Sultan’ımız bilirdi garibin hâlini; şefkatle yaklaştı...

A -
A +

"Sustuğuna göre suçlusun! Hem kendine eziyet verdin, hem de saftakileri ve hatta bütün cemaati rahatsız ettin!.."

 

 

 

Herkesin gözü üzerimde, elleri önünde bu yaptığıma "Sultan ne diyecek?" diye merak içinde bekliyordu. Sultan’ımız konuşmadan kalktı, ön saftan arkaya doğru yürümeye başlayınca cemaat de sağa sola açılarak yol verdi. Az çok bilirdi garibin hâlini, şefkatle yaklaştı, elini giyindiğim zırhın üzerine koydu:

 

-  Behlül!

 

- Buyur Sultan’ım!

 

- Hiç böyle namaz mı olur? Sırtında demir zincirlerle, sen ne yapmak istiyorsun?

 

- !!!

 

- Sustuğuna göre suçlusun! Hem kendine eziyet verdin, hem de saftakileri ve hatta bütün cemaati rahatsız ettin! Bak, böyle akla gelmeyecek garip şeyler yapmaya devam edersen bir daha çağırmam!

 

- Ferman Padişahımızındır!

 

- Ders vermek için yaptığın delilikleri anlıyorum lakin bu namaz! Namazla şaka olmaz! Böyle şeyleri ibadetlerde yapma olur mu?”

 

- !!!

 

Sustum sadece; Sultan’ımız hakikaten üzülmüştü. Onu böyle kederli hiç görmemiştim. Bu hâline ben de lakayt kalamadım gözlerim doldu. Melül-mahzun, ona dedim ki,

 

- Özür dilerim Sultan’ım! Kabahatimi affet!

 

- Affetmesine affettim de Allahü teâlânın evinde ve yüksek huzurundaki bu hâline acıdım doğrusu!

 

- Sultan’ım herkesin yaptığından fazla bir şey yapmadım!

 

- Nasıl?

 

- Saray âdetiniz böyle sandım!

 

- Ne âdeti?

 

- !!!

 

Vezirler, müşavirler bütün saray ahalisi; biraz merak biraz şaşkınlıkla, pürdikkat bizi dinliyordu elleri önde mahcup… Her şeyi açık izah etmem lazım geldiğini anladım. Yoksa saray adabına ve Halife-i Müslimîn Sultan’ımıza hürmetsizliğimden dolayı kıyamete kadar lanetlenecektim.

 

- Sultan’ım, şunu samimiyetle ifade edeyim ki davetinize icabet edip namaz kılmak için girdim camiye. Şöyle kendime münasip bir yer ararken içeridekilere baktım, gördüm ki herkesin sırtında bir şeyler var. Zannettim ki saray âdeti böyledir, ben de hazırlıksız gelmiştim, avluda bir köşede gördüğüm bu zırhı giyindim, geçtim safa. Farklı bir şey yapmadığımı sanıyorum! Kızılacaksa, herkese kızın, tek bana değil!

 

- !!!

 

Padişah, bu kadar açık kalpli olduğuma çok şahid olmuştu lakin bu kadar insanın içinde böyle konuşmama ilk defa şahid oluyordu. Çok mahcup ve oldukça sesiz bir ifadeyle âdetâ kulağıma eğilerek:

 

- Benim sırtımda da bir şey var mıydı? deyince, ses tonumu düşürmedim, herkesin duyacağı şekilde cevap verdim.

 

- Evet Sultan’ım! Burada her kim varsa hepinizin sırtında kocaman bir yük vardı!

 

- !!!

 

Susma sırası şimdi onlardaydı. Önce ortalık buz kesildi. Bilahare cemaat birbirine bakıp gülüştü ise de Sultan’ımızdan çekindiklerinden edeplerini bozmuyorlardı. “Deli işte!” mânâsında, bıyık altından gülüşmeler devam ediyordu durmadan. Mecburen bu kez biraz daha ses tonumu yükselterek en uzakta olanların da duyacağı bir tonla konuşmama devam ettim.

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.