Erken seçim, Avrupa Birliği, Irak'a operasyon derken gündemin yoğunluğu, gelir dağılımı rakamlarının güme gitmesine neden oldu. Türkiye nüfusunun yüzde 60'ının yoksulluk sınırında yaşadığı gerçeği, siyasetin tozlu dumanlı arenasında, satır aralarında kaldı. Devlet İstatistik Enstitüsü'nün 30 Haziran'da açıkladığı GSMH ile gelir dağılımı araştırmasına göre, bu yılın ilk üç ayında Türkiye'nin milli geliri 50.4 katrilyon lira oldu. Bu rakama göre dört kişilik aile bazında aylık ortalama gelir 970 milyon 508 bin lira. Bu rakamı yorumlarken yoksulluk sınırının 1 milyar lirayı aştığını gözardı etmemek gerekiyor. Tabii bu arada gelir dağılımına bakıldığında nüfusun yüzde 60'ının yani yaklaşık 41 milyonunun bu rakamın altında bir gelirle yaşamaya çalıştığı görülüyor. Milli gelir nasıl paylaşılıyor? 68 milyonluk Türkiye yüzde 20'lik gruplar içinde beş ayrı kategoriye ayrılıyor. En fakir yüzde 20'lik kesim, bu gelirin yüzde 5.8'ini alıyor ve bu kesimde yer alan her bir aile aylık 281 milyon 447 bin lira ile geçinmek zorunda kalıyor. Milli gelirin yüzde 10.2'sini alan ikinci dilimde dört kişilik bir ailenin geçineceği aylık miktar 494 milyon 959 bin lira, milli gelirin yüzde 14.8'ini alan üçüncü dilimde 718 milyon 176 bin lira oluyor. Dördüncü yüzde 20'lik dilim ise, (ki bu kesim Türkiye'nin ikinci en zengin grubu sayılıyor) milli gelirin yüzde 21.6'sını alarak aylık 1 milyar 48 milyon 148 bin lira ile geçiniyor. Türkiye'nin en zenginlerinin yer aldığı beşinci yüzde 20'lik dilimin, milli gelirden aldığı pay yüzde 47.7. Bu kesimde yer alan bir ailenin aylık geliri ise 2 milyar 314 milyon 661 bin lira düzeyinde gerçekleşiyor. Yakında seçim var. Başbakan'ın hastalığıyla başlayan süreç, Türkiye'yi bir erken seçime sürükledi. Bu seçimlerde geçim düzeyinin altında yaşayan 41 milyon kişi, iradesini sandığa nasıl yansıtırsa yansıtsın, hangi parti iktidara gelirse gelsin öncelikli işi gelir dağılımı adaletsizliğini düzeltmek olmalıdır. İktidar adayı partiler, bu gelir tablosunu göz önüne alıp uzun uzun düşünmek ve politikalarını ona göre belirlemek zorundadır. Dünyanın gelir dağılımı en fazla bozuk ilk beş ülkesi arasında yer alan Türkiye'de bu adaletsizlik düzeltilmediği takdirde ülkenin büyük bir kargaşaya sürükleneceği unutulmamalıdır. Siyaset sahnesindeki parçalı yapı, Türkiye'nin zincirleme seçim sürecine gireceğinin işaretini veriyor. Halkın geçim derdi devam ettiği sürece, siyasilerin seçim derdi de bitmeyecektir.