Cenazeevinde şenlik!..

A -
A +

25 Aralık 2024 günü 67 yolcusu ile Bakü-Grozni seferini yapan Azerbaycan’a ait bir yolcu tayyaresi, menziline varamadan Kazakistan’ın Ak-Tau şehri yakınında düştü. 38 yolcu hayatını kaybetti:

 

Hâdise, evvelâ kaza sanıldıysa da bir Rus füzesi tarafından vurulduğu belli oldu. Bunun üzerine Azerbaycan CB İlham Aliyev, Rusya’nın Azerbaycan’dan özür dilemesini istedi. Rusya Başkanı Vladimir Putin, mevkidaşı Sn. Ali[oğlu]yev’i arayarak durumu izah edip özür diledi. Rus hava savunma sistemi, sivil uçağı Ukrayna’nın savaş uçağı diye anlamış. Sn. Putin’in bir çarpıtmaya gitmeden dürüst hareket etmesi takdire şâyan olduğu gibi Sn. Aliyev’in dik duruşu ve tavizsiz şekilde tazminat talebini dile getirmesi de takdire şâyândır…

 

Azerbaycan tayyaresinin başına bu elem verici hâdisenin gelmesinden sadece 4 gün sonra 29 Aralık sabahında bu defa Güney Kore’de bir uçak düşme olayı yaşandı. Hatta düşme de denmeyebilir. Piste tekerlek koyan taşıt, kontrolden çıkınca hızla gidip hava meydanını çevreleyen duvarlara bindirdi. Yangın çıktı. 181 yolcudan 179’u fecî şekilde hayatını kaybetti…

 

Görüldüğü gibi 2025’e girilecek günlerde Kazakistan ve Seul’de yaşanan olaylarda insanlık ailesi, 217 ölü ve yaralılar vermiş bulunuyor. Ölü ve yaralıların aileleri de düşünülürse yaklaşık bin insanı alâkadar eden bir büyük acı söz konusudur. İster havada ister karada veya denizde yaşansın böylesi vak’aları işitip de üzülmeyenin insanlığı sorgulanır…

 

Kaldı ki yaşadığımız şu zaman diliminde kaybedilen insan sayısı 217 yolcudan ibaret değil. Şimdi bahsedeceğimiz büyük dananın yanında bu manzara sembolik kalmakta. Ayrıca şu yakınlarda, Suriye’nin kuzeyinde Türk ve Türkmen şehidler de verdik. 

 

Fâciânın en büyüğü ise gören gözler için ortadadır:

 

7 Ekim 2023’ten bu yana Siyonist İsrail, Gazze, Batı Şeria, Lübnan ve Suriye’de cuma, bayram, kandil, yeni sene, Mescid-i Aksa, câmi, mektep, ev, hastane… demeden, çocuk, kadın, hamile, yaşlı dinlemeden… şimdiye dek en az 50 bin masumu katletti, bir bu kadar insanı ağır şekilde yaraladı. 2024 biterken de katliamlarına fütursuzca, pervasızca vahşice devam etmekte. Gazze’de insanlar, içecek suya, bir lokma yemeğe, giyecek kıyafete muhtaçlar. Analar, çocukları yıkadıktan sonra üstlerini kuruturken çocuklar, yorganın altında beklemekteler. Niçin? Çünkü, başka giysileri yok!..

 

Haçlı destekli ırkçı İsrail, asgariden 50 bin çocuk, kadın ve masumu katledip, 50 bin masumun da uzuvlarını mahvederken komşumuz Ukrayna’da da kurgulanmış savaşta Rus işgali yüzünden insanlar ölmekte. Şarkî Türkistan’da Müslüman Uygur Türkü, bir asra yakındır vatanını, istiklalini ve hürriyetini kaybetmiş olarak zor şartlarda yaşamakta. Çin, bu kardeşlerimize müstakillik bir yana layıkıyla bir özerklik bile vermemektedir. Bu ata yurdunda, bu İslâm merkezînde en akılalmaz kötülükler işlenmekte, acımadan hayatlara, mahremiyetlere kıyılmakta…

 

İşgal ve soykırımlar yapılan, kitleler hâlinde ölümler olan, arka arkaya uçak kazaları yaşanan… “denî” ünvanlı şu dünyada artık ulaşım ve iletişim gelişmişliğiyle sınırlar kalkmamış mıydı, yeryüzü bir köye dönmemiş miydi?

