YARGININ ADALETLE İMTİHANI!

A -
A +

Savcılık, bir yılı aşkın bir zamandır üzerinde çalıştığı "İmamoğlu Çıkar Amaçlı Suç Örgütü" iddianâmesini ikmâl ederek 12 Kasım 2025 sabahı İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesine arz etti…

 

Muhalefetin "iddianâme niçin yazılmıyor?" diye sorguladığı suçlamalar dosyasının mahkemeye sunulmasından sadece birkaç saat sonra bir C130 Askerî kargo uçağımız, Azerbaycan’dan Gürcistan’a geçerken 13.47’de düştü. Uçaktaki 20 vatan evladının tamamı şehîd oldu.

 

Bizim hayatımızdan haberdar olanlar, tahmin ederler ki bir tayyare fâciası yaşandığında bu vak’adan en fazla üzüntü duyanlardan biri biz oluruz:

 

Aziz şehidlerimize yüce Allah’tan ganî ganî rahmetler diliyoruz. Mekânları cennet, makamları âli olsun. Ailelerimizin, cümlemizin ve milletimizin başı sağ olsun…

 

İddianâmenin mahkemeye arzı ile bir askerî kargo uçağımızın düşmüş olmasındaki zaman çakışması arasında ilgi sorgulaması yapmanın şaşırtıcı olacağının farkındayız. Facia ile savcılık dosyasının mahkemeye sevkinin aynı gün içinde yakın saatlere denk gelmesi tamamen tesadüf olabilir...

 

Ama!

 

Yâ tesadüf değilse?

 

Şüphe, hukukun malzemelerinden biridir. Şüphe, çok kere polisi, avukatı, mahkemeyi gerçeğin tam merkezine götürür.

 

Vazife dönüşü bir kundaklamayla infilak etme ihtimali yüksek olan C 130 Uçak Vak’asıyla adı geçen suç örgütü arasında bir münasebet olabilir mi?

 

İddianame 3 bin 806 sayfa. 7 bölümden meydana geliyor. Dâvâda 105 tutuklu, 402 şüpheli var. 99 kişi örgüt üyesi, 6 kişi örgüt yöneticisi. İsnadlar, 143 ayrı suçtan yapılmakta:

 

- Suç örgütü kurma ve yönetme, suç örgütüne üye olma, rüşvet alma, rüşvet verme, irtikâp, ihaleye fesad karıştırma, kamu aleyhine dolandırıcılık…vs. vs. vs… delilli, belgeli, itiraflı, şahidli… suçlamalar, uzayıp gidiyor.

 

Savcı, suç örgütünün 163 milyarlık vurgun yaptığını iddia etmekte. Örgüt lideri Ekrem İmamoğlu aleyhine 18 ayrı suçtan 2430 yıl hapis isteniyor.

 

İddiaların can damarı şu tesbit:

 

-Bütün bu suçlar, Ekrem İmamoğlu’nun 2014’te Beylikdüzü Belediye Başkanı seçilmesiyle başladı. İBB Başkanı olmasıyla müteahhitler ve iş adamları dolandırıldı, ihalelere fesad karıştırıldı vs. Savcılığa göre mevzu suçların irtikâp edilme sebebi İmamoğlu’na servet kazandırmak. Şüphelilerin sözlerine göre bugün kaşıkla verenler, İmamoğlu Cumhurbaşkanı seçilince karşılığını kepçeyle alacaklar.

 

Kısacası:

 

Her yol kullanılarak İmamoğlu için bir servet yapılacak ve bu servet, seçimlerde dağıtılarak İmamoğlu Cumhurbaşkanı olacaktır…

 

Soru:

 

-Adı geçen örgüt liderinin cumhurbaşkanı olmasını kim, niçin istiyor?

