Zavallı Ali Paşa...

A -
A +

Türkiye'nin ekonomik ve sosyal ilerlemesini, "Avrupa olmazsa olmaz" diye tam teslimiyete endeksleyenler için, çok ünlü bir devlet adamımızdan, çarpıcı örnekler vermek istiyorum. Tanzimat hareketinin, yani bugünkü AB zihniyetinin Osmanlı'daki en önemli temsilcilerinden Ali Paşa'dan bahsetmek istiyorum... Önce Fransa Büyükelçiliği, daha sonra 33 yaşında Dışişleri Bakanı, 37 yaşında da Başbakan... Osmanlı'yı o günün Avrupa Birliği benzeri olan "Avrupa Devletler Hukuku Topluluğu"na sokmuştu. Avrupa'ya tam uyum için Islahat Fermanı'nın mimarıydı. Çünkü, O'nun için de Avrupa "olmazsa olmazdı..." Her türlü tavizi verdi de verdi. *** Ölümünden kısa süre önce, Padişah Abdülaziz'e sunulmak üzere ibret vesikası niteliğinde, bir siyasi vasiyetname hazırladı. Vasiyetin hemen ikinci paragrafında, bakın nasıl önemli bir tespitte bulunuyor: "Waterlo (İngilizlerin, Fransızları yendiği ünlü savaş) ile sona eren kanlı evreyi uzun barış yılları takip etti. Birçok Avrupa Devletleri teşkilatlandı, kuvvetlendi... Sanayi mallarına pazar bulmak için bu devletler ya ticaret anlaşmaları yaparak diplomatik yollar arayacaklar veya harbe girerek nüfuzlarını genişleteceklerdi. Bu türlü barışçı ve savaşçı arzular karşısında Osmanlı Devleti bakir ve pek az işlenmiş bir ülke adeta El Dorado idi... Böyle bir ülkenin Avrupa devletlerinin iştahını kabartmasında şaşılacak bir şey yoktu." Sonra devam ediyor: "... Topraklarımıza göz koyanlar maksatlarını şu gibi sözlerin arkasına gizliyorlardı: 'Biz acı çeken insanlığı, baskı altında bulunan halkları ve din kardeşlerimizi korumak için müdahale etmek istiyoruz..." *** Bunları söyleyen Ali Paşa ne yapıyor peki? Avrupa'nın hışmından kurtulmak için taviz üstüne taviz vererek, himmet aradığını istemeye istemeye itiraf ediyor: "Sadece zahire (görünüşe) bakanların hareketlerimizi yanlış anlayacakları muhakkaktır. Bizi kolayca teslim olan, mağdur kimseler gibi görecekler ve dış görünüşü kurtarmak için tebaanızın kanını ve topraklarınızın büyük bir kısmını, yani avı gölgesine feda ettiğinizi iddia edecekler. Aslında Avrupa bizi tamamen yolmak istiyordu. Ama biz sadece kıymeti olmayan arazi parçacıklarını terk etmekle ne kaybettik? Eyaletlerimiz elimizden mi alındı? Hudutlarımız mı değişti?" *** Ey rahmetli Ali Paşa! Mezarında doğrulsan da, sana bir harita göstersem... Koca Osmanlı'dan geriye ne kaldığını, neler kaybettiğimize bir şahit olsan... Bu kez de kahırdan ölürdün... *** SON SÖZ: "Tarih, fethedenlerin, fethedilenler içinde eriyip kaybolduklarının misalleriyle doludur." ALİ PAŞA

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.