Tanju, süt dökmüş kedi misali hiç sessizliğini bozmadı...

A -
A +

"Bunun neresi rahatsız etti sizi" deyince arkadaşları Toprak şöyle cevap verdi:

- Neresi etmedi ki? Avrupalı bunu yaparken bir tarafta da malikanelerini muhafaza ediyor. Son senelerde memlekette halk bohem bir hayat sürüyor denilebilir. Evlatlarımızın hayatı, yani istikbalimiz ipotek altında, nasıl bohem olunmasın ki?

- İyi ya, biz şimdiden böyleyiz!

- Yine de olmaz! Yorgun argın işten eve gelince sere serpe uzanıp istirahat edebileceğiniz bir yer olmalı. Bu kadarı fazla, aklım almıyor!

- Anneciğim de öyle demişti, onun da aklı bu fikrimizi bir türlü kabullenememişti.

- Anneniz haklıymış. Olamaz, bu kadarı mümkün değil! Bir daha geldiğimizde tam tekmil donanımlı bir ev görmek istiyoruz! Yoksa…

- Yoksa gelmez misiniz?

- Öyle demek istemedim ama...

- Her neyse! Duyguların en güzeli ve en ulvisi dostlarının varlığını bilmekmiş. Bu sebeple bizi düşünerek bütün kalbiyle yanımızda olan hakiki dostlarıma, arkadaş ve akrabalarıma teşekkür ediyorum. Nice özel ve güzel günlerde beraberliklerimizin devamını diliyor, muhabbet ve hürmetlerimi arz ediyorum. Şundan emin olabilirisiniz; hepinizi çok ama çok seviyorum!

- O muhabbet bizi konuşturuyor zaten! Ama unutmayın ki yaşamak lazım! Büyük mütefekkir Tolstoy bakın ne diyor: “Yiyordu, içiyordu, uyuyordu, uyanıyordu; ama ve lakin yaşamıyordu.”

- Yani bizler!

- Orasını bilemem! Victor Hugo da Sefiller kitabını şöyle bitiriyor: “Ölmek bir şey değil, yaşamamak korkunç…”

- Bakın yine sizin pek sevdiğiniz düşünür Descartes ne diyor: “İyi kitaplar okumak, geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla sohbet etmek gibidir.”

- Anlamadım!

- Düşününce üzerinde anlaşılmayacak bir şey yok! Beraber gittiğimiz sinemada bilmem hatırlar mısınız? Bakın Harry Potter ne diyordu? “Bu dünyada asıl sihirli olan şey kelimelerdir. Kelimeler, insanı yaralayabilir de iyileştirebilir de…” Yani hem silah hem merhem olabiliyor konuştuklarımız.

- İyi de Jale! İnsanlar altmış beş, yetmiş yaşına kadar gece gündüz koşturup ev geçindirmeye veya para biriktirip kutu gibi bir ev sahibi olmaya çalışıyor. Emekli olunca da kıt kanaat geçinip sağlık meseleleriyle boğuşuyor ve biz buna “hayat” diyoruz. Bu hayat değil trajedidir, modern köleliktir ve biraz bu coğrafyaya hastır.

- Aynen, şüphesiz!

Kalplerini kırmamak için elimden geleni yaptıysam da kafaları çok karışmış olarak evimizden ayrılmışlardı. Tanju da süt dökmüş kedi misali hiç sessizliğini bozmadı. Birkaç kez mevzuyu değiştirmek istediyse de maalesef muvaffak olamadı. Bohemliği peşinen kabul etmiştik de arkadaşlarımızın eşyamızın olmamasına şaşırmalarına çok şaşırıyorduk biz de… Sanki büyük bir cinayet işlemiştik de suçüstü yakalanmış havasındaydık. Ne de olsa bu ve benzeri tutumlar insanı tesirine alıyor, yıpratıyordu da. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.