 

İstanbul, şiddetli kardan dolayı felç olmuşken Belediye Başkanı, hemşehrilerinin yolda kalma çilesine aldırmadan İngiliz Konsolosuyla Boğaziçi’ndeki bir balık lokantasında derin muhabbetlerdeydi. Bunun ardından da Büyükelçi kendisini makamında ziyaret etti. Bunlar sıradan işler olmasa gerek. Belli ki zaafı yakalanmış, taşeron ve vesayet vesilesi yapılmak isteniyor. Bu zaviyeden bakınca saklı bir proje var demektir. Londra kaynaklı bu niyet, iki asırdır uğraşmasına rağmen nihâî hedefine varamadı. Yolu, önce Menderes’le, Sonra Özal’la ve nihâyet Erdoğan ve Erdoğan-Bahçeli ikilisiyle kesildi. Tek Parti zihniyetiyle Erken Cumhuriyette kurguladıkları hedefler işlemez oldu. Tezgâhladıkları, cunta darbeleri bile maksatlarına yetmedi. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’dan aldığı vazifeyi, Akdeniz, Afrika, Balkanlar, Kafkasya, Orta Doğu ve Türkistan’da yeniden işler kıldı. Şimdi Türkler, sanayi inkılabını yakalamış hatta öne geçer olmuşlardı. Gazze’de Siyonizme kök söktürüyorlardı. O hâlde Türkiye Yüzyılı yürüyüşündeki bu Türkiye’ye bir ihtar vermek lâzım gelmişti!..

 

Kargo uçağımızın hem de İmamoğlu Suç Örgütü dâvâsına ait iddianamenin mahkemeye intikal ettiği saatlerde düşmüş olmasına, bu şüphe merkezli olarak bakıyoruz. İsteyen bize katılır isteyen yoluna gider. Türkiye, bir asır sonra yeniden vesâyet altına alınmak isteniyor. Bunun için kifâyetsiz muhterisleri, cin olmadan adam çarpmaya çalışan cahilleri maşa olarak kullanıyorlar. Milliyet ve aidiyet özürlü bu talihsizler de dünyalık doymazlıkları için buna dünden teşneler…

 

Birçoğu yarın sanık, ardından mahkûm olacak 105’i tutuklu 402 şüpheli, onlarca suç ikrarı, onlarca ihbar, 4 bin sayfaya yakın iddianame, 143 ayrı suç, 163 milyar vurgun, 2500 yıla yakın mahkûmiyet talebi, çeşitli yolsuzluk, dolandırıcılık… ve daha neler!.. Böyle bir dâvâ, bir asırda kaç defa yaşanır? Onun için adı geçen dâvânın savcılarının da hâkimlerinin de avukatlarının da işi kolay değil.

 

Bâzı dâvâlarda yargı, adaletle imtihan olur. Derdest dosya hakkında yazılan yazıların, maddî malûmat ve rakamlara boğulması yanlıştır. Ekranlarda sabah-akşam bu dâvâ tartışılır, her gün onlarca kalem bu dâvâyı yazarsa mahkeme hey’etinin tesirde kalmamaları, kafalarının karışmaması imkânsızdır.

 

İlk dereceli mahkeme safahatı, istinaf, Yargıtay, AİHM derken bu dâvânın karara bağlanması 2030’u bulabilir.

 

Adalet, hakkı teslim etmektir. Ceza, ne bir gün eksik, ne bir gün fazla olmalı. Keza maddî ceza da ne tek kuruş eksik, ne tek kuruş fazla takdir edilmelidir. Gecikmiş adalet elbette adalet olmaz. Adaleti tesis edemeyen ve hukuk tarihine kötü bir miras olarak kalan mahkemeler, milletler için yüktür. İstiklal Mahkemeleri, silinmez bir lekedir. Yassıada bir cinayettir, 12 Eylül soldan-sağdan asmalı cinnet, 28 Şubat postallı kıyımdır.

 

Bu sebeple bir asırda bir karşılaşılacak cinsten olan bu girift ve çok maksatlı, arkasında tarihî hasımlarımızın olma ihtimali yüksek dâvâ için bırakalım mahkeme, yarınlara iftihar edilecek bir adalet numunesi bıraksın...

 

 

 

Rahim Er'in önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.