Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

Orta Doğu hattında biriken enerjinin nasıl ve hangi aktörler lehine açığa çıkacağı, bölgenin geleceğini belirleyecek temel unsurdur. Suriye’nin geleceğine ilişkin oluşacak yapı, yeni dünya düzeninin kurulma sürecinde küresel denklemin yönünü belirleyecek nitelikte hayatidir. İsrail, bu coğrafyanın geleceğini belirleme sürecinde yer almayı, etkili rol üstlenmeyi, asli aktörlerden biri olmayı ısrarla istemektedir. Türkiye’nin önüne döşenen taşların arkasında da esasen bu niyet yatmaktadır.

Bugün artık sır değildir: İsrail, Suriye’deki bazı Kürt gruplarla ortak hareket alanı oluşturmak istemektedir. Peki bu ne anlama geliyor?

Çok açıktır ki; süreci Türkiye kazanmalıdır ki coğrafyada biriken tüm olumsuz enerji doğru bir şekilde boşalsın ve istikrar yeniden tesis edilebilsin.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son görüşmeleri ve ortaya çıkan diplomatik atmosfer, ABD Başkanı Trump’ın kafasındaki soruların giderek netleştiğini göstermektedir. Zaten netleşmek zorundadır. Çünkü bugün karşımızda, herkesin kendisini ikna etmeye çalıştığı bir Trump tablosu bulunmaktadır.

İsrail, Suriye’yi bölme arzusundan vazgeçmemekte ve işgal ettiği Suriye topraklarını geri vermeye niyetli görünmemektedir. Buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Türkiye gemisini limana sağ salim ulaştırmanın, hem de en az hasarla süreci yönetmenin çabası içindedir. Bu iradeyi sahada ve masada açıkça görmekteyiz.

Orta Doğu hattının rahatlaması, küresel yeni sistem için de hayatidir. ABD Başkanı’nın, dünyanın tüm ikmal yolları ve ticaret hatlarının yeniden dizaynı konusunda net bir tavır sergilemeye çalıştığını biliyoruz. Ancak çevresinin Siyonist yapılarla dolu olması sebebiyle zaman zaman denge kaybı yaşadığı da aşikârdır.

Türkiye kaybetmemelidir!

Coğrafyada Türkiye’ye engel olan İsrail, giderek daha saldırgan tutum sergilemektedir. Bunun temelinde, Türkiye’nin İsrail’in pervasız manevralarına net bir şekilde “HAYIR” demesi yatmaktadır.

ABD Başkanı’nın, Türkiye’nin razı olmadığı hiçbir sürecin sonuç vermeyeceğini idrak etmesi çok değerlidir. Trump bunun farkındadır; ancak İsrail faktörünün tüm süreci baltaladığı gerçeği ortadadır.

İsrail’in sadece bugün Orta Doğu’da değil, yarın Türkistan hattında da Türkiye’ye sorun oluşturma hevesinde olduğu unutulmamalıdır. Belki şu an bunu derinlemesine hissetmiyoruz ancak Suriye, Irak ve geniş Arap coğrafyasının yoğun gündemi arasında bu gerçeği konuşmak ve anlamak mecburiyetindeyiz.

Bu hatta Türkiye’nin kazanması hayatidir.

İsrail, kendi çıkarları doğrultusunda yeni dünya düzenine yön verebilmek için her türlü vahşiliği uygulamaya hazır görünmektedir. Buradaki en önemli gerçek, İsrail’in Türkiye’ye açıktan düşmanlık beslemesidir!

Türkiye ve devlet aklının, gücünü bu istikamete yoğunlaştırdığı görülmektedir. Bakan Hakan Fidan’ın son temasları, sürecin nasıl şekillendiğine dair önemli işaretler sunmaktadır.

Ya Türkiye ya İsrail…

Bu süreç her iki tarafın da kazanacağı bir süreç değildir. Türkiye’nin stratejik yönelişleri ile İsrail’in bölgesel hayalleri aynı eksende yürümemekte, yürümesi de mümkün görünmemektedir. ABD’nin şu hakikati kavraması şarttır: Orta Doğu’da huzur isteniyorsa anahtar Türkiye’dir.

Türkiye, kendi coğrafyası için istikrarlı, güvenli ve sürdürülebilir bir düzen arzulamaktadır. Bunu kurabilecek güce, kapasiteye ve tecrübeye sahiptir. Nitekim defalarca ispatlamıştır. Ancak İsrail, bu düzenin zehirleyen unsurudur.

Dolayısıyla Türkiye kazanırsa coğrafya kazanır.

Coğrafya güvenlik ve refaha kavuşursa, dünya da yeni küresel sistem için önemli fırsatlar elde edecektir...

Ve gelelim Türkiye’nin dostlarına…

Bunun iyi anlaşılması gerekmektedir: “Hem Türkiye hem İsrail” mottosu belli bir noktaya kadar sürdürülebilir; fakat kritik bir eşikte tercih şarttır.

Türkiye kazanmalıdır ki dostlarının kazanımları kalıcı olsun.

Türkiye kazanmalıdır ki dostlarının güvenliği sağlanabilsin.

Türkiye kazanmalıdır ki stratejik hamleler sonuç verebilsin.

Orta Doğu, Türkistan ve Akdeniz hattına dikkatle bakın. İsrail’in yaptıklarını görün. Uyanın!

Türkiye ya kazanmalı ya da kazanmalıdır!

Sevil Nuriyeva’nın önceki yazıları…

ÖNE ÇIKANLAR