Bu dramın halli Türkiye ile mümkün

A -
A +

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün Filistin dramı karşısında söylediği bir paragraflık cümle dahi yankısını buldu. Sayın Gül, konuşmasında çok dikkatli bir üslup kullandı. Kelimeleri özenle seçti. Diplomatik dilin dışına çıkmadı. Söyledikleri hülasa olarak şöyle: 'Filistinliler, bütün dünyanın gözü önünde öldürülmektedir. Onlar ölürken dünya seyirci kalıyor. İsrail'in durdurulması uluslararası camianın müdahalesiyle mümkündür.' Filistin dramı da Irak faciası da daha evvelki Bosna barbarlığı Kosova ihtilafı da Kıbrıs çıkmazı da Osmanlı devlet gemisinin tarih ufkunda kaybolmasından sonra kıyıya vuran dalgalardır. İsrail-Filistin kavgası ve ötekiler bıraktığımız boşluktan doğmuştur. Bu boşluğu ne SSCB ve ABD her ikisi ve ne de bugün ABD tek başına doldurabilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu, Roma İmparatorluğunun yerini fazlasıyla alarak nizamı âlemi tesis etmiş, fakat onun kaybolmasıyla Asya-Afrika-Avrupa karanlığa gömülmüştür. Bu karanlıkta adaletsizlik, katliam, gücü yetenin zayıfı yok etme emeli ve taraf tutmalar yaşandı, yaşanıyor yaşanmakta. Bütün bu kötülüklerin ortadan kalkması "Türkiye İmparatorluğu"nun devreye girmesiyle mümkündür. Garplılar Osmanlıya "Türkiye İmparatorluğu" diyorlardı. İmparatorluğumuz kültürel anlamda devam etmektedir. Bir millî hudutlarımız var bir de tarihin miras bıraktığı coğrafya. Bahtiyar eden bir gelişme şudur ki son 25 yıldır kültürel mirasa ticari dinamizm de katılmıştır. Halid Meşal'in Ankara ziyaretinde Abdullah Gül'ün kısa görüşlülük gösterenlere verdiği güzel bir cevap vardı: "İsrail'in, Filistin'in Kudüs'ün tapusu benim elimde. Buralara ben karışmayacağım da kim karışacak?" Hakikat, şeksiz ve şüphesiz böyledir. Bu meseleye biz karışmayalım görüşü asla kabul edilemez. Bir komşumuz diğer komşumuzun evini ateşe vermişken seyirci kalamayız. Bölgedeki bütün dengeler bıraktığımız boşlukla bozuldu. Türk'ün yerini kendisinden başkasının alamadığını zerrece idraki olan herkes anlamaktadır... Yeniden geliyoruz. Kızıl emperyalizmin çökmesi bize yaramıştır. Gündelik dedikodulardan kurtulup hadiselere büyük çapta bakarsak kaderin hangi lütufkârlıklarıyla karşı karşıya olduğumuzu görürüz. Rolümüzü ıskalamayalım. Bölgedeki bütün ihtilafların barış kuracak aktörü biziz. Başka türlüsünü düşünmek mümkün değildir. Balkanlar'daki, Kafkaslar'daki, Orta Doğu'daki, Orta Asya'daki her türlü savaş, kavga, ihtilafın halli Ankara'nın devreye girmesiyle çözülebilir. Zaten İsrail ve Filistin örneğinde olduğu gibi bütün bu coğrafyada Türkiye'nin hakemliği, etkisi varlık zarureti kabul edilmektedir. Bu açıdan bakınca Kıbrıs, etrafımızı, rolümüzü, büyüklüğümüzü seçemeyelim diye önümüze çıkartılmış bir karartma unsurudur. Onunla meşgul olalım ki fırsatçılar rahat çalışsın. Kürt meselesi de Kıbrıs'ın stepnesidir. Uluslararası camiayı harekete geçirecek olan Türkiye'dir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.