BİR CANİ ASILIR; BİN MASUM CAN KURTULUR!..

A -
A +

Özgecan Aslan'ın katilleri için herkes aynı duayı yapmakta:
-İnşallah, en ağır cezaya çarptırılır!!!..
Dünden bugüne çok cinayetler işlendi ama böyle bir vahşet görülmedi. Tarsus'ta bir minibüs şoförü, taşıdığı yolculardan üniversite talebesi bir kız, herkes indikten sonra yalnız kalınca O'na önce tecavüze kalkışıyor, boğuşuyorlar, zavallı kızcağız iffetini müdafaaya çalışırken şoför, o gözü dönmüşlükle mağdureyi katlediyor ve ardından da delilleri yok etmek için yakıyor. Bir başka facia ise katilin babası ve bir başka kişinin delilleri gizlemede katile yardımcı olmaları...
Bugün 80 milyon Türkiye'nin duası işte o:
-İnşallah, en ağır cezaya çarptırılır!!!
Ne var ki olmayacak duaya amin denmez!. Müşteki anne-baba, müdahil Aile Bakanlığı, bizzat savcı, ağır ceza reisi olan hakim, isteseler bile bu mahluka layık olan ceza verilemeyecek. Evet bir ceza alacak, çok kuvvetli ihtimalle ağırlaştırılmış müebbed hapis cezası verilecek ama faraza 20 sene sonra mevzuatın başka imkânlarından, kanun değişikliğinden veya Rahşan Affı vari vicdansız bir tasarruftan yahut bir başka sebepten dışarı çıkabilmesi mümkün...
Halbuki hunharca öldürülen sadece Özgecan Aslan değildir. Onun anası-babası da sanki öldü. Onlar şimdi canlı cenaze. Bu vaziyet karşısında bu görülmemiş cinayeti işleyen zalimin velev ki hapishanede bile olsa yaşamaya hakkı var mı?
Asla yok!.
Ama mevcut ceza kanunu, "en ağır ceza"ya imkân vermiyor. En ağır ceza idamdır. Bu caninin idam edilmesi, diğerlerinin hak ettikleri cezayı almaları lâzım. Gelin görün ki idam cezası TCK'dan kaldırıldı. AB'nin riyakârca istekleri üzerine TBMM ceza mevzuatında değişiklik yaptı. Böyle olunca güya bizi AB'ye alacaklardı. AB çöküyor, iflas ediyor fakat derindeki İslam düşmanlığı sebebiyle bunu yapmıyorlar.
Şu kesinkes bilinmeli ki devlet, ferdin yani kulun yerine geçerek katili affedemez. Katl'in, insan öldürmenin cezası idamdır. Katil, ya ölümle infaz edilir veya maktulün mirasçılarına diyet öder. Bu hükmü koyan, insanı yoktan yaratan Allahü teâlâdır. İnsana şah damarından daha yakın olan Allah. O Allah, Kur'anında "kısasta hayat vardır!" buyurmakta. O yüce Allah, yine Kura'nında "bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir" tüyler ürpertici haberi vermekte. Fani kul, bir başka kulu ezeli ve ebedi olan, mutlak ilim sahibi olan Rabbimizden asla ve kat'a daha iyi bilemez.
İdam cezası, tarihin derinliklerinden yakın zamanlara kadar hep vardı. AB, Türkiye'yi sıkboğaz edince mecburen kaldırıldı.
Şimdi:
TBMM'ne düşen, âcilen bir günlüğüne bile olsa toplanarak idam cezasını tekrar kabul etmesi ve yürürlük tarihini de 1 Şubat 2015 olarak tesbit etmesidir.
Uygar, çağdaş ve ilericiler, idam cezasını kötü, fena, insanlık dışı olarak gösterip AB ile işbirliği halinde çalıştılar.
Yüce Allah, hiç boş ve abes bir hüküm vaz eder mi?
Unutulmasın ki:
Bir câni asılır, bin masum can kurtulur?
İdam cezası mevzuata yeniden girmelidir.
Bir şey daha ceza mevzuatına girmeli:
AB'nin baskılarıyla idam gibi zina da TCK'da suç olmaktan çıkartıldı.
Bu iki ceza TCK'ya yeniden girmelidir.
Mevcut TBMM veya gelecek meclisle.
Fakat mutlaka.   
Milletin his, inanç ve vicdanıyla mevzuat, çelişmekte ve çatışmaktadır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.