Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Dinle
Kaydet
Türkiye Gazetesi
Ukrayna üzerine realpolitik…
0:00 0:00
1x
a- | +A

Rusya ile Ukrayna arasındaki derin krizin savaşa dönüşmesinin ardından Batı merkezli söylemler uzun bir süre küresel analiz diline hâkim oldu. Oysa Ukrayna meselesi gerçek bir realpolitik perspektifiyle ele alınmış olsaydı, bugün karşı karşıya kaldığımız tablo belki de hiç ortaya çıkmayacaktı. Farklı bir pencereden bakanlar ise o dönem, çoğunluğun inanmak istediği anlatıya ters düşen bir tutum sergiliyorlardı. Gelinen noktada ise söylemlerin içeriği belirgin biçimde değişmiş durumda.

ABD Başkanı’nın realpolitik anlayışı…

ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya-Ukrayna denklemine ilişkin Amerikan siyasetini revize etme girişimi, aslında sahadaki realpolitik gerçekliğin yansıması niteliğindedir. Bu durum Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın açıklamalarında da açıkça görülebilir. Orban, siyaseti daima konjonktürel gerçeklik üzerine inşa ederek hareket eden bir lider. Zaten siyaset kurgusunun, dönemin şartlarını dikkate almadan şekillenmesi mümkün değildir. Dolayısıyla Orban’ın son dönemdeki itiraf niteliğindeki sözleri, Avrupa’daki siyasi gerçekliklerin de kaçınılmaz biçimde görünür hale geldiğini göstermektedir.

Bugün Avrupa, er ya da geç Rusya-Ukrayna meselesinde kaybedilen zemini kabul etmek zorunda kalacaktır. Tıpkı göç krizinde olduğu gibi, Avrupa kendi politikalarını yeniden gözden geçirmeye mecburdur. Şimdilik bu gerçeği dile getirmek istemeseler de bu itirafın kaçınılmaz olduğu açıktır.

Türkiye’nin ara buluculuk yaklaşımı…

Ara buluculuk kavramı, realpolitik siyasetin vazgeçilmez araçlarından biridir. Türkiye ise bu yaklaşımı dünya diplomasisinin önemli bir unsuru hâline getirmeyi başarmıştır. Realpolitiğin doğal olarak dayattığı şartlar, Türkiye’nin kendine özgü ve sahaya uygun bir siyaset dili üretmesini sağlamıştır. Bugün geldiğimiz noktada, Rusya-Ukrayna sürecinin merkezinde Türkiye’nin sunduğu tekliflerin ve çözüm odaklı diplomasi tarzının benimsendiğini görmekteyiz.

Rusya’nın “şartlarımız karşılanırsa ateşkese hazırız” açıklamasını yaparken özellikle vurguladığı bir nokta da dikkat çekicidir: Türkiye hiçbir zaman sorun çıkaran taraf olmadı.

Bu ifade, Türkiye’nin sürece ne kadar dengeli, yapıcı ve güven veren bir aktör olarak yaklaştığının göstergesidir.

Eğer Türkiye de Avrupa’nın Rusya-Ukrayna konusundaki sert ve taraflı tutumunu benimsemiş olsaydı, bugün müzakere yürütecek bir masa dahi kalmamış olacaktı. Türkiye’nin ara buluculuk vasfı, gerçek anlamıyla realpolitik ilkelerine dayanmıştır.

Görünen o ki önümüzdeki yıllarda devletler, kendi siyaset anlayışlarını bu kavram doğrultusunda ve benzer diplomatik yaklaşımları esas alarak yeniden şekillendireceklerdir. Değişen paradigmalarsa, pek çok konuda realpolitiğin zorunluluk olarak kabul edilmesini beraberinde getirmektedir.

Unutmamak gerekir ki siyaset, keskin uçları sevmez; zira keskin uçlar çözüm üretme kapasitesi bakımından daima yetersiz kalır.

Sevil Nuriyeva’nın önceki yazıları…

ÖNE ÇIKANLAR