Küresel satrançta tehlikeli hamleler: Hindistan-Pakistan gerilimi savaşa evrilirse…

A -
A +

Hindistan’daki aşırı milliyetçi yapı ve Müslüman düşmanlığı, günümüzün bilinen gerçeklerinden biridir. İsrail’in Orta Doğu’daki vahşi yapısına ve politikalarına en güçlü destek veren ülkelerden biri yine Hindistan’dır. Pakistan ile arasındaki düşmanlık ise tarihsel derin köklere sahiptir ve bu konuda yeterince veri mevcuttur. Yüzeysel bakışla bile, bu hattın bir kırılma noktasına işaret ettiğini söylemek mümkündür.

 

Ancak Hindistan-Pakistan meselesi, Rusya-Ukrayna savaşı gibi çerçevesi net bir çatışma değildir. Nükleer güç dengesi, bu krizi çok daha tehlikeli boyuta taşımaktadır. Çin’in Pakistan’a verdiği destek, Hindistan’ın İngiltere için taşıdığı stratejik önem ve Rusya’nın Hindistan ile olan yakın ilişkileri, bölgedeki savaş potansiyelini sınırlayan bir denge unsuru oluşturmaktadır. ABD her ne kadar tansiyonu artırma eğiliminde olsa da Çin ve Rusya, Asya’daki krizlerin büyümesini değil, kontrol altında tutulmasını, durmasını istemektedir. Bu da Çin ve Rusya’nın “Küresel Batı”ya karşı bir “Küresel Asya” modeli kurma arayışının bir parçasıdır. Dolayısıyla bu iki ülke durumun siyasi rengini değiştirebilir.

 

Bu süreçte ABD Başkanı Donald Trump’ın hamleleri de dikkat çekicidir. Trump çok aceleci davranıyor. Bir yandan sürekli olarak Rusya ile Ukrayna arasında barışı savunduğunu ifade ediyor, diğer yandan Türkiye’yi bir şeyleri yapmaya zorlamaya çalışıyor. Özellikle İsrail ve Ukrayna konularında Türkiye’den yüksek beklenti içerisinde olduğu açıkça görülüyor.

 

Öte yandan Trump, Rusya konusunda da hâlâ istediği sonucu alamamıştır.

 

Bu aşamada akla şu iki soru geliyor:

 

Trump’ın dengeli-dengesizliği işi nereye kadar götürecek?

 

Ukrayna konusunda kafasında nasıl bir harita var?

 

Trump, İran’a bakış açısını da henüz tam ortaya koymuş değil. Herkesten bir şeyler talep ediyor ve kafasında nelerin olduğunu da henüz net bilmiyoruz.

 

Ancak bir şey çok net: Elindeki küresel aktörlük rolünü Çin’e kaptırmak istemiyor...

 

Ukrayna-Rusya savaşı sona erdiğinde, Hindistan’ın Çin’e karşı sahaya sürülmesi beklenmektedir. Peki Hindistan ile Pakistan arasındaki gerilimi Rusya ve Çin dengelemek istemez mi?

 

Rusya’nın Hindistan ile, Çin’in Pakistan ile ilişkisi böyle bir gerilimi dengelemeye yeter elbette.

 

Günümüzde paylaşım savaşları tetiklenmiş durumda. Ancak bu savaşların nükleer boyuta ulaşmadan, kontrollü ve ölçülü siyasetle yönetilmesi gerektiği açıktır. Yine de Hindistan-Pakistan hattındaki gerilim rastlantısal değildir. Zira iki ülke arasındaki düşmanlık tarihi, her an böyle bir krizin patlamasına zemin oluşturuyor.

 

Buradaki gayeyi iyi görmek gerekiyor.

 

Bu kadar senkronize olaylar tesadüf değildir; hele hele ABD-Çin arasındaki hesaplaşma sürecinde, Hindistan-Pakistan arasındaki lokal bile olsa

 

savaş kokan gerilim hiç de tesadüf değildir.

 

Bu kriz, ABD-Çin hesaplaşmasının yaşandığı dönemde, dikkatle organize edilmiş bir planın parçası olarak okunmalıdır.

 

 

Türkiye’nin tutumu…

 

 

Türkiye açısından bakıldığında, Pakistan’a verilen tarihsel destek millî stratejidir. Ancak muhtemel bir genişletilmiş savaş, Türkiye için de ciddi riskler barındırmaktadır. Bu yüzden Türkiye, gücünü ve manevra alanını dikkate alarak temkinli, dengeli bir diplomasi yürütmektedir.

 

Özetle; paylaşım savaşları zincirinde Hindistan-Pakistan gerilimi, tesadüfen meydana gelmiş gibi görünmemekle birlikte bir planın parçası olarak duruyor.

 

Pakistan-Hindistan gerilimi, Hindistan-Çin gerilimine evrilir mi? Çin bu süreci nasıl yönetecek ve küresel paylaşım hamlesi olan savaşlar zincirine karşı koyabilecek mi?

 

Ve küresel paylaşım mücadelelerine karşı nasıl bir strateji izleyecek?

 

Bu sorulara kesin cevaplar vermek ve tahmin yürütmek zor olsa da açık olan bir gerçek şudur:

 

Çin’in geleneksel “savaşmadan kazanma” stratejisi için şartlar giderek daha da sertleşecektir.

 

 

 

 

 

Sevil Nuriyeva’nın önceki yazıları…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.