"Yarım Adam" babamı ve amcamı silkeliyordu!..

A -
A +
"Yarısı olmayan adam"ın; Rusuhi ağabeyimi taktığı yoktu. Hiddetle babama ve amcama bakıyor, âdeta onları silkeliyordu.
- Siz ikiniz de muallimsiniz! Talebelerinize İSTİKLAL HARBİNİN topla tüfekle kazanılmadığını, îmân kuvvetiyle kazanıldığını anlatıyorsunuz değil mi?
- Elbette öyle anlatıyoruz!
- Ya bu hâliniz!
- Hâlimizde de bir şey yok!
- !!!
- Doğrusu; hiç yılbaşı kutlamamıştık ama Rusuhi Fransa’da görmüş. Bizde de olsun istedi. Biraz değişiklik olur düşüncesiyle bu masum talebi kabul ettik.
- Masummuş! Şu elindeki bardağı “şerefe” diye kaldıran mahdumunuz Fransa'da öğrenecek başka bir şey bulamamış mı?
- !!!
- Oradan ilim getirseydi, fen, makina getirseydi, ne bileyim fabrika kursaydı! Bak bunca insan hastalıklardan kırılıyor! Oralardan dertlerimize derman olacak merhem getirseydi!
- Diplomasını bile vermemişler.
- Gâvur bunlar! Hiç diploma verir mi sana?! Yaralarımıza ilaç olacak merhem sürer mi? Aha böyle kendi bayramlarının nasıl olacağını öğretir ve geri gönderir!
Rusuhi ağabeyim fena bozulmuştu, dayanamadı zorla da olsa söze karıştı tekrar:
- Bizim yaptıklarımızla onlarınki aynı değil Çavuş Dayı! Hem Fransızlar böyle basit kutlamıyorlar ki. Onlar evlerine çam diker, ışıklandırırlar. Hediyelerini çamın dibine koyar, sonra da dağıtırlar. Bir de onların Noel Babaları var, o da ev ev dolaşır, hediye paketleriyle. Biz yalnız aile içinde eğleniyoruz.
- Efendi! Efendi! Ağzından çıkanı kulağın duymuyor galiba! Bugün sen bu eğlenceyi başlattın; elli sene sonraki nesil çam diker evlerinin ortasına. Bugün kâğıttan tombala oynattın, elli sene sonra kumarın daniskası oynanır bu evlerde. Bugün kendi aranızda eğlenirsiniz, elli sene sonra kızlarınızı, gelinlerinizi libaslarından çıkarır göbek attırırlar! Bu zehir azar azar girer. Bir daha da çıkaramazsınız!
- Yeter be geri kafalı! Zehir, zıkkım ettin gecemizi! Ha sonra, muhterem pederim var iken sen ne karışıyorsun? Zabıta mısın, yoksa kazanın kaymakamı mı?
- Bana bak gâvur benzetmesi! Sen iki ayağının üstünde madamlarla fingirdeşip gezerken ben bastonla helâya gitmeye bile zorlanıyorum! Sen briyantinli saçını ayna karşısında Fransızlar gibi tararken; beni böyle öcü gibi görenler tiksinip kaçıyorlar! Sen Batılıların bayramını onlar gibi yaşarken, onlar senin bayramında sana topla tüfekle saldırıyorlar, kadın, kız, ihtiyar, bebe demeden katlediyorlar!
- !!!
- Derdim bundandır komşular!
Çıt çıkmıyordu! Odada derin bir sessizlik oldu. Babam ve amcam çok üzgün, Rusuhi abim kızgın, bizler pek şaşkındık! Gözümüzü; yarım adam Çavuş’tan ayıramıyorduk. İlk defa tek gözüyle ağlayan birini görüyordum. Evet, koca gazi ciğerleri sökülecekmiş gibi ağlıyordu. Hem de çocuklar gibi bağıra bağıra…
- Lakayt kalamadım! Bana ne diyemedim komşular!
- Niçin bana “Yarım Çavuş” diyorlar biliyor musunuz? Hiç merak ettiniz mi? Sizin yerinizde olsaydım bir sorar öğrenirdim! Nerede o basiret? DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.