insanım, onlara, o sinsi düşmanlara ne yapabilirim ki? Neyimiz var neyimiz yok elimizden almak istiyorlar. Ailem, çoluk çocuğum darmadağın oldu. Kim nerede, ne şekilde karşımıza çıkacak kestiremiyoruz! Bu insanlar acı çekiyorlar, yanıp kavruluyorlar! Hiç umurlarında bile değil! Ye'cüc Me'cüc taifesi gibi peşimizdeler. Eminim ki burada da yakalayacaklar. Bizi bitirecekler yok edecekler! Canlı bir mahlûk bırakmamak için yola çıkmışlar bir kere. Cadde, sokak onlarla dolu. Dost dediklerimden hiçbiri yardımcı olmadı. Üstelik yangına benzinle gittiler şimdiye kadar. Ancak siz bir çare bulursunuz diye koştum geldim. Lütfen anlayın bizi! Aldığı ücreti kimseye söylemeyin, lütfen!
- !!!
Bir tuhaflık sezerim,
Gözlerimi süzerim,
Kayboldu yârin izi,
Diyar diyar gezerim!
Âh ü figânı Arş-ı âlâya çıkan bu biçareyi düşündüm. Huzurum kaçmıştı bir kere. Elimi şakağıma koydum olmadı, masaya dayadım yakışmadı. Koltuğumdan kalktım, ileri geri yürüdüm bir müddet. Bu söylenenlerin ne mânâya geldiğini anlayamıyor, bir çıkış yolu da bulamıyordum. İçimden; "Bütün insanlar ayrı ayrı bir muamma!" dedim. Ağır parfüm kokan havayı derince soludum birkaç defa. Kendi dertlerim bununkinin yanında devede kulak kalmıştı. Karşı koltukta oturan meşhur adamın kulağına eğildim:
- Benim yerime kendinizi koyup söyleyiniz lütfen! Size nasıl yardımcı olabilirim?
- !!!
Cevap vermesini beklemeden masanın üzerinde istif edilmiş kitaplardan birini aldım, uzattım:
- Hakan Bey bu hediyem olsun.
- Teşekkür ederim.
- Daha önce TGRT’ye gelmiş miydiniz?
- Tabii birkaç kere uğramıştım Resul Bey'e, öyle iş ziyareti kabilinden.
- Bizleri nasıl düşünürdünüz ve nasıl buldunuz?
- !!!
Maharetler saçılsın,
İyi kötü seçilsin,
Hoca, bir dua et de,
Gözüm gönlüm açılsın!
Susuyordu Hakan Bey. Bu kadar büyük bir yayın kuruluşu kendine iltifat ediyor, derdine derman olmak için dinliyordu. Böyle elit, kalburüstü yaşayanların, bizim hususi hayatlarımıza dair söyleyecek laf bulamaması tabii şeydi. Düşüncelerinin anlaşılmaması için masum ve mazlum görünüp şaşkın şaşkın başını önüne eğerek tane tane söyledi:
- Yüksek hoşgörünüzün bereketiyle şunu da söyleyeyim: Her sene altı ayda birçok farklı tatil beldelerine gidiyorduk. Bu sene ancak Miami'ye gidebildik. Maalesef doğru-dürüst eğlenemedik, yüzümüze gözümüze bulaştırdık, tadı tuzu da olmadı. İçimize kapandık kaldık elimiz ayağımız bağlıymış gibi. Hiç düşünebiliyor musun ne çektiğimizi? Bütün sanat camiası tatilde. Karayipler'de, Venedik'te, Azor adalarında denizin, kumun keyfini çıkarıyorlar biz çocuklarımızın nafaka derdindeyiz hâlâ. Çok acı, çok fena bir şey! Benim ruh hâlimi ancak siz anlayabilirsiniz Ragıp Bey siz!
- !!!
DEVAMI YARIN
Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...