Başkalarına hakim olan kuvvetli, kendine hakim olan ise kudretlidir...

A -
A +
Levent Tüzemen'in "melez yönetici ve melez hoca" sözcüklerini iznini alarak kullanacağım. Sivas kanadı için kullandı bu deyimleri. PAF takımı şampiyon olan Sivas'ı ne kadar kutlamak gerekiyorsa, esas kulübüne ziyaretini çok kritik bir maçın üç gün öncesine denk getiren Odyakmaz'ı da o kadar eleştirmek gerekiyor. Tabii; "gözlemciler" ekibinin başını da. F.Bahçe'ye esas hizmet, "korkmadan" gerçekleri dile getirmekten geçer. Yoksa bir kez daha halının altına iteleyeceğiz kiri pası ve öteleyeceğiz derdi gamı... Rakibini paçasından çekmeye çalışarak geçmek, olmuyor işte. Sistemi örgütleyerek, rakibinin yoluna engeller döşeyerek, futbol ligini mayın tarlasına çevirerek, başarı gelmiyor. Kayseri maçında bilmem kaç saniye "kötü söz" duymayan, ya da duymaları kendilerine "salık" verilmemiş gözlemciler, derbi maçının "kötü sözlerini" saniyeler tutarak hesaplamışlar. Şimdi Kemal Dinçer'i nasıl eleştirmeyelim?.. Kendimi tutuyorum ama olmakta olanlar da ayan beyan ortada cereyan ediyor. Yazılı ve görüntülü medyayı örgütlemekle, aynaya bakıp kendi sivilceni estetik müdahale gibi görmekle bu iş olmuyor işte. Sivas-G.Saray maçının üç gün öncesinde Sayın Odyakmaz, F.Bahçe Kulübü'nü ziyarete geliyor ve oraya gidiyor. Kendini üç gün tutamıyor yani... G.Saray ne kadar rakibiyse F.Bahçe de o kadar rakibi değil miydi Sivasspor'un. Ya Bülent Uygun?.. Abdullah Avcı'nın G.Saraylılığının çok "fevkaladesinin de fevkinde" değil midir, Bülent Uygun'un F.Bahçeliliği... Derbi maçı öncesinde, kendi maçına 7 gün varken, FB TV'ye çıkıp da "gönlüm F.Bahçe'nin kazanmasından yana" demenin ne alemi vardır. Adamlığı kimseye bırakmıyorlar, tamam ama gönlünün istediği şeyin "hayalini kurduğu şampiyonluğu eliyle rakibi olan gönüldaşına vermek" gibi bir matematiği olduğunu göremiyorlar mı acaba. F.Bahçe G.Saray'ı yenseydi şu anda ilk dördü bile zor bulabilirlerdi. BOŞ BİR TORBA DİK DURMAZ Voleybolda F.Bahçe Acıbadem, Eczacıbaşı ile oynuyor. F.Bahçe 2-0 önde ve her şey yolunda. Eczacıbaşı canlanıyor ve maçı 3-2 kazanıyor. Daha bir hafta olmadı bu anlattığımın üstüne. Maçın hakemi ise Kadir İlbeyli... 2-0 önde iken "muhteşem" olan hakem, setler 2-3 olunca "yerin dibine" sokuluveriyor. Sıkı durun... Hakemin gerçek kimliğini ise maçın sonunda Mahmut Uslu'nun hamlesinden öğreniyoruz. "F.Bahçe kongre üyesi olan Kadir İlbeyli'nin kulüpten ihracı istemiyle" dilekçe vereceğini söylüyor Sayın Uslu. Rezalete bakın... Maç 2-0 ve F.Bahçeli hakem "hizmet" ettiği için çok başarılı... Maç 2-3 ve hakem hizmet etmediği için ihraç edilmeli... İnsaf... Böyle ve bu yoldan başarı olamaz. Olamıyor. G.Saray'ın tribün gösterisinin renklerine yeşil çimleri de katıp, sarı - kırmızı - yeşil kombinasyonu üretip de bunu "bir yerlere çekmek" ve bunu üst düzey bir gazetede önemli bir yere yazmak, "Saatçinin" bozuk saatinin bile günde bir kez doğru zamanı gösterdiğini ama diğer 23 saat bakanı yanılttığını söyler. Hakem, gözlemci, yorumcu ve hatta muhabir ve de spor müdürleri "biat" etmek zorunda. Yoksa gitmeli. Yok edilmeli. Yok yaaa... SEVMEK YETİNMEKTİR... Başarıyı, daha doğrusu başarı sandığı hiçbir şeyi paylaşmaya yanaşmayan bir zihniyetten söz ediyorum. Oysa bu meret, paylaşıldıkça çoğalır. Rize'deydim üç gün önce. Rizeli yaralı. Düşmeye değil, onuru kırıldığı için küfürsüz ve çok zarifçe başkanlarını istifaya davet ettiler. "Mekansızlar ve Rotasızlar" adlı iki grup, başkanlarına ve yönetimlerine çok tepkililerdi. Açtıkları dev posterde yönetim ve Aziz Yıldırım'ın birlikte bir resmi, altında kocaman istifaya davet yazısı vardı. Sordum... Onlara yenilmek ve küme düşmek hiç koymuyor. Tüm dertleri şeref tribününde elindeki cep telefonunu çekip alan Aziz Yıldırım'a bu cesareti vermesi, bir de rakip başkanı stadın dışındaki caddeden, şeref tribünü girişine kadar döşediği "kırmızı bir halı" üstünden yürütmesiydi. Oscar töreninin kırmızı halısı gibi "öpiiim abi" tavrı göstermesiydi. İşte bunu hazmedemiyor konuştuğum Rizeliler. Şimdi açıklığa kavuştu mu şu "biat" meselesi... >> www.haydimaca.biz Bu yeni bir sanal alem platformudur... İçini müthiş "haydi maça" ekibi düzenlemektedir. Burada "incitme" asla olmayacak, açık ve mert bir futbol dünyası oluşturulacaktır. Bir haftadır sanal alemdeyiz... Bi tıkınıza bakar buluşmalarımız... >> Anneler günü... Tüm annelerin ellerinden öperim. Annem huzur içinde yatsın. Ama bir şey dikkatimi çekti. İki sezon önce ligi G.Saray'ın kucağına bırakıveren F.Bahçe, bu eylemi bir anneler gününde gerçekleştirmişti. Bu pazar yine anneler günü ve tüm maçlar cumartesi gecesi oynanacak. G.Saray ikinci defa anneler günü sabahına F.Bahçe'nin kucağına bıraktığı şampiyonlukla uyanacak belki de... >> POST-İT Fatih Terim'e şimdi de Olimpiyakos talip olmuş... Adam, emekliliğinde 7 dil konuşup Bodrum'u mesken seçmiş "emekli Alman öğretmenlere" dönecek bu gidişle... Şimdi de "Rumca" dersleri mi aldıracaksınız Terim'e. >> S-ÖZ Üç kişi bir sırrı saklayabilir ancak diğer ikisi ölmüşse... >> Rizeli bir babanın elinden tutup maça getirdiği Mustafa Eren Boşnakoğlu adında 7 yaşında ve Rize formalı bir çocuk ağlıyordu neredeyse. Başkanına tepkiliydi o bile...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.