"Sizin gibi insanları üzmek istemezdim"

A -
A +

Yaşlı adam başını iki yana salladı. Duyduklarına inanmak istemediği belliydi: - Neler söylüyorsunuz kızım? Sevim Hanım üzgündü: - Doğruyu söylüyorum amca... İnanın çok üzgünüm. Sizin gibi insanları üzmek istemezdim ama bu benim ailem. Ne olur, kızınızla konuşacak mısınız, onun kulağını mı çekeceksiniz, ne yapacaksınız?.. Bana yardım edin, ben de kızınız açısından size yardım ettiğime inanıyorum. Sedat onunla asla evlenmez. Kızınız kadar bizim oğlumuz var. Babası yaşında kocam kızınızın. Sedat benden ayrılmaz her şeyden önce... Şefika Hanım bembeyaz olmuştu. Şevket Bey güçlükle konuştu: - Tamam kızım, sen hiç merak etme... Ben bir baba olarak gereken neyse yapacağım... Sevim ayağa kalkmıştı. - Tekrar özür diliyorum sizlerden, beni saygısız bir insan olarak addetmeyin. Ama mecburum buna... Yuvam yıkılıyor çünkü... Başka bir şey söylemeden sokak kapısına yürüdü, bir kez daha baktı iki yaşlı insana. Sonra usulca çıktı evden. Şefika Hanım kocasına baktı çaresizce. Şevket Bey kesik kesik nefes alıyordu. Ağlamaklı bir sesle mırıldandı: - Bu da mı gelecekti başımıza? Böyle şerefsizce bir olayın içinde benim kızım mı olacaktı? Ben nasıl dayanırım bu işe... Nasıl bakarım, insanların yüzüne? Şefika neyin farkındasın uzun zamandır? Yaşlı kadın başını iki yana salladı. Göz pınarlarından iri bir damla yuvarlandı yanaklarına: - Ben anneyim Şevket Bey, bu kızın bize yalan söylediğini sezinliyordum, iş aramak bahanesiyle sokaklarda dolaşmasına inanmıyordum. Bir şeyler olduğunu farkındaydım ama ya öğrenmek istemiyordum, ya da ihtimal veremiyordum... Şevket Bey az önce Sevim'in oturduğu sandalyeye çöktü, başını ellerinin arasına alıp hüngür hüngür ağlamaya başladı. Çok sarsıldığı belli oluyordu. Gözyaşları içinde haykırdı: - Kim bu adam, kimin nesi, üç çocuk sahibi evli barklı bir adam ha? Benim evime gelip "kızınıza sahip çıkın" diyebiliyor insanlar ha? Ben bu hallere düştüm ha?!. Şefika Hanım kocasına bir şey olacağından korkarak onun yanına gitti. Şakaklarını ovmaya çalıştı güçsüz elleriyle. Sonra eğilip fısıldadı kulağına: - Şevket Bey, su getireyim sana, toparla kendini ne olur!.. O gün hiçbir iş yapamadılar, karı koca odanın bir köşesinde oturup düşündüler. Koskoca yetmiş yaşındaki adam ağlamaktan bir hâl olmuştu. Akşam hava karardıktan biraz sonra duyuldu kapının açıldığı. Payidar gelmişti. Başını oturma odasına uzattı: - Ne yapıyorsunuz burada? Karanlıkta oturulur mu? Şefika Hanım acı bir şekilde baktı kızının yüzüne: - Sen geldin ha? Ne yüzle bu eve geldin bilmiyorum ama... Payidar şaşırmıştı: - Neler oluyor yahu? Ne bu haliniz? Ne demek ne yüzle geldin? Konuşsanıza!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.