Sudan, Afrika'nın en büyük ülkelerinden biri olarak uzun yıllardır siyasi istikrarsızlık, etnik çatışmalar ve ekonomik zorluklarla boğuşuyor. 15 Nisan 2023'te başlayan ve hâlen devam eden iç savaş, ülkeyi derin bir krize sürükledi. Bu çatışma, Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile paramiliter grup Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasında patlak verdi ve milyonlarca insanı etkiledi. Peki bu yaşanılanların sebebi ne? Biraz geriye gidelim...
AYRILIK KRİZİ BÜYÜTTÜ
Sudan'ın çatışma tarihi, 1956'daki bağımsızlığından bu yana devam ediyor. Ülke, kuzeydeki Arap kökenli Müslüman nüfus ile güneydeki Hristiyan ve animist Afrika kökenli gruplar arasında derin bölünmeler yaşadı. Bu ayrılıklar, 1983-2005 yılları arasındaki Güney Sudan iç savaşına yol açtı ve 2011'de Güney Sudan'ın bağımsızlığıyla sonuçlandı. Fakat bu ayrılık, kuzeydeki problemleri çözmedi; aksine Darfur bölgesinde yeni bir kriz doğurdu. 2003'te burada başlayan isyan, hükûmetin Janjaweed milislerini (daha sonra RSF'ye dönüşen) kullanarak sivil nüfusa karşı şiddet uygulamasıyla uluslararası bir skandala dönüştü. Bu dönemde soykırım suçlamaları gündeme geldi ve on binlerce insan öldü.
GEÇİŞ DÖNEMİNE PARAMİLİTER DARBE
2019'da, uzun süre görev yapan Ömer el-Beşir'in devrilmesiyle bir geçiş dönemi başladı. Halk protestoları sonucu sivil-askerî bir hükûmet kuruldu. 2021'de General Abdel Fattah al-Burhan (SAF lideri) ve Hemedti yönetimi ele aldı. Geçiş döneminin ardından yönetimin sivil bir hükûmete verilmesi planlanıyor. RSF'nin orduya entegrasyonu konusunda anlaşmazlık çıkınca çatışmaların fitili ateşlendi. Özerkliğini korumak isteyen RSF, zamanla altın madenciliği gibi ekonomik kaynaklar üzerinde kontrol sahibi ve bağımsız bir güç hâline dönüştü. Yıllardır süren çatışmalar geçtiğimiz haftalarda iyice şiddetlendi. RSF'nin yaptığı katliamlara ait görüntüler ise ülkede yaşanılan dehşeti gözler önüne serdi. Özellikle sivilleri hedef alan bu paramiliter grup, altyapıyı da tahrip ediyor. Hastalık salgınları ve açlık tehdidi artıyor. Tarihsel yaraların, güç hırsının ve dış müdahalelerin birleşimi yüzünden 2,5 yıldır devam eden çatışmalar, 15.000'den fazla ölüme, 8 milyondan fazla insanın zorunlu göçüne ve yaygın cinsel şiddete yol açtı. Çözüm için uluslararası baskı, etnik uzlaşı ve ekonomik reform şart. Aksi takdirde, kriz derinleşecek ve bölgeyi etkileyecek.
OSMANLI MİRASI
Yüz ölçümü itibarıyla Türkiye'nin 2 katı büyüklüğünde olan Sudan, kıta için birçok açıdan stratejik bir öneme sahip. Ülkedeki altın rezervlerinin 1.500 tonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Bunun yanı sıra Sudan'ın kuzeydoğusunda, Kızıldeniz kıyısında bir liman kenti olan Sevakin Adası "Afrika'ya açılan kapı" olarak nitelendiriliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 2017'de Sudan'a yaptığı ziyarette Sevakin'in önemine dikkat çekmişti. Peki, Türkiye, Sudan'a neden yardım ediyor? İki ülke arasındaki bağlar Osmanlı dönemine dayanıyor. Türkiye Cumhuriyeti, 397 yıl boyunca imparatorluğun çatı altında yaşayan Sudan'ın iç meselelerini kendi meselesi olarak görüyor. Ayrıca Afrika ile yapılan ticaret için de büyük önem arz ediyor. Bu gerekçelerle Sudan, Ankara için kritik bir role sahip.

