İmralı görüşme zabıtları basına sızmadı, sızdırıldı. Önce bir gazetede çıktı, daha sonra farklı yerlerde farklı metinler görüldü... Birinde Abdullah Öcalan ile BDP'li milletvekilleri arasında muhabbet mevcutken, diğerinde onları azarlamakta. İkinci zabıt olduğu söylenen haberde Aysel Tuğluk'un Öcalan'a "devlet yetkilisi gibi konuşuyorsun!" çıkışı var. Abdullah Öcalan'ın militanlarla kucaklaşan Gültan Kışanak ve diğer bazı kadın vekiller için "gidip evlerinde çamaşır yıkasınlar!!!" dediği okunuyor. Altan Tan'ı haşladığı görülüyor. Eğer bu ikinci zabıt doğru ise bir zaman sonra BDP veya Kandil, yahut örgütün Avrupa kanadı, belki de hepsi birden Abdullah Öcalan'ı hain ilan edebilirler. Şimdi cevabı aranacak soru şudur: Müzakere zabıtları kimin tarafından sızdırıldı? Başbakan Tayyip Erdoğan, sızdırma hadisesine ve bunu haber yapan gazeteye öfkeyle tepki gösterdi. Bu bakımdan MİT tarafından yapıldığı iddia edilemez. BDP de şiddetle reddetmekte. "MİT'in içindeki karşı görüşte olanların bir tertibidir" denebilir mi? Hakan Fidan aleyhine dâvâ açılmaya çalışılarak O'nun üzerinden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın imha edilme planı hafızalarda çok tazedir. Buna rağmen sızdırmada yabancı istihbaratın varlığı çok daha kuvvetli görünmekte. O zaman şu soru gündeme gelir: -Yabancı bir istihbarat, bir adada kapalı bir mekândaki konuşmayı nasıl dinler? Böyle bir sorunun bugünkü yüksek teknolojide değeri olamaz. Mars'a araç indirip kaya parçası alarak orada laboratuvar incelemesi yaptırılan bir çağda bu dinlemenin harfi harfine gerçekleşmesi mümkündür. İçeri ve dışarı işbirliği de olabilir. Başbakan, daha kısa süre evvel kendisinin de dinlendiğini milletle paylaşmış ve etrafı temizlenmişti. Odada bir akıllı telefonun varlığı bile kâfidir. -Eğer yerli dinleme ise kim, yabancı istihbarat ise hangi devlet? İçerde Ergenekoncu, ulusalcı zihniyet, dışarıda ise bir değil birden fazla devletin istihbaratı devrede olabilir. Zaten gerek içerden ve gerekse dışarıdan bu tarz sabote faaliyetlerinin olmamasına şaşmak lazım. Bu müzakerelerin muvaffakiyetle bitmesi üzerine asırlık ihtilaf süreciyle 30 yıllık bir kanlı dönem kapanacak, memleket kan kaybından, maddi kayıplardan kurtulacaktır... arkada kalan uzun dönem zarfında uyuşturucudan silah kaçakçılığına kadar sürüyle rant tezgâhı açıldı. Türk ve Kürt gençler ölürken bazılarının kasaları tahminler ötesinde kabardı. Bu itibarla Devlet ve Kürt yöneticiler, barışa asılırken bazıları onu bozmaya, terörün devam etmesine çalışacaklardır. Hükümet tökezlerse Türkiye, ufkundaki hedeflerine varamaz. En kötü senaryoları da hesaba katmalı, fakat her iki taraf ve bütün vatandaşlar uyanık, soğukkanlı ve kararlı olmaya devam etmelidir. Bir köprünün iki başında birbirine kavuşacak insanlar, adım atmaya hazırlanırken, köprünün altında da ayaklara dinamit lokumları yerleştirmeye çalışan şeytani niyetliler var.