Nefise Naz:
- Hay Anne! Sen de çocukların lafına mı inanacaksın!
- Ne lafı kızım?
- Bir şey yok!
- Hani derler ya “Al haberi çocuktan!” Çekinmeyin, neyse söyleyin! Hadi!
- Güya Babacığım yabancı bir kadınla kaçmışmış!
- Tövbe tövbe! Kim söylemiş?
- Tomurcuk’un Babası evde konuşmuş.
- Tomurcuk da size söyledi öyle mi?
- Aynen öyle!
- Peki siz ne dediniz?
- Sus! “Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?” dedim, sizin sık sık babama söylediğinizin aynısını...
- Aman! Aldırmayın çocukça laflara! Hiç öyle şey mi olur? Doğru odanıza!
Şimdilik başımdan savmıştım çocukları. İçime de bir kor düşmüştü durduk yere. “Jale ne yapmalıydı? Kime ne deseydi acaba?” Çeşitli düşüncelerle oturduğum yerde donakalmıştım. Nefesim kesilecek gibi oldum.
Hasretlik zormuş meğer, çeken bilir acıyı,
Hiç ayırmasın Mevlâ’m; eş, dost, kardeş bacıyı.
Gece gündüz yollarda, bekle arabacıyı.
Kıvrım kıvrım dönüyor, virajlı yollar bizim,
Hayat tek yaşanmıyor, ne varsa ikimizin!
Aylarım sene oldu, günlerim hepten hüzün,
Hem de çok zayıflamış, sararıp solmuş yüzün?
Sabırla bekliyorum, belki gelirsin güzün.
Keyfine bak diyorlar, o tarakta yok bezin,
Yük, tek taşınmıyor, ne varsa ikimizin!
Gündüzlerim karanlık, gecelerim buz gibi,
Rüyalar kâbus oldu, tatlılar da tuz gibi,
Yalnızlığımı bilen, saldırır kuduz gibi.
Kurtlar bile yuvada, yok mudur bize izin?
İyi gün, kötü gün de, ne varsa ikimizin!
Öyle tutulmuşum ki, o yârdan geçilmiyor.
Hangi kapıyı çalsam, yine de açılmıyor.
Her tarafım toz duman, göz gözden seçilmiyor.
İki elim böğrümde, ağlarım hazin hazin.
Bu ev, eşya, çocuklar, ne varsa ikimizin!
Hoca der ki daima, sabır gibisi yoktur.
Boşa konuşup durma, her söze karnım toktur.
Aman kimseyi kırma, mühim haktır hukuktur!
Suçun yoksa üzülme, müdafaa eder tezin,
Tek taraflı olmasın, ne varsa ikimizin!
ÇARESİZ JALE...
Çocuklarla sohbetimiz biraz rahatlamama sebep olmuştu. Söylenenlere ehemmiyet vermesem de “Ya doğruysa!” ihtimali, içime yeteri kadar sancı düşürmüştü. Anlayacağınız fena çarpılmıştım. Tanju’nun açık ve net olmayan esrarlı gidişi de dedikodulara ilave edilince, ihtimal de olsa korkum kendiliğinden büyüyor ve o da beni kahretmeye yetiyordu.
Yiyecek bir şeyler hazırlamak, hem de sıkıntılarımı bir nebze olsun azaltmak için mutfağa geçtim. Nefise Naz’ımla karşılaştım.
- Sen ve mutfak… Buralara yolun uğrar mıydı güzel kızım?
- Aman Anne! Hemen taş atma! Dedim, bugün çayı ben demleyeyim, hemen geliverdin. Bırakmadın ki sürpriz yapayım.
- Bu da sürpriz sayılır.
- Canım Anneciğim ela gözlerin var ya. Bu güzel gözlerinle tıpkı anneannem gibisin. Tabii annene benzediğini duyunca bir hoş oluyorsundur, çünkü beni de sana benzettiklerinde çok memnun oluyorum da… DEVAMI YARIN