 

Öyle ise Afrika’da, Filistin’de, Suriye’de, Ukrayna’da, Kırım’da, Doğu Türkistan’da, Arakan’da bu facialar yaşanır ve Gazze’de çocuklar soğuktan ölürken, bir tas çorba için izdihamlar yaşanır veya hepten bulunamazken, Suriye’de Sednaya Hapishanesi, insanlığın yüzüne utansın diye bir ayna olarak tutulurken, reklamdan vitrine, oradan sokağa, tuzu kuru haneye taşan şu yılbaşı çılgınlığı Noel özentisi, Noel Baba safsatası için sarf edilen şu müsriflikler nedir?

 

Gazze’de, Suriye’de, Şarkî Türkistan’da ve arzın diğer köşelerinde yapılan işgaller, katliamlar, kirletilen namuslar, soğuktan biten hayatlar, tahammül etmeye çalışılan açlıklar ve diğer utandırıcı vaziyetlerle dünya, bugün 8 milyarın yaşadığı bir cenâzeevine dönmüştür. 

 

Bu cenâzeevinde bir tarafta gam ve keder sahibi insanlar, üzülüp gözyaşı dökerken diğer yanda bâzıları yılbaşı savurganlığına kapılmış olarak gamsızca harcamalar yapmakta. Sevgili Peygamberimiz Muhammed -aleyhisselam- “Komşusu aç iken, tok uyuyan bizden değildir” buyurmaktalar. Komşusu zalimce katledilirken, soykırıma mâruz kalırken, hayatı kirletilirken, bir damla su, bir parça ekmeğe muhtaçken, bu zalimliklere aldırmadan çılgınlıklar sergileyenler, bizden olur mu?

 

Bir yılı sağlık ve huzurla arkada bıraktığı için Allah’ın bu nimetlerinden dolayı şükür bâbında sevinen ve ayrıca o mazlum ve mağdurlara da şefkatle el uzatan insaflı ve vicdanlı kimselere tebrik ve teşekkür dışında diyecek söz yoktur.

 

Konuşmamız, “neme gerek?!” diyenlere. Şu zulüm ve vahşetleri görmeyenlere. Zira insan, bir sene daha yaşlanmakla cenneti garanti etmiyor. Her takvim dönümünde mezara bir adım daha yaklaşılıyor.
Şu gamsız ve tasasız hâlden, neme gerek tavrı ve vurdumduymazlıktan kurtulup diğerkâmlık faziletine kavuşmak bir cemiyet için kaydedilen çok yüksek irtifa olur…

 

Ne var ki 3-5 yüz oy için olmadık tuhaflıklar işlenmekte:

 

SGK’ya en fazla prim borcu olan belediyenin Şişli Belediyesi olduğu söyleniyor. Bu belediye desteğinde Şişli, öyle donatılmış ki sadece caddelerden şarap akmıyor.

 

Devlet malına deniz, muamelesi yapan ister Şişli Belediyesi ister başka bir SGK borçlusu belediye veya borcu olmayan belediye olsun onlara denecek olanı ecdad, hüsn-i hat olarak duvara asmış ama “edeb yâ hû!” sözünü Osmanlı Türkçesiyle aslından okuyacak nerede?

 

Edebe dâvet edilecek olanlar, yalnızca söz konusu olanlar değil. Cenâzeevine dönmüş şu dünyada hiçbir şeyi umur etmeden düğün şenliği yapan herkes, “edeb yâ hû!” denmeye müstahaklar.

 

Derdi olmayanlara yazıklar olsun!

 

Benciller, bir gün “eyvah!” diyeceklerdir!..

 

 

 

Rahim Er'in önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sâliha Özmen 1 Ocak 2025 15:28

Hissiyâtımıza adetâ tercüman olan yazınız için tebrik ve teşekkür ediyoruz efendim.