Zeynep üniversitenin kapısında bekleyen Ozan'ı görünce adımlarını sıklaştırdı. Genç adamın yanına geldiği zaman gülümsüyordu: - Geç kaldım değil mi? Trafik o kadar yoğundu ki... Nasılsın canım? Ozan sevgiyle baktı genç kıza: - İyiyim canım, sadece seni özledim. Anneme bahsettim senden. Bir gün tanıştırmak isterim... Zeynep kızardı. Telaşla bağırdı: - Annenle mi? Ben utanırım Ozan! Delikanlı genç kıza doğru eğildi: - Ne var utanacak? Senin benim gibi bir insan annem de. Görsen çok olgun, çok aklı başında bir insandır anam... Çok anlayışlıdır. Çok sevecendir. Zeynep dudaklarını ısırdı: - Ne dedi duyunca? Ozan başını kaldırıp gözlerini kısarak ileriye baktı: - Biraz telaşlandı. Sebebi sen değilsin, sadece ailelerimiz arasındaki sosyal farklılık endişelendirdi onu. Bunda da haklı olduğunu düşünüyorum. Sen benimkinden farklı bir hayatın içinde büyüdün Zeynep. Ben sana alıştıklarını verebilecek miyim bilemiyorum. Zeynep gücenmiş gibi suratını astı: - Sen hayatta her şeyin sadece para olduğunu mu düşünüyorsun Ozan? Eğer böyle düşünüyorsan benim tanıdığım Ozan değilsin demektir. Bence önemli olan şey huzur... Bu da karşılıklı sevgiyle oluşur. Anlayışla oluşur. Benim malda mülkte gözüm yok! Yeter ki sevdiğim insanla huzurlu bir hayatım olsun. Ozan içi titreyerek baktı genç kıza: - Bunları sana verebilirim işte... Zeynep kıkırdadı: - Biliyorum... Birlikte içeri girdiler. Eğer dönüp arkalarına dikkatle baksalardı uzun boylu, sıska bir adamın dikkatle kendilerini takip ettiğini fark edebilirlerdi. Uludağ'daki gezinin üzerinden bir hafta geçmişti. Bu bir hafta zarfında sanki uzun yıllar birliktelermiş gibi daha bir bağlanmıştı gençler birbirlerine. Ozan her zaman ilişkisinin ileriye dönük olduğunu söylüyor, Zeynep'le gelecek hayatını paylaşmak istediğini belirtiyordu. Onlar şimdiden, evlilik planları yapıyorlardı... Ama genç kız ne halasıyla yaptığı konuşmayı, ne de babasının tutumunu nakletmemişti genç adama. Onu tedirgin etmek istemiyor, saadetinin üzerine gölge düşmesini istemiyordu. Bu ilişkiyi mümkün olduğu kadar saklamayı planlıyordu. Biliyordu ki babası eğer duyacak olursa, engel olmak için elinden gelen her şeyi yapardı. Bu konuda nasıl acımasız bir insan olduğunu biliyordu Zeynep. Bazen babasının duygularının olmadığını düşünürdü. Sanki bir insanı insan yapan hislerin babasından kopartılıp alınmış olduğunu geçirirdi içinden. Öyle katı, öyle kesin, öyle sabit kuralları vardı ki, başka bir alternatif asla olamazdı onun için. Empati duygusundan yoksun, kendi kanunlarını oluşturmuş bir insandı Zeynep için Kerim Türkmen. Ama genç kız yine de seviyordu babasını... > DEVAMI YARIN