Issız adada kurumuş ağaç aramak

A -
A +

Bir insan düşünün… Kalabalık bir şehirde yaşıyor. Sokakta gezerken yere çöp atmıyor, yüksek sesle konuşarak kimseyi rahatsız etmiyor. İnsanlarla iletişim kurarken “Affedersinizler, kusura bakmayınlar” havada uçuşuyor.

 

Böyle bu kişinin ahlaklı bir insan olduğunu söyleyebilir miyiz? Yani etik kurallara uymak, insanı ahlaklı yapar mı?

 

Şöyle söyleyebiliriz: Etik, ıssız bir adaya düşene kadardır. İnsan, kimsenin olmadığı bir yerde kendisiyle baş başa kaldığında etik kurallar hükmünü yitirir, ahlak devreye girer. Yani insan kendisinden başka birisinin yaşamadığı bir adada kendisine barınak yapmak için kurumuş bir ağaç arıyorsa, ahlaklı olduğuna hükmedebiliriz...

 

Şimdi gelelim konumuza. Ben zaman zaman çeşitli seminerlere katılıyorum ve fikirlerimi insanlarla paylaşıyorum. Şimdiye kadar konuşurken, “Ne saçmalıyorsun sen ya! Ben sana katılmıyorum!” diye bağıran bir kişiyle karşılaşmadım. Farklı görüşlere sahip olduğumuz insanlarla konuşurken de hiç hakarete uğramıyorum.

 

Ama sosyal medyaya gelince iş değişiyor. Yüz yüze iletişimde gayet temkinli olan insanlar, araya ekran girince zıvanadan çıkıyor.

 

Yani insanlar arasındaki iletişim mesafesi arttıkça, ahlaki kaygılar azalıyor. Bunu trafikte de görebilirsiniz. Bir plazanın asansöründe nezaketten kırılan insanlar, direksiyon başına geçince birden canavar kesiliyorlar.

 

O zaman şu sonuca geliyoruz. İnsanın oturmuş bir karakteri varsa, insanlarla iletişiminin seviyesini ayarlarken mesafe gözetmiyor. Klavye başında, direksiyon başında, kalabalıkta veya tek başınayken… Tavır hep aynı oluyor. Ama karakter zaafı varsa, araya ekran, unvan veya arabanın ön camı girdiğinde işler değişiyor.

 

Lütfen sosyal medyada birilerine yorum yazarken bu aklınıza gelsin. “Ben bu kişiyle karşılıklı konuşuyor olsam ne söylerdim?” diye düşünüp öyle yazmak lazım. Aksi hâlde insan farkında olmadan çok fena çirkinleşiyor.

 

Farklı durumlara adapte olabilmek iyi bir özellik elbette. Ama omurgamız yapısı gereği aşırı esnekliği kaldırmıyor işte.

 

 

Kesinlikle katılmıyorum!

 

 

Sosyal medyada ilginç bir “katılmama” modası var. Birileri akşamları “Kesinlikle katılmıyorum” cümlesini kopyalayıp telefonu eline alıyor ve ha bire sağa sola yapıştırıyor. Aralara çeşit olsun diye “Bomboş bir paylaşım” ve “Baştan sona saçmalık” cümlelerini serpiştiriyor. En son birilerini esefle kınayıp yatıyor.

 

Hiçbir fikir üretmeden, sadece üretilen fikirlere karşı çıkarak yürütülen bu mücadelenin vizyon belgesinde atarlı-giderli cümleler tespih sallayarak volta atıyorlar. İktidar olma ümidini yitirmiş bir muhalefet refleksiyle sürdürülen bu saldırılarda can ve mal kaybı yok belki. Ama karakter büyük zayiat veriyor.

 

Elbette herkes birbiriyle aynı fikirde olmak zorunda değil. Ama insanın “asla katılmayacağı” fikirler bulmak üzere cümlelerini sivriltip ava çıkması çok garip değil mi?

 

Yaşanan bu durumu şuna benzetebiliriz: Evinizde bir kütüphane var. Bu kütüphaneyi hiç sevmediğiniz, fikirlerine asla katılmadığınız yazarların kitaplarıyla dolduruyorsunuz. Her akşam bir kitabı elinize alıp sinirleniyorsunuz. Böyle bir eziyet olabilir mi?

 

Gerçekten çok yorulduk artık. Kavgadan, gürültüden yıldık.

 

Hâlbuki birilerinin bomboş paylaşımlarına sinirlenmek yerine, güzel bir kitabın satırları arasında dolaşsak... Günün yorgunluğunu atmak için kıymetli bir cümlenin gölgesinde soluklansak... Birileriyle dalaşmak yerine, güzel bir şiirin kıyısında dolaşsak... Ruhumuzu hikmetli sözlerle dinlendirsek...

 

Daha güzel olmaz mı?

 

Madem yazıyı beğenmedin, niye sonuna kadar okuyorsun? Hadi yazının boş olduğunu sona gelince anladın diyelim… Üstüne niye bir de “Bomboş bir paylaşım! Asla katılmıyorum!” diye yorum yazıp kıymetli vaktini harcıyorsun?

 

Bir katılın gidin artık ya!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Osman 1 Haziran 2024 13:49

Kesinlikle katılıyorum

Hüseyin23 Mayıs 2024 21:27

Ben yazınızı sonuna kadar okudum ve çok beğendim hatta sizi keşfettim ömrünüze bereket sayın yazar.