İnsanın ömrü, çok kıymetli bir sermayedir. Kıymetini bilmeli, zayi etmemelidir. İnsana kıyamet günü, ömrünü nasıl geçirdiği sorulacaktır.
İnsan, ömür sermayesini dinimizin bildirdiği şekilde çok iyi değerlendirmelidir. Faydasız, boş şeylerle geçirmemelidir. Ömürden geçen hiçbir an bir daha geri gelmez. Ömrünü zayi edenin son pişmanlığı fayda vermez. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kıyamet günü kul, şu dört şeyden sorulmadıkça yerinden ayrılmayacaktır: 1- Ömrünü nasıl geçirdiğinden? 2- İlmi ile nasıl amel ettiğinden? 3- Malını nereden kazanıp, nereye harcadığından? 4- Bedenini nerede yıprattığından?) [Tirmizi]
(İki [büyük] nimet vardır ki, insanların çoğu bunlarda hep aldanırlar. Bunlar: Sağlık ve boş vakittir.) [Tirmizî]
(Allahü teâlânın bir kulunu sevmediği, onun faydasız şeylerle uğraşmasından anlaşılır.) [Mektubat-ı Rabbaniyye, 1. Cild, 123. mektup]
(Musibetler çoktur. Musibetlerin en büyüğü, vakti faydasız şeyle geçirmektir.) [Enis-ül-vaizîn]
İslam âlimleri de bu hususta şöyle buyurmaktadırlar:
“Vakit keskin bir kılıçtır (Gelir ve geçip gider.) Mühim işleri bugün yapmalı, mühim olmayanları yarına bırakmalıdır.” (İmam-ı Rabbani Hazretleri)
“İnsanların sahip oldukları ama geçtikten sonra bir daha ebediyen bulamayacakları en kıymetli sermaye, zamandır.” (Cüneyd-i bağdadi Hazretleri)
“Tasavvuf (evliyalık yolu), vakti en değerli şeye sarf etmektir.” (Ubeydullah-i Ahrar Hazretleri)
“Eğer parayla zamanı satın almak mümkün olsaydı, şu kahvehanede oturanların zamanlarını alır, çalışırdım.” (Hüseyin Hilmi Işık Hazretleri)
İslam âlimlerinin ve evliyanın büyüklerinden Muhammed Masum Faruki Hazretleri buyurdu ki:
“Ahbap, arkadaşlar, öldüler, gittiler. Bu hâlleri görüp de, gafletten uyanmıyor, ibret almıyoruz. Pişman olmuyoruz. Tövbe etmiyoruz. Gaflet devam ediyor, günahlarımız artıyor… Hadiselerden ve nasihatlerden ibret alınmıyor. Uzun seneler, beraber yaşadıkları, birlikte gezip dolaştıkları, yiyip içtikleri, yatıp kalktıkları ahbaplarını, arkadaşlarını düşünsünler. Sevdiklerinin, birlikte eğlendiklerinin, yardımcılarının ne olduklarını görmüyorlar mı? Hiçbirinden bir şey kaldı mı? Ömürlerinin harmanını rüzgâr götürdü... Ömrümüzü gaflet ile geçirmemeye gayret edelim. Allahü teâlânın emrettiği ibadetleri, razı olduğu iyi işleri yapalım! Nefis ve şeytanın ve kötü kimselerin yalanlarına, fitnelerine inanmayalım! Kabir ve kıyamet azaplarını düşünerek, kendimizi şimdiden koruyalım!”
Gelip geçti ömrüm çabuk, bir yel esip geçmiş gibi,
Hele, bana şöyle gelir, gözüm yumup, açmış gibi.
İşbu söze Hak tanıktır, canlar gövdeye konuktur.
Bir gün ola, çıka, gide, kafesten kuş uçmuş gibi.
Salim Köklü'nün önceki yazıları...